Lilypie Kids Birthday tickers

Cumartesi, Aralık 30, 2006

Tebrikler

Yeni yilda hersey gonlunuz kadar guzel olsun!
$aka $aka... Devir artik insanin gonlunu her zaman guzel tutabilecegi bir devir degil.
Istediginiz herseyi elde ettiginiz, mutlu, saglikli, super bir yil gecirmenizi diliyorum.
Ve tabii ki hayirli bayramlar.
Bu yil yilbasi ve bayramin biraraya gelmesi tatilciler icin uzucu olmali. Benim icin de boyle ozel gunlerde Turkiye'de olamamak cok uzucu.
Yilbasi kutlamalari ile ilgili deginmek istedigim onemli bir konu var ama. Buradan takip ettigim kadariyla, gazeteler, magaza vitrinleri ve bircok insan Noel'le Yilbasini birbirine karistiriyor. Heryerde Noel baba resimleri ve suslenmis cam agaclari var. Her ikisinin de yilbasi ile bir ilgisi yok ki. Hristiyanlarin Noel kutlamalarinda kulladiklari iki temel simge bunlar, yani Isa peygamberin dogum gunu kutlamalari. Hic kimsenin din tercihi ile bir problemim yok ama bunlarin Turkiye'ye maledilmesi ve yeni nesile asilamasina siddetle karsiyim. Gorsellik cocukluk donemi egitiminde cok onemli bir egitim yolu cunku.
Biraz daha benligimize sahip ciktigimiz bir yil dliyorum Turkiye icin...

Okul Heyecani

Hastayi kurtaramadik. Biliyorsunuz neyden bahsettigimi, bilgisayarim,benim vefakar malulen emekli oldu. Ama hala komada, inatla dosyalarimi vermiyor bana. Su yilbasi tatili gecsin ustesinden gelecegim.
Ve evet yeni bilgisayarimi aldim. Eskisinin tamir fiyati yeni bilgisayar maliyetinin yarisini bulunca, hoscakal deme zamaninin geldigi anlasildi. Yine Toshiba aldim tabii ki. Aramizda ozel bir bag var bizim, diger bilgisayarlara gozum bile kaymadi. Kizimla beraber gittik alisverise, ilk defa bir bilgisayar magazasinda bu kadar uslu durdu. O da Toshiba'yla arama girmek istemedi herhalde. Bana en cok goz kirpani da alip eve getirdim.
4 yildir kullandigim vefakarim hic problem cikarmamisti bana ta kii son gunune kadar. Ama bu yeni modeller pek bi havali. Burunlari dusse almayacaklar cinsinden. Boyle cok havali olup, onemli seyleri kucumseyince de problem cikartiyorlar. Nitekim, dun ogleden sonra aldigim laptopumu bu sabah geri goturdum. CD okuma isini pek hafife aldi sanirim ve okumadi. Gecenin bir yarisi Toshiba teknik servisiyle 1,5 saat konusmama ragmen okutamadik hanimefendiye CD'yi. Ben de gidip ayni modelin yenisiyle degistirdim. Teknoloji ayni ama sanki ikincisi daha bir uysal. Bakalim ilerleyen gunlerde fikri degisir mi:)

Evde yeni bilgisayar kosusturmacasi disinda, firtina oncesi bir sakinlik var sanki. Ecenaz persembe gunu okula baslayacak, beni simdiden korkusu sardi. Tuvalet ihtiyacini nasil soylecek, su icmek isterse ogretmenine nasil anlatacak, sorularla cok ustune gelirlerse okuldan sogur mu?... gibi sonsuz bir soru yagmuru var aklimin heryerinde. Ingilizce cok buyuk problem. Biliyorum zamanla ustesinden gelecek, sadece o zaman araligini sorunsuz atlatmak dilegim. Soylenenleri anlamadigi zaman cok icerliyor, uzuluyor. Son zamanlarda kendince bir lisan uydurdu. Oyle net ve duraksaman sarki soyluyor ki bu lisanla, duysaniz boyle bir dilin varolmadigina inanmazsiniz. Sarkilarda bir kelime ne turkce ne de ingilizce var:)

Perşembe, Aralık 28, 2006

Bilgisayarim Bozuldu

Sizinle kisa bir sureligine ayrilmak zorunda kalacagiz cunku benim vefakar bilgisayarim bozuldu. Dusunce gucu diye buna diyorlar galiba, birkac aydir bunun basima gelecegini hesapliyordum. Hadi su resimlerimin, dosyalarimin back-up larini alayim, ne olur olmaz diye kendi kendime kurarken korktugum basima geldi.
Meger bu bilgisayar elim ayagimmis da benim haberim yokmus, bir aile ferdini kaybetmis kadar uzgunum. Karamsarliga kapilmak istemiyorum ama durumu biraz agir gotunuyor. Bu yazdiklarimi kaba tabirle goz yordamiyla basarabiliyorum.
Artik emekli olma vakti gelmisti, ufaktan da olsa yenilerine bakarak aldatiyordum onu ama son bir ricam var sevgili laptop umdan dosyalarimi sagsalim dogursun hoscakal demeden.
Yarin sabah doktora goturecegim. Bir daha ki bulusmamiz da size yine bu vefakarla aktarmak istiyorum yasadiklarimizi ama cok nazlanirsa karar verdim malulen emekliedecegim.
En kisa zamanda gorusmek uzere.

Cumartesi, Aralık 23, 2006

Alisveris Deliligi


Apartmanimizin hemen onunde cektim bu resmi. Yine cebimle cektigim icin renkler tam olarak yansimamis. Yerdeki yapraklarla Ecenaz'in etegi oyle bir uyum halindeydi ki resmi cekmemek delilik olurdu.
Sizin yasadiginiz yerleri bilmiyorum ama buralarda bir alisveris cilginligidir gidiyor. Kasa kuyruklarinda ya da trafikte takilip kalmamak icin kendimizi eve hapsettik. Gunluk ihtiyaclarimiz icin cikmamiz gerektiginde bile hepsinden nasibimizi aliyoruz. Gecen aksam Tv de alisverisin incelikleri ile ilgili 2 saatlik bir program bile izledik. Sirketler yillik satislarinin 1/3 ni yilin bu doneminde yapiyorlarmis. Alisverise tesfik eden reklam ve kampanyalara dayanmanin gercekten guc oldugunu da soylemeliyim. Her turlu kiyafet ve ev esyasinin satildigi benim de musterisi oldugum bir magazaya gitmem gerekti bu deli gunlerden birisinde, daha once aldigim bazi urunlerin fiyat indirimlerini almak icin, Trdekileri icin bunu biraz sonra anlatirim, alti tane kasanin oldugu magazada 500 metrelik bir kuyruk oldugunu soylesem inanir misiniz? Neyse ki ben isimi musteri hizmetleri bolumunde 5 dk lik bir beklemeyle hallettim.
Burada yasamaya baslayali henuz 6 yil olmasina ragmen, neredeyse butun indirim ve kampanlarin aslinda bir pazarlama kandirmacasi oldugunu biliyorum. Ayni urunlerin Ocak-Subat aylarindaki fiyatlari cok daha ucuz ve alisveris cok daha zevkli. Ama oyle bir donem vardi bu 2 ayda, eger kacirirsaniz gercekten hicbirsey kalmiyor.
Yukarida bahsettigim fiyat indirimi durumu Tr de ne kadar uygulanabilir bilmiyorum ama burada herkes bu nimetten faydalaniyor. Olay su: Diyelim Carsi-Bennetton'dan bir pantolonu 120 Ytl ye aldiniz, 10 gun sonra ayni pantolon indirime girdi ve fiyati 80 Ytl ye dustu siz de bunu duydunuz ve fisiniz hala elinizde (eger magazanin kartini kullaniyorsaniz bazen fise de ihtiyac yok) magazaya gidip aradaki fiyat farkinin iadesini alabiliyorsunuz. Nereden bileyim indirime girdigini diye de sorarsaniz, inanin sizi bir sekilde haberdar ediyorlar. Ya da ayni fiste 6-7 parca urun var ve siz takip edemiyorsunuz, alisveristen 10 gun sonra musteri hizmetlerine soyle bir ugrayip fisinizdeki urunlerin fiyat kontrollerini yaptirabiliyorsunuz. Eger fiyati dusen varsa farki yine oduyorlar. Sizin zaten satin aldiginiz fiyatla bir probleminiz yokken, olsa almazsiniz, uzerine iade almak cok hos oluyor.
Belki de Tr de de vardir ama tuketici bilmiyordur, arastirmak lazim. Ve bunu bilse bilse ablam bilir, hem tuketici haklari konusunda biraz titiz hem de bu sektorun icinde. Ogrenir ogrenmez size de yazarim.
Cuma gunu itibariyle benim 3 gunluk Noel tatilim basladi, Hakus yine kismen katilabilecek bana. Ozel birsey yapmadigimiz gibi benim de uyusuklugum ustumde. Butun gun yatakta kalip kitab okuyabilsem super olurdu. Uyusuklugum Ecenaz'a da yansidi galiba, cunku cok uzun zamandir ilk defa 2 saatlik bir gunduz uykusu cekti kendine. 1 saat sonra uyanmayinca odasina gittim, uyandirmak icin ama yatagi bostu, yataginin altina baktim (bir sabah orada bulmustum cunku) orada da yok, biraz panikleyip etrafa bakinirken bizim yatakta buldum. Yatagin ortasina yatip uzerine de yorgani oyle guzel ortmusttu ki kiyip uyandiramadim. Bu gece babasini oyunlariyla bayagi yoracak, enerji deposu dolduruldu:))

Posted by Picasa

Perşembe, Aralık 21, 2006



Ecenaz arabada uyurken cep telefonumla cektigim bu resim, Ecenaz'in eglenceden yorgun dustugunun gostergesi. Hakus'un isyerinde cocuklar icin duzenlenen noel partisinde o kadar eglendi ve kosturdu ki eve donus yolunda koltugunda sizdi. Arabayi parkettigimde hala uyanmamisti ben de uyandirmaya kiyamayip 15 dk sogukta beklerken bu resmi cektim. Baktim uyanmaya niyeti yok kucagimda eve tasidim, tam koltuga birakmistim ki uyandi ve ilk soyledigi sey " Santa'nin kucagina niye oturttun Ecenaz'i" oldu:)) Parti de
Santa Claus(Noel Baba) da vardi ve biz de resim cektirip hediyemizi almak icin siraya girdik. Ben resmi cekecegim icin Ecenaz'i Noel Babanin kucagina Hakus un bir is arkadasi oturttu, bizim ki daha oturur oturmaz gozlerini silmeye basladi. Bagirip cagirmak yok ama, dudaklari buzuldu, parmak uclariyla gozlerini silmeye basladi. O halini gorunce fotograf makinasinda hicbir ayar yapamadigim icin resim berbat cikti. Hediyesini bile gozu gormeden "babaya gidelim" dedi. Boyle durumlarda nedense kizim beni degil babasini tercih ediyor. Cok uzulmus olmali ki uyanir uyanmaz hesabini sormaya basladi, o kadar komikti ki sahne cevap veremeden kahkahalara boguldum, daha cok sinirlenip ayni soruyu cevap alana kadar bagirarak sormaya devam etti. Bir de gecen gun benim bu cadi kizim ne dese begenirsiniz "Anne, anlamiyorsun sen", agzim acik kaldi.

Bundan onceki yazida Ecenaz'in okulunu ziyaret edecegimizi yazmistim, simdi neler oldugunu anlatayim. Sonunda icime sinen ve fiyati gezdigim okullar icinde en uygun olan bu okula bayildim. Okulun ici derli toplu, siniflarda kimse oradan oraya kosmuyor ve temiz. Mudure'nin bize verdigi okul turu bile diger okullarda gormedigim bir sistemle yapildi. Koridorlarin isiklari sonduruldu, her sinifin onundeki boy aynalari birer pencere haline donustu, biz ogrencilerin butun faaliyetlerini izlerken onlarin bizim varligimizdan haberi bile olmadi. Boylece dikkatlerini dagitmamis olduk. Ecenaz siniflardan birisine girmek icin cok hevesli gorununce Mudure Hanim kapiyi acti ve beraber iceri girdiler. Hemen diger cocuklarin etrafinda toplandigi masada kendine bir yer buldu Ecenaz, cocuklar da yeni gelen bu cocuk da kim edasiyla etrafinda toplanip sorular sormaya baslayinca bualip kendini disari zor atti. Ogretmen arkasindan ne kadar seslendiyse de ise yaramadi. En buyuk problemimiz ingilizce. Kendisine soylenenleri anlamayinca stres oluyor Ecenaz'da, eger etrafinda biz yoksak da agliyor. 4 Ocak da yarim saat katilacak sinifa, O'nu biraksak da gelip alacagimizi gorecek boylece ve etrafa isinacak. Ama ertesi gun 8:30-11:30 arasi rutine baslayacagiz. Ilk birkac gun sinifa kadar biz goturecegiz daha sonra ogretmeni gelip arabadan alacak. Bizim icin de cok zor olacak, okulun su ilk 2 haftasini bir atlatirsak hersey yoluna girer sanirim.

Gecen hafta cok yogun ve yorgun oldugum icin ugrayamadim buraya. Gectigimiz pazar gunu Turkiye'den esinin anne-babasi gelen arkadasim yemekteydiler bizde. Iki gun hazirlandim bu yemek icin ve basima gelmeyen kalmadi. Cok ozenerek yapinca herseyi yuzume-gozume bulastirdim. Tatlilarimi bir gun onceden yapip dolaba koydum. Corbama yer kalmayinca daha once defalarca yaptigim gibi kapagini kapati ocagin uzerinde biraktim. Ertesi gun misafirlerimin gelmesine 2 saat kala eksidigi gorunce deliye dondum. Son anda Hakus'un da yardimiyla yeniden corba yaptim.
Yaptigim meyhane pilavim da cope gitti. Kendi bildigim olculerle yapmak yerine, hani su gecen haftalarda aldigim Turk yemekleri kitabi var ya, oradaki tarifin olculerini kullandim. Buyuk hata etmisim, ortaya bir lapa cikti. Bulgurum bittigi icin bezelye ve havuclu pirinc pilavini koydum menuye. Daha bitmedi. Asil onemli bolum burasi cunku hepsinin alternatifini buldum ama bunun ki yoktu. Bir gun onceden yapmaya basladigim diger sey de ekmeklerimdi. Biliyorsunuz mayalanma sureciyle beraber cok uzun zaman isteyen bir is ekmek yapmak. Ben iki cesit yapmaya karar verdim. Birisi dereotlu ve peynirli ekmek digeri de California Sourdough isimli ekmegim. Bundan bir onceki yazimda resmini gordugunuz mis gibi kabarmis yuvarlak ekmek. Ilki fena olmadi, 8 inch yerine 9 inch lik kalip da pisirdigim icin biraz ince oldu sadece. Ama sourdough ekmek beni delirtti. Tam uc kez denedim ve ucu de cope gitti. Ilk ekmek yapmaya basladigim zaman bile bu kadar kotu ekmek yapmamistim ve hicbiri cobe gitmemisti. Her bir ekmegin yogurulmasi, kabarmasi, dinlendirilmesi ve pisirilmesi suresi tam 6 saat. Yani ben 18 saatimi harcadim ve sonuc sifir. Sonunda Hakus marketten yari pismis ekmekler alip yemekten biraz once tamamen pisirerek servis yaptim.
Butun aksiliklere ragmen sonuc guzeldi, herkes mutluydu ve yaptigim hersey begenildi.
Menude
Corba
3 cesit salata
3 arasicak
2 ana yemek
ve 3 cesit tatli vardi.

Asagidaki resim yukaridaki menuden degil. Davetten bir gun once oglen yemegimiz icin ilk kez yaptigim Italian Calzone bu. Boston ziyaretimizde abim yapmisti bizim icin ve cok begenmistik. Kitapta tarifini bulunca cok sevindim haftasonu denedim. Ilk deneme icin fena sayilmaz, hamuru olmasi gerekenden biraz kalindi, bir dahaki sefer daha ince acmam gerektigini biliyorum artik. Tadi guzeldi ama.

Posted by Picasa

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Baklava


Iste sozunu verdigim baklava resmi. Yiyenler cok begendiklerini soylediler, incelikten mi yoksa gercekten mi guzeldi bilmiyorum:) Bu sefer oncekilerden farkli olarak 2 yemek kasigi daha fazla tereyagi koydum, bana biraz yagli gibi geldi tadi. Ustleri citir citir olmasina ragmen alt tabakalar biraz daha yumusakti. Baklava hic hata ya da tarifte ufacik bir oynamayi kaldirmiyor, affetmiyor yani seni. Bu benim belki 15. tepsim, hala korkarak yapiyorum. Nedence bu sefer bereketsizdi de, hemencecik bitiverdi, is arkadaslarima goturme firsatim bile olmadi. Ki yapacagimi soyledigimde hepsi cok sevinmislerdi. Yakinlarda bir daha yaparim. Bakalim bir sonraki nasil olacak.
Ecenaz'in tuvalet macerasi super gidiyor. Ilk gece disinda hic altina da kacirmadi. Gunduzleri tuvalete kamp kuruyoruz, cok sivi tukettigi icin ayni siklikta da cisi geliyor. Ilk kez soylediginden beri bir daha bezlemedik. Her disari cikmamiz gerektiginde, hemen tuvalete ulasamama riskini goze alarak yedek kiyafet tasiyorum. Ama simdiye kadar kullanmamiz gerekmedi. Tuvaleti geldiginde eger yakinlarimizda uygun bir yer yoksa eve kadar tutuyor. Bugun babasi ile kitapciya gitmislerdi, cikarken cisi gelmis, Hakus da evde yapalim deyince tutmus kelebegim. Ayni seyi bugun benimle marketteyken de yapti.
Gecelerimiz bir alem ama; 9.15 de yataginda oluyor Ecenaz. 10:15, 11:15 ve 12:15 de olmak uzere 3 kere tuvalete tasiyorum kucagimda. Yavrum uyku sersemi kafasini kaldiramiyor yine de mizmizlanip zorluk cikartmiyor. Dun aksam ucuncuye kaldirmaya kiyamadim cok guzel uyuyordu, yarim saat sonra gittigimde yatak sular seller icindeydi. Gece sutunu kesmeye calisiyoruz yoksa yeterli uyku alamayacak.
Baska guzel bir haber daha... Ecenaz buyuk yatak icin hazir artik. Gece cisi geldiginde belki kendisi gitmek ister dusuncesiyle yataginin on kismini soktum. Yere yorgan ve yastiklarla guvenli bir dusme sahasi da hazirladim. Simdiye kadar o bolum kullanilmadi cok sukur. Gece uyandiginda inip yanimiza gelme tesebbusunde de bulunmadi. Bu da demek oluyor ki, kizimiz artik genc kiz yatagina hazir:) Annesi ve babasi pamuk eller kredi kartina:))
Yarin sabah son kararimiz olan okulla randevumuz var. Okul turu yapacagiz. Gozume batacak ya da beni kararimdan caydiracak kotu birsey gormemek icin dua ediyorum. Etrafta baska okul kalmadi cunku. Insallah istedigim sinifta da yer vardir. Eger hersey yolunda giderse bu sefer pamuk eller cek defterine:)) Okulun tek kotu yonu bu, simdilik. Kredi karti kabul etmiyorlar. Bununla ilgili en guzel yorumu Guler Anneannemiz yapti: "Amerikalilar tuvalete giderken bile kart kullaniyorlar, okulda nasil yok anlamadim bu isi" diyor.
Cocuk buyuyunce masrafi da buyuyor. 5 dolar verip cok sirin ayiciklarla kandirdigimiz donemler bitiyor galiba. Ecenaz'in, bu oyuncagi mutlaka alacaksin diretmeleri ya da bitmeyen aglamalari olmadi hic. Cocuklugumuzu pek de oyuncaklarla yasayamayan biz biraz ac gozluluk yaptik galiba. Oyuncakla dolu 2 kocaman koli balkondaki ardiyede duruyor simdi. Atilan ve satilanlar haric. Ama eminim ki her parca oyuncagin Ecenaz'in gelisimine buyuk katkisi oldu.
Ben size biraz mutfagimdan bahsedeyim. Dun aksam "pain de campagne" isimli, adindan da anlasilacagi gibi Fransiz mutfagindan bir ekmek yaptim. Turkceye cevir demeyin ortaya garip birsey cikiyor. Ama bilin ki icinde herhangi bir alkol yok. Bir an once tadina bakmak icin ekmege saldirinca, maalesef resim cekilecek halden cikti. Neye benzedigi konusunda bir fikriniz olsun diye web de soyle bir bakindim ama benimkine benzeyen bir resim bulamadim. Bir daha ki yapisimda soz resim cekecegim.
Bu aksam ise cok degisik birsey denedim. Ne bu her aksam ekmek yapilir mi? demeyin hemen cunku ekmek degil yaptigim. "Baking" isimli kitabimdan denedigim ilk tarifim "Sicilian Spaghetti Cake". Kek degil tabii ki. Bolonez sosuyla yapilmis spagetti makarnanin altini ve ustunu patlican dilimleriyle kapatip firinda pisirilmesi kisaca. Hamsi pilavindaki hamsinin gorevi neyse bu tarifte de patlicanin gorevi o. Ay canim nasil hamsi pilavi istedi simdi. Annecigimin kulaklari cinlasin. Oyle guzel yapar ki, eski toprak Karadeniz kadini annem, pazardan hamsiyi alan bazi komsulari eve gitmeden anneme gelirlerdi. Annem de onlari pismeye hazir hale getirilmis hamsi pilaviyla evlerine ugurlardi. Tabii bu bahsettiklerim yillar onceydi, simdi boyle iliskiler kurulan komsular kaldi mi bilmiyorum. Sicak kanliligini ozledigimiz Turkiye de artik kucuk Amerika haline geliyor.

Cuma, Aralık 08, 2006

Guzel Haberlerimiz Var


Belki soylemek icin cok erken ama Ecenaz dunden beri cisini tuvalete yapiyor. Bir onceki gun 6 kez kulot ve pantolon degistirip, evin her tarafina cis yaptiktan sonra dun mucize bir sekilde tuvalete gitmek istedi. Birkac haftadir ugrasiyorduk ama son iki gunde babasinin yogun baskilarinin etkisi cok oldu. Uyurken altini hala bagliyoruz. Sanirim ocak ayinda tam olarak bezden kurtulmus oluruz.
Yukaridaki resimlerde ustteki bildigimiz beyaz ekmek alttaki ise Sourdough Bread. bu ekmegi yapmak biraz ekstra zaman ve emek istiyor ama sonuc mukemmel. Ekmegin icinde beyaz ekmekten farkli olarak sourdough starter var ki bunu yapmak benim 1 hafta mi aldi. Ama artik mayayi oturttugum icin 2 gunde bir bu mayayi tazeleyerek istedigim zaman kullanima hazir elimin altinda olarak. Bugun ziyaretimize gelen yasli amerikali bir bayandan bu mayayla baska neler yapabilecegimle ilgili guzel fikirler de aldim. O da benim gibi ekmek yapmaya merakliymis, uzun zaman once.
Ecenaz isten gelirken benimle birlikte iceri giren bu kadini gorunce sanki her zaman gordugu birisiymis gibi boynuna sarilip optu, odasinda butun oyuncaklari onune serdi, kitap okudu... Kadincagizin bir saatte suyunu cikartti. Ama gordum ki cocukcagiz baska insanlari gormeye hasret yasiyor. Surekli bizimle olmak bunaltmis olmali. Acilen Turkiye'den birilerinin bizi ziyarete gelmesi lazim:)
Alttaki resim de bunun kaniti. Butun oyuncak ve benim mutfak esyalarimdan hevesini aldigi icin artik kurutma makinasiyla oynuyor. Oynamayi sevdigi bir diger oyun ise evin icinde saklanmak. Uzun sure sesi cikmayinca korkuttu beni gecen gun. Ismini soyleyerek evin icinde dondum durdum, en sonunda "burdayim" diye ses verdi ama o kadar boguk bir sesti ki nereden geldigini anlayamadim. Bizim odadaki kiyafet dolabina girip babasinin gomleklerinin arkasina oturmus, gomlekleri de uzerine kapatmisti.


Bugun biraz kisa kesmek zorundayim ama yarin size yaptigim baklavanin resmini gosterecegim. Posted by Picasa

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Su Cilgin Turkler!

Burayi unuttugumu dusunmeyin sakin. Yalnizca su aralar okunacak seyler epeyce biriktigi icin vakit bulamiyorum. Ecenaz'i 9:30 yatirdiktan sonra gece yarisina kadar kitaplarimin arasina gomuluyorum son zamanlarda.
Okudugum kitaplardan bir tanesi yukarida resmini gordugunuz. Gecen Haziran ayindan beri rafta okunmayi bekliyordu ve okudukca bu kadar bekledigim icin daha cok pisman oluyorum. Her Turkun, ozellikle de benligini kaybetmeye baslayan yeni neslin mutlaka okumasi gereken bir kitap. Okurken inanilmaz duygulanip bazen gozyaslarima hakim olamiyorum.
Bence Turk Halki bir kampanyayla, Turkiye'nin su anda basinda bulunan hukumetin tum gorevlilerine ve 500 kusur milletvekiline birer kopyasini gondermeli. Yiktiklari degerlerin ne zorluklarla elde edildigini gormeleri icin.
Diger okuduklarim ise bir onceki mesajda resmini gordukleriniz, yemek tarifi kitaplari. Aslinda ekmek ve cesitleri demek daha dogru olur. Cumartesi kitaplari aldiktan sonra kucuk mutfagimda sadece bu is icin bir bolum ayirdim kendime. Az kulladigim malzemelerimi kaldirip yerlerine kitaplarimi koydum ve hamur yugurma alani actim. "Baking" isimli kitapta orjinal isimleri kullanilarak "Lahmacun" ve "Peynirli Pide" tarifi de var. Yazar tarifleri, cok yakin arkadasi oldugunu soyledigi, annesi Turkiye'de unlu asci olan Zeynep Conker'den aldigini yazmis. Lahmacunu kendimce uydurup yapmistim birkac kere, artik tarife gore yapacagim. Peynirli pideyi kendimiz icin degil ama belki gelen arkadaslarim icin yapabilirim. Artik siz de biliyorsunuz ki Hakus'un penir yemiyor.
Kitaplari sadece okumakla kalmiyorum tabii. 2 tane ekmek yaptim. Her yazarin tarifi farkli oldugundan, bu yazarin calisma seklini ogrenmek icin once bildigimiz basit beyaz ekmekle basladim. Diger denediklerimden daha guzel, puff puff bir ekmek oldu. Aldigim bu guvenle biraz daha karisik bir ekmek yapmaya karar verdim. Ekmegin adi:Pignola. Turkcesi nedir bilmiyorum. Uzun asamalari. Yapmadan bir once 1 cup kuru uzumu 2 portakal kabugu rendesi ve suyunda beklekmek gerekiyor mesela. Dun gece hamurunu hazirlayip mayalanmasi icin dolaba koydum, sabah kahvaltiya yetirtirmek icin erken kalkip ceviz ve dolmalik fistigini da karistirip ilik firinda 1 saat beklemeye biraktim. Ben de sicacik yatagima geri dondum. Hamur dolapta mayalandigi icin daha uzun beklemem gerekiyordu ama ise gidecegim icin ben firina verdim. Cok kabarmadi ama tadi guzeldi.
Bir dahaki ekmegim de cevizli bir tarif olacak ama kepek unu ile yapacagim. Bu ekmek konusunun ayrintilarina cok fazla girip sizi bunaltmayayim.
Bu mesajin asil amaci yukaridakii kitabi herkese tavsiye etmekti. Yaptim ve gidiyorum...

Cumartesi, Aralık 02, 2006

Happy Feet

Ecenaz ilk sinema macerasini yasadi. 2,5 yasina girmesine 2 hafta kala.
Nasildi? 1 satt 48 dk lik filmin sadece 40 dk sini seyretti. Popcornu bitene kadar yani. Sinemaya goturmek icin, cok mu erken davrandik ya da cok mu gec mi kaldik bilmiyorum. Resimden de anlayacaginiz gibi film penguenlerle ilgili. Bu filmi secmemin ozel bir sebebi bile var. Penguenleri cok seviyor Ecenaz. Televizyondaki en favori cizgi filmi (tabii ki SpongeBob'tan sonra) Pingu. Hic konusmayan surekli "nup, nuuup" diye bagiran bir penguen. Buna ragmen sinemada sadece 40 dk dayanabilmesi ilginc. Tamamen seyretmemis olsa da ben ilk film biletlerini saklamaya karar verdim.


Hakus dun ve bugun izinli oldugu icin evde Ecenaz icin bir bayram havasi var. 2 tam gunu bizimle gecirince cocugun psikolojisi duzeldi. Cok daha mutlu, uyumlu, soz dinler oluyor boyle gunlerde. Tabii bizim icin de huzurlu bir tatil demek bu. Dun Barnes & Noble (unlu bir kitapci) , sinema ve alisveris merkezi ziyareti onu cok yormus olmali ki gece sadece bir kere uyandi. Ama sabah 6:45 de ayaktaydi. 8:30 da uykusuzluktan yanan gozlerimizle kahvaltimizi yapmis yeni gunde neler yapacagimizi planlamaya baslamistik. Bir gece once seyredilmeyi bekleyen filmlerden birisini izleyip 2:30 da uyuyunca sabahin korunde kalkmak biraz dengemizi bozdu. Hakus Ecenaz'in oglen uykusunu firsat bilerek arayi biraz kapatti. Ben gunduzleri uyuma ozurlu oldugum icin, hemen evden sivisarak solugu kitapcida aldim. Ozlemisim kitaplarin arasinda olmayi. Asagida resimlerini gordugunuz kitaplari aldim. Ilk birkac sayfasini okuyup cok eglenceli oldugunu dusundugum bir kitabi ise $15.00 ima kiyamadigim icin, bir dahaki sefere diyerek vedalastim. "I Feel Bad About My Neck" kitabin adi. Kitabtan ne guzel bir yeni yil hediyesi olur degil mi? :)))




Kitaplari almadan once uzun uzun inceledim ama bu yorucu gunun ardindan hepsini yatagima serip doya doya tariflere bakma planim var. Dikkat ettiyseniz bir tanesi Turk Mutfagi uzerine. Kitapcidaki 2 kitaptan birisini ben aldim. En az 300 Italyan Mutfagi kitabinin yaninda sadece 2 Turk kitabi bulunmasi biraz uzucu.

Kitapcidan bayagi agir bir torbayla ayrildim. Aksam icin guzel bir yemek planim oldugundan ogle yemegini atistirarak gecirme dusuncesiyle yoldan birseyler alip eve geldigimde Ecenaz yeni uyanmisti. Ama saat hala 2:00 oldugu icin, yemekten sonra hep beraber alisveris merkezine gittik. Uzun zamandir ihtiyacim oldugunu halde bir turlu dogru olani bulamadigim kahverengi ayakkabilarimla bu sefer karsilasmak umidiyle. Bir suru ayakkabi denedim ama ilk goruste asik oldugum bir tanesi cikmadi karsima. Her zaman ki gibi alisveristen karli cikan Ecenaz oldu. Asagidaki resimlerde gordugunuz sapkayi, 5 dk dan fazla saclarinda tutmamasina ragmen dayanamayip aldigim bir cift toka ve krem rengi bir esofman takimiyla gunun kazanani Ecenaz'di.
Eve gelir gelmez aksam yemegi icin mutfaga girdim. Sabah mayalayip evden cikmadan da pisirdigim Fransiz ekmegim (bu seferki farkli tarifle) firinin uzerinde yenmeyi bekliyordu. Yine sabah buzluktan cikardigim parcalanmamis kuzu pirzolamin da buzlari cozulmustu. Bu tarz etler icin mikrodalganin buz cozucu ozelligini kullanmak istemiyorum, bana sanki tadini bozuyormus gibi geliyor. Kucuk kirmizi soganlarim ve kabuklari soyulmamis butun patateslerimle pirzolami firina verdim. Icinde yok yok diyebilecegim bir salata ve zeytinyagli taze fasulyeyle aksam yemegim hazirdi. Ecenaz etten bir kere isirdiktan sonra sadece fasulye ve salata yiyerek masadan kalkti.

Ben bu yaziyi yazmak icin bilgisayarin basina otururken, O da banyo yapmak icin babasinin elini tutup banyoya cekistiriyordu.

Perşembe, Kasım 30, 2006

Dallas'a Kar Yagiyor:)

Bir hafta olmus yazi yazmayali buraya. Merak edip de mail atan arkadaslara tesekkur ederim. Hersey yolunda sadece tembelim.
Gecen hafta Sukran Gunu sebebiyle 4 gunluk bir tatilim vardi, ve evde olmanin calismaktan daha yorucu oldugunu hatirlatan bir dort gun oldu benim icin. Hakus'um sadece 2 gun katilabildi bana.
Carsamba aksami benim isyerimdeki Sukran gunu yemegine katildik, Cuma gunu Selin'in dogum gunu yemegi vardi, haftasonu ne yaptigimi hatirlamiyorum bile. Bir aydir seyredilmeyi bekleyen, daha kutulari bile acilmamis 3 filmimiz hala kitapligin ust raflarinda ellenmeden duruyor. Ust raflarda cunku Ecenaz kesfederse seyredilemeden, seyredilemeyecek hale getirebilir. Cd hastaligimiz var biraz. Cizgifilm dvd lerini bize ihtiyaci olmadan aletleri calistirip seyredebiliyor. Ama ogrenirken bir DVD player imiz rahmetli oldu, ikincisi de o yolda ilerliyor. Acilen okula baslamasi lazim yoksa ikimiz de delirecegiz evde. Yani ben ve Ecenaz, babamiz simdilik mutlu gorunuyor. Havalar biraz yumusayinca okula kaydini yaptirmaya gidecegiz. Ocak ayinda da baslayacak insallah. Uc yasina kadar okula gondermeyecegim diyordum ama 2,5 da fena sayilmaz.
Biraz sasirtici bir durum ama bugun Dallas'a kar yagdi. Dun kisa kollu t-shirt le markete giderken bugun sigara icmek icin balkona cikmak cin iskencesine donustu. Atki-sapka-palto uclusunu giymeden cikmak delilik. Dun 23 dereceyken bugun -3 e dustuk. Kisin Erzurum'dan Misir'a gitmek gibi birsey.
Ecenaz'da ilk kez kar yagdiginu gordu bugun. Babasiyla balkona cikip karla oynamislar bile. Ben de Hakus'un gonderdigi resimli mesajlarda gordum durumu. Gecen sene kis sezonu sonunda gercek fiyatinin beste birini odeyerek aldigim sonra da "Amaaan Dallas'ta nerde giyecek " dedigim kalin paltosunun ise yaradigini gormek de guzel. Okula baslamadan kulaklarini orten bir sapka ve eldiven de almamiz gerekecek, sabahlari gercekten soguk oluyor.
Yazamadigim donemde bos durmadim ve biraz ekmek yaptim. Ilki Irlanda Sodali Ekmegi, ikincisi de Yonca Yuvarlak Ekmek'ler. Irlanda ekmeginin tadini begenmedim, mayasiz bir tarif ama soda kabarma islevini ustune aliyor ve ekmekte soda kokusunu ve tadini aliyorsunuz. Neymis bir daha yapilmayacak. Yonca yuvarlak ekmek fena sayilmaz, benim 1 tatli kasigi yerine tarife 1 yemek kasigi maya koymam tarifi biraz sabote etmis. Ekmekleri ilk yapisimda olculeri hep yariya indiriyorum, boylece tadini begenmezsek ziyan olan kisim az oluyor ben de daha az uzuluyorum. Bu yariya indirme asamasinda tsp-teaspoon ile tbs-tablespoon kismini yanlis yazmisim. Bir dahaki sefere eminim daha guzel olacak. Ama siranin ayni ekmege gelmesine cok zaman var, yapilmayi bekleyen bir suru ekmek tarifim var sirada. Dun bir de hayatimda ilk kez kurabiye yaptim. Sonuc super. Ugrastiran bir tarifdi ama degmis ugrastigima. Hem Ecenaz'in da buyuk katkilari oldu. Dolaptan almam gereken butun malzemeleri o verdi bana. Yumurtayi alirken yogurdu dusurdu ama olsun, dusurdukten sonra da elini agzina kapatip "Soyyi" dedi bana. "sorry" cikmiyor maalesef, "R" ozurluyuz de. Belki de kurabiyelerin bu kadar guzel olmasinin sebebi kizimin eli degdigi icindir:)
Dun aksam da Yusuf abisinin Tennesse'den getirdigi taze fasulyeleri temizledi benimle. Hem yemek yapmak hem de O'nu oyalamak gorevi ayni zamana denk gelince mutfakta yaptigim herseye katilmak zorunda kaliyor. Belki de ileride buyuk mutfak aski olur icinde:)
Cocuk sahibi olmak zor is, bunu cocugu olan herkes biliyor zaten ama hic yardimsiz cocuk sahibi olmak tamamen farkli birsey. Ecenaz ilk dogdugunda Guler Anneannesi gelmisti 45 gunlugune yardim icin. O 45 gun disinda 28 aya kadar sifir yardimla geldik. Bazen Ecenaz'i babasiyla evde birakip 1-2 saat kendim icin birseyler yapabiliyorum. Hakus da pazar sabahlari yaptigi futbol maclari disinda full time baba. Cocugu olmayanlara yazdiklarim cok duygusuz gelebilir, belki cocugu olup yaninda anneanne-babaanne-teyze-abla-hala gibi yardimcilari olanlar da bu fikre katilabilir ama bazen insanin kendine vakit ayirmaya ya da esiyle cocuksuz aktiviteler yapmaya ihtiyaci var. Sistemin kendini sarj etmesi gerekiyor arada bir. O zaman cocukla gecirilen zamanin daha kaliteli olduguna inaniyorum.
Mesela biz Hakus'la sinemaya en son 3 yil once gittik. Basbasa yemege cikmamiz da 1,5 yil kadar onceydi, sadece 1 saatligine. Simdi dort gozle babaannemizi bekliyoruz. Gelmeye gonlu var gibi gorunuyor, bakalim.


Resim arsiviyle ugrasirken karsima cikti bu resim. Favorilerimden bir tanesi.Paylasmak istedim.
Posted by Picasa

Salı, Kasım 21, 2006

Vardim Etme!!!

Basligi yanlis okudugunuzu dusunuyorsaniz, yaniliyorsunuz cunku dogru:)
Ecenaz'in dilinden bizimkine cevirisi de "Yardim Etme". Herseyi kendi basina yapma istegi siddetle devam ediyor. Ogrenme asamasindayken, yardim tekliflerimizi yukaridaki cumleyle reddediyor.
Mesela pijamasinin altini kendi kendine giyme sahnelerimiz super. Bol pacali bir pijamasi var, ilk denemelerinde 2 bacagini da ayni yere giyiyordu, hatta yuruyebiliyordu bile oyleyken. Simdi dogru sekilde giyebiliyor ama bezinin cikintisindan arka kismini yukari cekemiyor. "Vardim etmeeeee" bagirislarini bir asama atlamak icin caktirmadan arka kismini biz cekiyoruz. Ust kismi giydirmeye hala tam yetkimiz var, simdilik. Dugmeli pijamasini giydirirken sanki o ilikliyormus gibi kucucuk parmaklari benimkilerin yaninda.
Bu aksam "Anne, Ecenaz'in odasinda oynayalim" deyip beni odasina goturdu. Bazen kendisinden ucuncu sahis gibi bahsetmesi beni biraz endiselendiriyor. Ona hamileyken Tv deki bir show programinda ayni seyi yapan kisiyle ben de Hakus da cok dalga gecmistik. Insallah buyudukce duzelir. Ben sebebini biraz da bizim soylediklerimizi tekrar etmesine bagliyorum. Dun salonun ortasinda cilveli cilveli dansederken bana donup "Annesi, Ecenaz'a bakar misin?" dedi. Bu tamamen Hakus'un cumlesi, bazen de benim soylediklerimi babasina tekrar ediyor.
Gecen haftasonu biraz cis egitimi yaptik. Fena gitmiyor. Su kulot gibi olan bezlerden giydirdik. Alti acik dolastirmak icin havalar biraz soguk. Aklimiza geldikce tuvalete goturup onunla beraber oturduk. Cisini yapmasa da tuvalet kagidi kullanip sonra da sifonu cekme kismini yapiyor. Hele bu aksam yaptigi inanilir gibi degildi. Buyuk tuvaleti geldiginde Ecenaz mutlaka yalniz kalmali, bize kibarca "gider misin" diyerek postaliyor odasindan ya da yanindan. Eger yapabilirse ok, ama yapamazsa geri gelip yardim istiyor. Bu aksam isimiz kolaydi ve kendisi yapti. Bezini ve temizleme bez kutusunu getirdi sonra odasina geri gitti. Ben gelmesini beklerken iceriden "anne cisimi buraya yapiyorum" diye bagirmaz mi! Ses banyodan geliyor. Lambayi actim, pijamasini ve kakali bezini cikartmis ve tuvalete oturmus. Sanirim banyonun halini anlatmama gerek yok. Isigin acilmasiyla yaptigini gorunce kendisi de korktu ama neyseki temizlememe izin verdi. Bu da bir gelisme. Simdilik sadece haftasonlari bu isin uzerine gidiyoruz, cunku ben butun gun evdeyim. Aslinda kendisi soyleyene kadar boyle bir egitime niyetli degildim ama gondermek istedigimiz okulun boyle bir sarti var. Tuvaletini soylemeden almiyorlar okula. Ocak ayina kadar ogrendi ogrendi yoksa ogrenene kadar baska okula baslayacak sonra bu okula gecis yapacak.
Ecenaz'in resimleri ile ilgili de bir haberim var. Hani su sayfanin sol alt tarafindaki resim arsivi var ya; 13-28 ay arasini kapsayan, ilk 13 ay resimlerinin o arsive girmesi icin calismalarim basladi. Sanirim Aralik ayinin basinda hazir olur. Dun aksam onlar uzerinde calisirken inanilmaz duygulandim. Eski videolarini seyrettim. Ne kadar cirkinmis benim kizim bebekken. Kel ama killi bir bebek. Ama benim icin dunyanin en guzel bebegiydi o zamanlar. Etrafimizdaki insanlar, goren akrabalarimiz ve tanidiklarimiz da cok kibar insanlarmis. Gerci hic kimse cikip da bebegin cok cirkin diye yuzune soylemez:) Gordugum her resim cok guzel seyler hatirlatti ve agladim. Ecenaz zor bir bebekti ama nedense hep guzel anlar geldi gozumun onune. Zamanla zorluklar unutuluyor galiba.
Dun gece sagolsun Ecenaz tekrar hatirlatti o gunleri bize. Hakus un izinli oldugu gunler Ecenaz'in uykusuna birseyler oluyor. Eminim kendine gore bir sebebi vardir ama artik bizim dayanma gucumuz kalmadi. Bebekligindeki kolikli gecelerini hatirladik. Sabah 4 civarlari yorgana sarip balkona cikardik son care. Problemin ne oldugunu anlayamayinca boyle carelere basvuruyoruz mecburen. Ya gercekten ise yaradi ya da Ecenaz'in savasak hali kalmadigindan midir nedir uyku haline geri dondu ve bir daha uyanmadi. Sabah 10 u geciyordu zorla uyandirdigimda. Yoksa iyice duzeni kacip gece kusu haline gelecek.

Cuma, Kasım 17, 2006


Ecenazin bugun cekilmis bir resmi. Bu kadar buyudugune ben bile inanamiyorum. Resimde oldugundan daha da buyuk cikmis. Daha 2,5 yasinda bile degil. Bugun keyfi biraz daha yerindeydi. Bir haftadir kaka problemimiz vardi yine. Cani cok acidigi icin mumkun oldugunca iceride tutmaya calisiyor. Doktorunun tavsiyesi ile ilave bir ilac daha verdik bugun, kas yumusatici. Ecenaz'in butun hayatini etkiliyor bu problem. Eski evimizde ikinci kattaki komsumuzla neredeyse bogaz bogaza gelmistik bu yuzden. Ilginc degil mi? O zamanlar Ecenaz henuz ilac kullanmaya baslamamisti ve her tuvaletini yapisinda yeri topuguyla tekmeliyordu, onlarda gurultuyu bizim bilerek yaptigimizi dusunerek surekli sikayet ediyorlardi. Zaten Ecenaz'in haline kahrolup onunla birlikte agladigim bir aksam asagidan tavana vurmaya basladilar ben de butun gucumle yeri yumrukladim. Elimin agrisi bir hafta gecmemisti. Ertesi gun kira kontratina aykiri davrandigimiza dair bir kagit geldi ofisten. Ucuncuden sonra atiliyoruz apartmandan. Biz bir tanede kadik cok sukur. Ama acisini fena cikartmistim. Arabalarini parketmemeleri gereken yere koyduklari bir gun, surekli yapiyorlardi bunu, polisi aradim. 5 dk sonra polis kapidaydi ve ceza kagidini uzatti alt komsumuza. Ne kadar ceza odediler bilmiyorum ama benim biraz da olsa icim rahatlamisti. Evde huzurumuz iyice kacmisti ve gurultu konusunda cok hassaslastik, ev de kucuk gelmeye baslamisti zaten ve tasindik. Iyi ki tasinmisiz. Simdiki evimi daha cok seviyorum. Apartman kompleksi onlar yuzunden tasindigimizi dusundugu icin cok buyuk bir indirim yapti ve butun mutfak esyalarimi yenileri ile degistirdiler. Hatta banyolardan bir tanesindeki kuvet bile yenilenmisti.
Ilk tasindigimiz zamanlar Ecenaz'in halini gormeliydiniz. Geceleri uyandiginda sut isteyip oda kapisi yerine elbise dolabinin kapisini gosteriyordu. Uzun sure karanlikta diger odalara gidemedi. Ayni sorunlari ben de yasamistim aslinda. Hakus evde degilken banyoya giremiyordum mesela. Birinci kat oldugu icin daha urkutucu gelmisti. Konu nereden nereye geldi. Su asagida gordugunuz 3 silahsorler var ya... Ecenaz onlarsiz yatmiyor. Eger yataginda degillerse " Tasvan'i, Manda'yi, Pingu'yu getirir misin" diyor bana.
"Tavsan, Panda, Penguen" demek oluyor tabii. Dun aksam neredeler diye sordum istediginde "Salonda koltukta" diye yerini bile soyledi.



Size daha komik bir sey anlatayim bugun yaptigi. Isten geldikten sonra e-maillerimi kontrol ediyordum, Hakus da ise gitmek icin hazirlaniyordu. Ecenaz kusumuza " What's going on" diye sordu, kus ne cevap verdi annecim dedim "What's up" dedi diyor. Kimden ogreniyor bunlari diye sorarsaniz, babasindan maalesef. Bir de bana bazen "cingon" diye sesleniyor, ispanyolca bir kelime, Hakus'un isyerinde Meksikalilardan ogrendigi birseymis. Anlamini bilmiyorum ama eminim iyi birsey degil.



Gelelim benim marifetlerime. Yukaridaki ekmegi ben yaptim. "Sesame Seed Bread" yani Susamli Ekmek tarifin adi. Arkadasimdam odunc aldigim bir kitapta buldum tarifi. Begendigim diger tarifleri de ekmek dosyama geciriyorum yavas yavas. Bu ekmek diger yaptigim ekmeklerden farkli olarak bugday unu da iceriyor. Hakus begenmez diye dusunmustum, cunku sevmiyor bugday ekmeklerini, ama cok begendi. Ya da bana oyle soyluyor:)
Bu evde ekmek yapma isi zevkli ama cok ekmek yemeye basladik bu yuzden. Ben haftada 2 dilim ekmek yemezken simdi gunde en az 1 dilim yiyorum, bazen 2 ye 3 e bile cikiyor. Ortalama 1 dilim diyerek belki de kendimi kandiriyorum. Bikini giyme aylari gelidiginde cok pisman olacagim biliyorum. Bu yaz sonu cok baktim mayo almak icin ama bulamadim icime sinen bir tane. Artik bikini beni asmaya balsadi. Ahh ahh nerede su 50-55 kilo oldugum bir gram yagsiz gunler:))
Ben size tursumun nasil oldugunu soylemeyi unuttum galiba. Yaklasik 2 hafta once yemeye basladik. Super olmus. Bir buyuk, iki kucuk kavanoz yapmistim. Tursuyu actigim gun iki arkadasim bendeydi kucukleri onlara verdim, cok begenmislerdi. Biz de bizimkini yarilamak uzereyiz. Hakus'a bu bize bu kis yeter mi diye sordum, "eger kis aralik ayinda bitiyorsa, yeter" dedi:)) Her yemege tursuyla oturuyor artik.

 Posted by Picasa

Salı, Kasım 14, 2006

Ben Geldim






Kis aylarinin su illet hastaligindan kurtulmus olmak ne guzelmis. Bogaz enfeksiyonu ile baslayip sonra da gribe donen hastaligim, 5 gunluk antibiyotik kuru ve cesitli soguk alginligi ilaclari ile sonunda bitti. 5 yildir grip olmadigim icin unutmusum nasil hissedildigini, 3 gun yutkunamadim, vucut agrisi ve boynuma agir gelen 2 taneymis gibi hissettigim kocaman bir kafayla ugrastim butun hafta. 5 yil sonra gorusmek uzere hepsine bye bye diyebildim cok sukur.

Daha onceki mesajimda yazdigim planlarim tutmadi ama. Haftasonu, evde hicbirseye dokunamadim. Bugun hepsinin acisi cikti. Havanin gunesli olmasindan faydalanarak makinayla halilari bile yikadim:) Zaten bu havalar hasta ediyor insani. Kis kendini bir gosterip bir geri cekiyor. Kasim ayinda coktan olmus olmalari gereken sivrisinekler bile hala ortalarda. Gecen aksam bir tanesi feci sekilde isirdi. Kasintisi yaz aylarinda oldugu gibi delirtmese de kizariklik hala yerinde.

Gecen hafta icinde pek evle ilgilenemesem de mutfakta birkac is basarabildim. Bogaz durmuyor cunku. Annemin unlu sozudur:)
Ne yaptim? Balli baton ekmek yaptim asagida resmi var. Krem karamel yaptim, onun resmi yok maalesef:(


Ve yukarida gordugunuz resimler de bugun beyaz ekmek yaparken Ecenaz'in mutfak dolabindaki sirinlikleri.
Balli baton nefis olmus. Bence yaptigim en guzel ekmek. Krem karamelin sekeri biraz az olmustu ama ilk deneme icin fena degil. Bu kadar kolay oldugunu bilsem cok daha once yapardim. Bayilirim sutlu tatlilara.

Ecenaz'in okulu ile ilgili bir gelisme yok. Cesitli sebeplerler de Ocak ayinda okula baslamasinin daha dogru olduguna karar verdik. Hala arastirmalarimiz devam ediyor. Ziyaret etmeyi planladigim 5 okul daha var listemde. Bakalim son karar hangisi olacak. Okula baslamadan ucundan kiyisindan tuvalet egitimine basladim. Nasil gidiyor? Felaket:)) Altinda hicbirsey olmadan dolastiriyorum, sonra 15 dk tuvalette oturup muhabbet ediyoruz, bazen suyu bile aciyorum yardim etmesi icin, tik yok.
Salona geri dondukten kisa bir sure sonra halida nereye cis yaptigini gosteriyor. Okula baslamadan ogretebilirsem cok iyi olacak cunku baskasinin bezini degistirmesi konusunda cok hassas ve utangac.
Ecenaz'la ilgili buyuk bir gelisme var ama. Yaklasik 1 aydir kendi kendine uykuya daliyor. Bizim icin cok buyuk bir adim. Dogdugundan beri kisa donemlerde yaptigi bu isi artik gece ve gunduz uykularinda rutin haline getirdi. Eskiden uykuya dalana kadar biz de yerde yatiyorduk, simdi yatagina birakip, bye bye, night night, gorusuruz, i love you seranatindan sonra odayi terkediyoruz. Bir de su gece uyanmalarini kesersek hersey mukemmel olacak.

Baska buyuk haber; bir hafta yazamayinca herseyden kisa kisa karmakarisik bir yazi cikiyor iste boyle ortaya, halamiz evlendi cuma gunu, yani Ecenaz'in halasi. Buradan bir kere daha tebrik edip, omur boyu mutluluk dileyelim. Arzu tebrigimizi biraz gec alacak ama olsun. Simdi balayindalar sonra yemeklere gitmeler, misafir agirlamalar derken bir bakmis 2 aylik evli. Zaten sonra nasil gectigi anlasilmiyor.
Kendi dugunum geldi aklima:))) Cok komikti benim dugunum. Simdi dusundugum zaman yaptigim bir suru hata buluyorum. Yanlis kuafor secimi, gelinligimin eteginde yaptigim cizim hatalarim, bazi konuklarla konusurken sacmalamam, neden taki merasimi yaptigim... liste uzar da uzar... Hele bir hatam var ki soylesem bilmeyenler kucuk dilini yutar ama soylemeyecegim, lutfen bilen arkadaslar da yazmasinlar. Hala yazili olarak gormeye hazir degilim:) Ama guzel olan birsey var ki yaptigim buyuk kucuk butun hatalarin bana kazandirdiklari. Mesela o kuafore bir daha adim atmadim:)))))))))
Eminim herkesin kendi dugunuyle ilgili komik hikayeleri ya da pismanliklari vardir.

Ben su ekmegin resmini de mesaja ekleyip gideyim artik cunku sabahin 6 sindan beri ayaktayim. Ecenaz biraz abartarak bugun 6 da kalkti da...
Posted by Picasa

Cuma, Kasım 10, 2006

Hastayim

Pazar gununden beri hastayim.

Bilgisayarin basina pek oturamadigim gibi evde de hicbirsey yapamiyorum.

Hakus'um iyi bakiyor ama bana, sagolsun.

Yarin sabah icin doktor randevumu bile almis. Onlar uyurken ben doktor amcayi ziyarete gidecegim.

Haftasonu iyilesip, evin kacan ucunu yakalamayi planliyorum.

Kendime geldigim zaman gorusmek uzere.

Pazartesi, Kasım 06, 2006

Ah Bu Okullar!!



Daha once Ecenaz'i okula kayit yaptirip, bekleme listesine alindigimizi yazmistim... Artik o bekleme listesinde degiliz!!!



Okula mi basladiniz derseniz, baslamadik da... Eee...Ne oldu?



Cuma gunu okuldan aradilar, yarim gunluk siniflara 3 yasin altinda cocuk kabul etmediklerini soylediler. Kayit yaparken neredeydiniz? dedim bir ozur bile gelmedi. Bugun isten sonra Ecenaz'la birlikte ayni okulun baska subesine gittim. Guzel bir okul turu yaptik, ogretmenlerle tanistik, oyun alanlarini gorduk, faaliyetlerini anlattilar, Ecenaz sinif arkadaslariyla tanisti, cok daha cana yakin buldum bu okulu. Icime sindi. Carsamba gunu Hakus da okulu gordukten sonra kayit yaptirmayi dusunuyorum.



Okuldan ciktiktan sonra, kayit yaptirdigimiz diger okula gittik Ecenaz'la, odedigimiz kayit parasini almak ve yaptiklarinin yanlis oldugunu soylemek icin. Bizim bir tabirimiz var ya "burnundan kil aldirmamak" hala o tavirdaydilar. Hafif agiz dalasina kacan politik bir konusmadan sonra, 2 hafta sonra beni arayacaklarini soylediler iade icin. Bu aksam merkez ofislerine e-mail yazmayi dusunuyorum sikayet ve para iadesi ile ilgili.



Buyuk ihtimalle de onumuzdeki pazartesi Ecenaz okula gitmeye baslayacak. Sabah 8:30 la 3:00 arasi. Ilk birkac ay haftada 3 gun gondermenin daha iyi olacagini dusunuyorum. Daha sonra ayni saatlerde haftada 5 gun, 3 yasini doldurdugunda da tam gun butun hafta yapmak okula alisma surecini kolaylastirir sanirim.



Ne zor mus bu okul isi. Cocugundan ayrilmak zor, dogru okul mu degil mi? karar vermek zor, Ecenaz'i okul psikolojisine hazirlamak zor.... zor da zor. Ve daha basindayiz. 4 sene sonra da ilkokul seciminde ayni sorunlari yasayacagiz.





Bu arada Ecenaz'in okulunda Melis ve Efe isimli 2 turk daha varmis. Ecenaz'dan daha buyukmusler.







Dun Ecenaz'in sahiplenme duygusunu, diger cocuklarla oynarken disa vurdugunu ilk defa gordum. Paylasmak istemedigi oyuncaklarini bir arabada toplayip elbise dolabina koydu ve kapiyi kapatti. Ama hala oyun arkadaslariyla buyuk kavgalari olmuyor.



Hele bebeklere bayiliyor. Kucagina almayi, opmeyi, beslemeyi cok seviyor. Dun butun gun Derin bebekle ilgilendi. Derin'in anne ve anneannesi Ecenaz'in kardese hazir oldugunu dusunuyorlar. Hakus ve benden ise yorum yok!!

Gecen gun Ciabata ekmegini yaptim. Ama bence bu ekmek icin makina kesinlikle gerekiyor. Tadi guzel oldu ama goruntunun Ciabata ekmegiyle alakasi yoktu. Asagida resmi var bakin. Benzemiyor degil mi? Cok daha fala kabarmasi ve isvicre peyniri gibi icinde buyuk yuvarlak bosluklar olmasi gerekiyordu. Deneyerek ogrendik ki ekmek makinasi alinmazda bu ekmek bir daha yapilmayacak.
Basarili oldugum ekmek hikayesini anlatayim simdi de. Cicek ekmek. Hani Turkiye"de firinlarda satarlar ya, 6 kucuk yuvarlak kenarda bir buyuk de ortada tam da ismi gibi cicek seklinde ustu susamli. Onu yaptim bugun. Pek sevmem aslinda bu ekmegi, kabuktan cok ic var ekmekte ama yapabilir miyim acaba diye denedim, oldu. Resmi asagida.

Perşembe, Kasım 02, 2006

Genler

Hakus kucukken, koltugun yirtilan bir yerinden dolgu maddesini alip kimseye caktirmadan kulagina tikalamis. Soylemis sonra ama kimse dogru olacagina ihtimal verip de cikartma girisiminde bulunmamis. 5-6 yil sonra kulak agrisiyla gittigi doktor amca cikartmis.

Simdi ben bunu niye anlattim. Cunku ayni seyi dun Ecenaz kus yemiyle yapti. Her iki kulagini da kus yemiyle doldurdu.
Kafesi acip kusun yem kutusunu cikarttigini ve hepsini yere doktugunu gordum, elimdeki isi bitirip temizlerim diye dusurken, Ecenaz sandalyenin arkasina oturdu ve birden sessizlesti:)) Hani su butun cocuklarin yaramazlik yaparken aldiklari pozisyon var ya.. Once yedigini dusundum cunku yapiyor bazen, baktim agzinda birsey yok, "ne yapiyorsun annecim" deyince "kulagima koyuyorum" demez mi? Iste boyle durumlarda uzun tirnakli olmanin faydalari var. Yoksa o kucucuk kulaklardan benim kocaman parmaklarimin yemleri cikartmasina imkan yoktu.
Ecenaz'a yine genlerle bu sefer halasindan gelen baska bir ozellik ise parmaklarinin ucuyla dudak kenarlarina dokunmasi.
Biyoloji konusunda fazla bilgim yok, okul hayatimda cok az aldigim derslerden bir tanesiydi cunku. Ama inaniyorum ki cocuk hangi tarafin kan grubunu tasiyorsa o taraftan aldigi genleri daha agir basiyor. Belki de bilim adamlari bununla ilgili bir arastirma yapilmislardir bile. Bizim icin gecerli bir teori bu.
Babasi ve Ecenaz'i rahatsiz eden seyler de ayni mesela; acik cekmece, yamuk duran herhangi bir obje, tam kapanmayan kapilar, dusen seyi kaldirmak,titizlik... gibi.
Evet maalesef benden aldigi hicbir ozellik yok. Simdilik:) Belki genlerle tasiyamadik ama sonradan kazanilan huylar da var. Benim gibi sicak suyla yikanmayi seviyor mesela, cunku dogdugundan beri sicak suyla yikaniyor. Hakus nefret eder:)
Buyuyunce annesi gibi makyaj yapmayi seveceginden eminim, her sabah beni buyuk dikkatle izleyip neyin ne oldugunu sormaya basladi bile. Bazen gozalti fondotenini ruj, goz farini da allik olarak kullaniyor ama ogrenecek:)
Simdi tamamen baska birseyden bahsedecegim. Daha onceki yazilardan birisinde Galeria'yi, ozellikle de Zara'yi cok sevdigimi, bana sanki Turkiye'deymisim hissi verdigini yazmistim. Sali gecesi aklima nereden geldiyse, buyuk yatirimlar yapacak kadar param olursa ne yaparim diye dusunurken aklima buraya MNG acmak geldi. Hani su unlu Ispanyol markasi Mango var ya... Zara ile benzer kreasyonlari var. Benim de her Turkiye ziyaretimde gidilmezse olmazlarimdan birisi. Gerci yas 30 civarlarina gelince Zara biraz daha agir basiyor, MNG ninki daha ucuk-kasik bir tarz. Kucuk bedenlere giremiyoruz, girebildigimiz buyuk bedenler komik duruyor falan. Neyse ben yine de acarim diye dusunmustum. Carsamba gunu Northpark Mall'a gittik, cocuk eglenceleri icin. Dolasirken bir de ne goreyim. "Coming Soon-MNG". Artik param olsa da yapamayacagim. Yatirim ruhuyla parayi ayni anda tasiyan baska biri aciyor iste. Bizim paramiz oldugunda da ruhumuz kalmayacak:)) Guzel olan Zara'dan sonra MNG'nin de dibimize gelmis olmasi. Gidip yatirimcilara para kazandirmak lazim, degil mi?
Turkiye'den okuyup da merak edenler icin bir dipnot; fiyatlar TR ile ayni. Antalya-Zara'daki bir pantolon 70 YTL ise Dallas-Zara da da $70.
Ilginc genlerinizle mutlu alisverisler:))

Ecenaz'in Halleri







Kafasinda metal bir kabin oldugu ilk resim Ecenaz'in mutfaktaki hali. Annesi yemek yaparken dolaplari bosaltiyor. Emeklemeye basladigindan beri yapiyor bunu. Kucukken biraz merak biraz da cikarttiklari sesler yuzunden yapiyordu, simdi de annesi gibi yemek yapmak istedigi icin. Kaplarina buz koyuyoruz, kasikla karistirarak pisiriyor kizim:)

Iki, uc ve dorduncu resimler Ecenaz'in yaratici hali:) Resimlere aldanmayin eserler bana ve babasina ait:))

Bes ve altinci kareler de, Prensesin sabahki hali. Elindeki ayicigi isten gelirken Starbucks'tan almistim, sabah evden cikarken arkamdan cok agladigi icin.

Diger resimler, carsamba gunu gittigimiz bir cocuk eglencesinde cekildi. Ecenaz'in sosyal hali. Spider Man in eline cikarken problem yoktu ama SpongeBob SquarePant'e yaklasmaktan cok korktu. Zorla cekebildigimiz resimde de boynuma yapismis durumda. Resimden sonra da 15 dk. Sponge'i takip etti.

Son dort resim de benim "kelebek kizim" hali. Ne resmi istersin yuzune diye sordu Hakus "kelebek" dedi kizim. Yasli teyzeler de cizdiler. Sen annenin nesisin diyorum "kelebegiyim" diyor. Posted by Picasa

Resimlerin buyuk boyutlarini gormek isterseniz http://kiziltopraks.spaces.live.com/photos/

Salı, Ekim 31, 2006

Seker Aldik

Ufak capli sogukalginligindan sonra Ecenaz sonunda grip asisini oldu.
Doktor ofisi pazartesi gunu arayarak kitlik haline gelen asinin sonunda geldigini soyleyip bu aksam icin randevuyu verdi.
Isten geldikten sonra mumkun oldugunca Ecenaz'in modunu yuksek tutmaya calisarak doktora gitmek icin hazirladim.
Her zaman ki gibi "anne nereye gidiyoruz" sorusu geldi. Ben de "doktor'a" dedim. Tepki superdi; "doktor igne yapmayacak".
Arabadan inerken emin olmak icin yine ayni soruyu sordu, bende yine cevap yok. Bekleme odasinda diger cocuklarla oyun oynayacagini anlatmak daha kolay geldi. Ofise girdigimizde de "seker alicam" deyip igneyi unuttu zaten.
Cok sukur ki sadece 5 dk bekledik. Odaya girdik, ayakkabilarini ve pantolonunu cikardim, Ecenaz' da ses yok. Igne yapmak icin hemsire ayaklarini sabitledi, ben de ellerini tuttum ve ignenin ne ise yaradigini anlatmaya basladim. Ve saniyeden de kisa bir surede olay bitti. Sadece "acidi" diyebildi. Hic mizima ya da aglama kirizi yasamadik. Uzerinde sirin karakterlerin oldugu bir yarabandiyla hemsire de gonlunu alinca, seker icin hazirdi artik. Bu sefer sekeri gercekten haketti ama.
Simdilik atesimiz yok, evden cikmadan ates dusurucu vermistim. Bir de buyudukce daha az etkileniyorlar galiba.
Cok uslu durmasindan cesaretle donuste markete bile ugradik. Ecenaz'in kullandigi minik market arabasini doldurup ciktik hemen. Uzun zamandir aradigim kus uzumunu de buldum. Degisik bir suru markete bakmama ragmen bulamadagim uzum meger burnumun dibindeymis. Simdi de Mascarpone cheese ariyorum tatli tarifim icin. Bu aksam 3 marketi aradim bu cevredeki, hicbirisi satmiyor. Hatta calisanlardan birisi adini bile duymamis. Bu cuma gunune kadar bulmam lazim. Turk tatlisiyla tiramisu tarfini karistirip degisik birsey denemek istiyorum. Bakalim bulabilecekmiyim.

Ecenaz'la aramiz biraz daha iyilesti diyebilirim. Ben ve babasi cambazlikta ustalastigimiz icin galiba. Yapmamasi gereken ya da yapmasini istedigim seyleri donup dolastirarak kendisi istiyormus gibi anlatip vukuatsiz yasayip gidiyoruz. Ecenaz bir sonraki doneme gecene kadar da idare edecegiz gibi gorunuyor. Sonra yeni trickler bulmamiz gerekecek.
Tv sinirlamasinda pek basarili oldugumuz soylenemez. Ama en azindan egitici olanlari acmayi basarabiliyoruz. Daha az scooby doo daha cok susam sokagiyla kendimizi avutuyoruz.
Meyve suyu icirmeme cabalarimiz da pek iyi gidiyor sayilmaz. Emek vererek yaptigim meyve sularini icmekten cok lavaboya bosaltmayi seviyor. Haftasonu babasinin yaptigi portakal-greyfurt karisimi olani sevdi ama.
Sevindirici olan onumuzun kis olmasi. Tazecik turuncgiller markete cikmaya basladi. Aslinda yilin her donemi varlar da, yazin ortasindaki portakalin ne kadari portakal oluyor bilmiyorum.
Daha onceki yazimda, sayfaya Ecenaz icin resim arsivini olusturmaya calisacagimi yazmistim. Gordugunuz gibi basardim. Resim niye yok? diye sikayet edenlere duyurulur:) Istediginiz zaman Ecenaz'in istediginiz donemdeki halini bir tikla gorebilirsiniz. 14 - 27 ay arasi demek daha dogru olur. Eger tembellik etmezsem dogumundan 14 aylik oldugu doneme kadar olan tum resimleri arsive ekleyebilirim. Aslinda tembellik degil biraz zaman sorunu. Ecenaz'in ilk 5 ayinda 600 kusur resim cekmisiz. Eklenmesi gereken 13 ay var. 1000 kusur resim. CD leri tek tek tarayip sayfaya aktarmak bayagi zaman istiyor. Belki Ecenaz okula basladigi zaman yapabilirim.

Salı, Ekim 24, 2006

Fransiz Ekmekleri

Ben kendimi astim arkadaslar.
Artik ilk denemede tarifleri tutturuyorum. Bugun fransiz ekmegi yaptim. Nefisti. Hatta bir daha ki sefere tarifte oynama bile yapabilirim. Biraz daha az sekerle tadinin bizim ekmege cok yakin olacagina inaniyorum. Korkudan yarim olcuyle yapmistim Hakus'a sadece uc parca kaldi, o da begenirse yarin tam olcek tekrar yapacagim. Cok guzel olduysa neden begenmesin demeyin, zira Hakus'un yemek konusunda sagi-solu hic belli olmaz.

Gecen hafta ozenip bezenerek yaptigim manisa kebabini begenmeyen adam, 10 dk icinde hazirlayip ocaga koydugum bamya icin "hayatimda yedigim en guzel bamyaydi" dedi. Ben yine de hevesimi kirmadan yeni seyler denemeye devam edecegim.

Babasi gibi yemek aliskanliklari olmaya baslayan kizimla da ayri ugrasiyorum. Bugun ne denediysem yemedi. En son fransiz ekmeginin icine koydugum iki dilim mozarella peyniri, kozlenmis kirmizi biber ve yagda pismis yumurtayi yedirebildim.

Ayrica benimle de arasi biraz acik birkac gundur. Bir tuhaflik var hareketlerinde. Babasina biraz da olsa yaklasiyor ama bana asla. Hakus farkinda olmadan birsey yaptigimiz kanaatinde, durum da onu gosteriyor ve bedelini agir oduyoruz.
Aklima iki sebep geliyor bu tuhafliklar icin; henuz Hakus'a soyleme firsatim olmadi. Ama gorustugumuzde paylasmayi planliyorum. Birincisi, TV sinirlamasi, ikincisi de hazir meyve suyunu kesmemiz.
Ne olursa olsun ikisini de kesmemiz gerekiyor. Televizyonun fisini cekiyoruz artik, cunku acmayi biliyor. Baska seylerle oyaliyoruz, biraz sonra pasa pasa geri aciyoruz. Cunku durumu anlatilamayacak derecede vahim hale geliyor. Tek umudum bir an once okula baslayarak Tv saatlerinin azalmasi.
Ecenaz 17-18 ay civarindayken gunde yaklasik 2 litre su iciyordu. Aldigi tek sivi da su degildi. Meyve suyu ve sut de bu 2 litreye ilave. Bez yetistiremiyorduk, gece altini degistirmemize ragmen sabah yataginda cis icinde uyaniyordu. Hatta seker hastasi olabilecegi ihtimali bile geldi aklimiza. Sonra ne olduysa suyu kesti. Meyve suyu ve sute dadandi. Baslangicta nasil olsa sivi gida aliyor diye uzerine dusmedim. Ama simdi yemek yerine meyve suyu iciyor. Sutu once yag orani %2 olana dusurdum sonra %1'e simdi de soya sutu veriyorum. Hicbirisine itiraz etmedi ama meyve suyunda problem yasiyoruz.
Gecen gun kuru kayisi ve mangodan yaptigim meyve suyuna burun kivirdi ama baska care olmayinca icti. O bitince elma kompostosu ve evde yapilmis ananas suyunu karistirdim durum yine ayni. Ve ben hicbirisine seker koymuyorum. Meyvenin tatliligina biraz da uzum pekmezi ekliyorum. Super saglikli. Bir de sekerle denemek icin az islenmis kahverengi seker aldim. Bir dahakini oyle deneyecegim. Cok sukur ki kiz geliyor taze portakal suyuna hicbirsey ilave etmeye gerek yok. Hem de Ecenaz'in favori aromasi. Yavrum butun dolabi acip kapatiyor meyve suyu bulma umidiyle.

Butun bu huysuzluklarin yaninda yine de soz dinleyen bir kizim var diyebilirim. Sadece nasil soylemen gerketigini bilmelisin. Buyuk insan gibi oturup anlatirsan o da sana oyle davraniyor. Herseyin sebep ve sonucunu anlatman lazim.
Bugun ufak kazalar yasadi kizim. Balkonda gozune cicegin sopasini batirdi, caninin yanmasiyla deli gibi aglarken bir yandan da bana "oper misin?" demeye calisiyordu. Opucuk gecirmeyince "yikayalim" dedi. Gozune sprey puskurttugunde yikamistim bir kere, oradan aklinda kalmis olmali. Banyoya gittik. Gozunu suyla oyle ozenli yikadi ki benim mudahelem hic gerekmedi. Bir sure kirpistirdi gozlerini ve beni bayagi korkuttu. Cizmis olmasindan korktum ama neyseki yikayinca biraz rahatladi.
Tam bunu atlattik derken iki parmagini utuye yapistirdi. Gozumun onunde hem de. Yurumeye yeni basladigi zamanlarda yaninda yapmadim utuyu uzunca bir sure. Laftan anlamaya baslayinca babasi evdeyken, son 7-8 aydir da onunla yalnizken yapiyorum utuyu. En cok korktugum seylerden bir tanesi yanik. Bugune kadar da hic basimiza gelmemisti. Neyse ki cok kucuk atlattik.
Elini hemen suya tuttum ve Ecenaz benden erken davranip "anne buz verir misin?" dedi. Cocuk ilkyardim durumlarinda ne yapilacagini coktan ogrenmis bizim haberimiz yok. Buz cok canini yakmasin diye buz kalibi verdim, Hakus birkac kez kullanmisti bunu maclardan geldiginde kaslari icin, Ecenaz kaliba hemen "babanin buzu" adini koydu. Buzdan sonra biraz da yanik kremi surdum ama butun bu ilkyardima ragmen su toplamasini engelleyemedik. Onlar patlarsa ayni aciyi tekrar cekecek.
Biz de durumlar boyle.
Bu yaziyi dun yazmistim ama sitedeki tamirat calismalari nedeniyle bugun sayfaya koymam mumkun oldu.
Sayfaya Ecenaz'in resim arsivini olusturmaya calisiyorum. Becerebilirsem istedigin zaman gecmise donmeniz mumkun olacak.
Bu arada yukarida bahsettigim fransiz ekmeklerini Hakus da cok begendi ve bugun tekrar yaptim. Haftaya ciabata ekmegi deneyecegim.
Bugun yaptigim fransiz ekmeklerinden bir tanesinin de resmi bu:))
Nasil ama?

Ayrilik

Bir Ramazan bayrami daha bitti. Bizim icin baslamamisti bile ama bitmesine uzulunlerin oldugunu bilmek de beni uzuyor. Ramazan, yilbasi, kurban bayrami derken bir yil daha bitecek.

Yilbasi disinda Amerika'lilarla kutladigimiz ortak bir gun yok. Onlarin bizim Ramazan Bayrami'mizi bilmedigi gibi biz de onlarin Sukran Gunu'nu bilmiyoruz. Aslinda bizim hic ozel gunumuz yok burada. Ne onlarinkine katilabiliyoruz ne de kendimizinkini kutlayabiliyoruz. Biz derken, cekirdek ailemden bahsediyorum. Kendi "grubuyla" bayram kutlamalari burada da bazi turkler arasinda yapiliyor.

Durumdan en cok etkilenen Ecenaz bence. Bizim gibi heyecanla yeni kiyafetlerini giyecegi bayram sabahlarini bekleyemeyecek, karni agriyana kadar seker ve tatli yedigi bayram gezmeleri olmayacak, ya da bir yil seker almasina yetecek kadar bayram parasi.
Ben Turkiye'den ayrildigimda da bu geleneklerin cogu yokolmak uzereydi. Bizim ailemizde cok sukur ki hala ayni heyecan yasaniyor.

Annem ve babamla bayramlasmak hatlarin yogunlugu yuzunden hala kismet olmadi. Arefe gunu konustugumda her ikisinin de sesindeki mutluluk, bu sene bayramin nereye geldigini gosteriyordu. Annem etraftaki kalabaliktan ve saskinliktan hala konusamiyordu aradigimda. Babam tahmin ettigim gibi aglamis. Biz de arefe aksami abimle bunlari konusurken agladik. Sanirim ayriligin en cok dokundugu zamanlar ozel gunler.

Cuma, Ekim 20, 2006

Kuculenler


Yaz bitti.


Beyaz pantolonlar, kolsuz t-shirtler, askililar, sortlar, tiril tiril elbiseler kaldirildi. Benim ve Hakus'un yazliklari sadece yer degistirdi. Ecenaz'in kiyafetleri ne olacak. Seneye saklasam da hicbirisini giyemeyecek. Hepsinde bir suru emegim var. Ben dikmedim ama onlari alabilmek icin bazen bir suru yol kadettim, alacak parayi kazanmak icin ben ve babasi bir suru ter doktuk, aliveris sirasinda;

"hadi kizim deneyelim"

"tamam denemeyelim ama uzerine tutmama izin ver"

"tamam onu da yapmayalim, bari arabanda usluca otur da ben etraftakilere bakayim"

" ok hicbirini yapma, evde deneriz, olmazsa geri getiririz" ler yasadim, simdi bir daha bulusmamak uzere ayrilmak zor geliyor.



Dun aksam oldu butun bunlar. Hasta ve yorgun halimle eve geldikten sonra yaprak sarmasi ve tatli yapmistim ya, hizimi alamayip kisliklari da kaldirdim. Yani kaldiramadim. Hepsini bir yere topladim ve ne yapacagimi bilmiyorum. Atilmaz, satilsa yok pahasina gidiyor icim sizliyor, evin bir kosesine koyayim diye dusundum, butun koseler dolu. Bebekliginden beri hicbir kiyafetini atmadim. 28 ay. Ilk yil ne kadar hizli buyudugunu soylememe gerek yok herhalde. Sadece penye pijamalarini ve Hakus'undan is yerinden gonderilen bazi hediyeleri yokettim. PJ'ler cope gitti, hediyeler ikinci el magazalarina satildi.



Beni yine huzunlendirip, uzecek bir aksam daha gecirecegim kizimla ve en iyilerini secip saklayacagim.

Ecenaz'da benim kadar zorladi yazliklar kalkarken. Ozellikle ayakkabilarda. Ben "annecim, kuculduler sana hem de cok eskidiler" dedikce O ayagina sokmaya calisti. Sonra ortak kararla hepsini atmaya karar verdik. Attiklarimin icinde yukaridaki resimde gordugunuz papi de var.



Ama kuculup de atilmayacak gibi olanlari Ebay'de satisa koydum. Simdilik bir taliplimiz cikti, bakalim. Satisa koydugum ayakkabinin birisine $30 vermistim, 4 tanesine $15 istiyorum. Baska carem de yoktu. Eger satis problemsiz biterse kiyafetler icin de aynisini yapacagim. Evdeki kiyafet yigini artacagina, kizimin banka hesabi kabarsin. Degil mi?

Bugun evde bazi degisiklikler daha yaptim. Salonumuzda Ecenaz'a ait hicbirsey yok artik. Evime bircogunuz geldigi icin hatirlar; camin onunde duran Ecenaz'in masasini, iste o masa Ecenaz'in odasina gitti. O masa yuzunden butun oyuncaklar salona obekleniyordu. Butun oyunlarimiz o masa etrafindaydi. Artik ailece Ecenaz'in odasina tasindik. Artik herkes her an evime baskin yapabilir. Salonum derli toplu olacak. Insallah...

Biraz sonra yazacaklarima Evren kizabilir...

Ecenaz'a ilk dogumgunu hediyesi olarak aldigi oyuncak bu aksam itibariyle cop kutusunun yaninda. Cok guzel birseydi. Bak gecmis zaman oldu bile;) Uzerinde irice piyano tuslari, bir cesit davul, birkac muzik aleti ve en tepesinde muzikle danseden bir maymun vardi. Cok oynadik bu oyuncakla ailece. Sonra Ecenaz o tepedeki maymunun kafasini kopardi. Zarar verdigi ilk ve tek oyuncak diye de bir parantez acayim. Hakus yapistirmayi cok denedi ama olmadi. Maymun gidince Ecenaz'in da iliskisi bitti oyuncakla. Buna ragmen 1 yil daha sakladim oyuncagi ama yer kitlidigindan gitmek zorunda kaldi. Kizma Evren abisi...

Bu aksamlik evim derli-toplu ve temiz. Yarin hepimiz evdeyiz ve hastayiz. Gerisini soylememe gerek yok sanirim.

Planlarimiz arasinda disari cikmak yok. Evimizde aile saadeti yasayacagiz. Ben de yufka acip borek yapacagim, yarisi peynirli yarisi kiymali. Malum Hakus peynir yemiyor. Bol oyun oynayip eglenecegiz yarin.

Haaa bir de annemi arayacagim. Video goruntulerini daha sonra gorecegim bulusmanin annemdeki ses etkisini duymak icin. Babamin aglayacagina eminim. Canlarim benim.



Perşembe, Ekim 19, 2006

Ramazan Bayrami

Once herkesin mubarek kandili kutlayayim. Bizim evde pek hissedilmese de bir ramazan ayi daha bitmek uzere. Calisma saatlerimizin tersligi ve saglik problemleri yuzunden yine annemin tabirlerinden birisiyle Ramazan'i yedik. Ramazan'in girmedigi eve tabii ki bayram da girmiyor. Hem insan sevdiklerinden bu kadar uzakken, bayrami bayram yapan seylerin hicbirisi yokken etrafinda,kutlamak pek anlamsiz olurdu.
Ama; bana bu sene buruk da olsa mutluluk yasatan birsey oluyor bu bayram.

Her yaz oldugu gibi bu yaz da Karadeniz'e giden annem ve babam isleri sebebiyle bu sene bayrami orada kutlamak zorunda kalacaklar. Bunun neresi seni mutlu ediyor demeyin, daha anlatacaklarim bitmedi. Annem ve babam uzun yillardir ilk kez bayrami yalniz kutlayacak olmanin buruklugunu yasiyorlar. Hatta bugun babami kandil icin aradigimda annemin biraz rahatsiz oldugu icin yattigini soyledi. Uzuntuden. Bilirim ben annemi. Yaninda yavrulari ve yavrularinin yavrulari yok cunku. Ama annemin bilmedigi birsey var ki, oda butun yavrularinin arife gunu yaninda olacagi. Butun derken sadece kardeslerimi kasdetmiyorum, herkes var bu butunun icininde. Cocuklari, torunlari, damatlari, manevi kizi, gelini, herkes.
Kardeslerimin icleri elvermemis yalniz bayram gecirmelerine anne-babamin, kocaman bir otobus kiralayip yola koyulmaya karar vermisler. Eglencenin yolda baslayacagina eminim. Annemin surpriz karsindaki yuz ifadesini tahmin etmek cok guc ve ben daha sonra bunun videosunu seyretme sansina sahip olacagim.
Eksik olan 2 kisi var bu guzel dusuncede. Ben ve Boston'daki abim. Annemin de mutlulugu biraz buruk olacak benim gibi. Yillardir, Karadeniz'de ailece biraraya gelmeyi planliyorduk ama bize nasip degilmis. Oralari gormeyeli yaklasik 15 yil oldu. En son lise yillarindaydim gittigimde.

Cok degisiklik olmus heryerde ve herseyde oldugu gibi koyumuzde de. Evin penceresinden incirini yedigim agac kurumus. Diger penceredeki kocamaaan kiraz agaci kesilmek zorunda kalmis. Annemlerin tek katli evi triplex olmus. Ve hala vefat ettigine inanamadigim Anneannem yok orada. Koyu hic anneannemsiz gormedigim icin sanki gidince beni orada bekliyor olacak gibi geliyor.
Gormeyi cok ozledigim bu yere yolculuga cikacak butun aileme coook guzel, sorunsuz bir yolculuk diliyerek bu konuyu kapatiyorum. Yoksa aglayacagim simdi.

Ailece hasta olduk biz. Ecenaz'la basladi sonra Hakus'a gecti simdi de ben. Ecenaz'da ses catalligi disinda birsey kalmadi. Hakan dun gece yatak dosekti, benim de bugun heryerim agriyor.
Insan kendi kendine nazar degdirir mi? Ben yaptim. Su koca cenemi tutamayip herkese Amerika'ya geldigimden beri hic soguk alginligi ya da grip yasamadim deyip durdum, bununla da kalmayip isin icine Ecenaz'i soktum. Benim son 6 yilda, Ecenaz'in da dogdugundan beri ilk soguk alginligi bu. Neyseki 2 gunde atlatti. Hakus'un bunyesi cok zayif bu konuda. Her yil mutlaka hasta oluyor. Ecenaz'i asilari koruyor babasindan, hafif bir burun akintisi ile atlatiyor, beni neyin korudugunu bilmiyorum.
Annemin Hakus'la ilgili soylediklerini hatirladim simdi. "Hakan hic saglikli beslenmiyor, sut yok, yogurt yok, peynir yok. iyi bak bu adama ilerde acisini cok ceker" demisti. Dogru galiba. Annemin bu saydiklarinin hicbirisini yemiyor. Evden asitli icecekleri de kesiyoruz artik. Kesiyoruz degil mi canim? Bu benim kacinci bu ise kalkisim hatirlamiyorum. Henuz basarili olabilmis degilim. Denemekte fayda var. Ecenaz'a meyve suyu almayi da kestik. Bugun kuru kayisi ve mangodan evde yaptim, koydum surahiye. Bir bardak verdim, tadina bakar-bakmaz lavaboya bosaltti. Ben de zorlamadim. Mecbur kalinca pasa pasa icecek.

Unutmadan... Iskembe corbasimi denedim bu aksam. Ilk kez icin fena sayilmaz. Az miktarda yaptigim icin olcu ayarlariyla oynamistim, unu biraz fazla olmus ama icilmeycek gibi degil.

Isten cok yorgun geldim bugun ama kac gundur aklimda olan yaprak sarmasini yapmadan da duramadim. Nefis oldu. Yarim saatte pisti. Guler abla inanmayacak simdi buna ama pisti iste.

Neden inanmayacak biliyor musun? Daha once butun yaptiklarim kaynadiktan sonra, kisik ateste 15 saat kadar bir surede ancak pisiyordu. Dalga gecmiyorum. Minimum 15 saat. Guler ablaya bunu ilk soyledigimde "o yapraklar plastiktir" demisti. Sonra bizi ziyarete geldiginde ayni sey onun da basina gelince hak verdi bana. Isin sirri yaprakta tabii ki. Uzerinde "tender leaf" yani yumusak yaprak yazani sonunda bulabildim. Kisa surede pisince de icine koydugum butun malzemenin tadini alabildim. Bu sefer kine fistik ve kuru uzum'e ek olarak minicik dogranmis kuru incirler de koydum. Sonuc mukemmel. Kizim bir isirik aldi sadece, "begenmemis". Hakus bayilacak biliyorum.
Sarmadan sonra bir de tatli yaptim. Gecen hafta ilk kez yaptigimda bayilmistik bu tatliya. Doyamadim ben yine aynisi yaptim. Simdi gidip tadina bakayim.
Zaten boynum tutuk bir halde. Bilgisayarin basinda oturmak iskence haline geldi.

Simdiden herkesin Ramazan Bayram'i kutlu olsun.

Çarşamba, Ekim 18, 2006

Son birkac gundur yazamadim ve sayfayi acip yeni seyler goremeyen birkac tanidigim "hadi artik, tembellik yapma" demeye basladilar.

Bir suru sey oldu son yazimdan beri ve benim gibi "kalemi kuvvetli" olmayan birisi icin bunlari anlatmak bayagi zor olacak ama hadi deneyelim bakalim.

En son yemegim manisa kebabi ev halki tarafindan begenilmedi, hepsini ben yedim 2 gun boyunca. Esi benim ki gibi secici olan bayanlara allah sabir versin. Ecenaz da sadece bezelyelerinden iki uc catal aldi. Su gunlerde pek istahsiz zaten. Eskilerin bir tabiri var ya "boynu inceldi" aynen oyle oldu Ecenaz.

3 tane ilkim oldu bu kisacik donemde. ikisi benimle ilgili digeri ise Ecenaz'la. En onemlisini sona sakliyorum.

Ilki hayatimda ilk kez iskembe corbasi yaptim. Nasil oldu diye soracaginizi biliyorum ama henuz tatmadim. Kokusu ve gorunusu mukemmel. Dun hasladim, bugun bir kismini terbiyeledim. Hakus iskembe yemedigi icin kalan kisminida dondurucuya attim. Bu aksam Sirvan ve ailesi ile yemege ciktigimiz icin de denemek nasip olmadi, dener denemez sonucu yazarim.

Ikinci denedigim seyin sonucu hemen verilecek cinsten degil cunku yine hayatimda ilk defa tursu kurdum. Annem hep tursu kurdum der, ben de oyle yazdim. Kurmak, yapmak degil. Aradaki farki bilmiyorum.
Yaklasik 7 kiloluk malzeme kullandim ve hepsini incecik dogradim. "Kasik tursusu" adi buradan geliyorum sanirim. 2 saatimi aldi hepsini dogramak. Lahana, havuc, kereviz, yesil domates, aci biber, salatalik, maydanoz ve sarimsak. 3-4 haftaya kadar hazir olmasi gerekiyor, eger tutarsa. Sonucu cok merak ediyorum. Ilk kez yaptigim icin acemi sansiyla tutmasi buyuk ihtimal. Tutarsa benden daha cok mutlu olacak bir kisi varsa o da Hakus. Bayiliyor tursuya. Eger tutmazsa turk markette gordugum kocaman kavanozdaki tursuyu alacagim ona. Annem ve babam ayni tursuyu Turkiye de severek yiyorlar. Hatta annem bu tursuyu buldugundan beri kendisi yapmak icin ugrasmiyor bile. Markasini su an hatirlamiyorum. Bir ay sonra almak zorunda kalirsam size de markayi yazarim.

Ve gelelim en onemli ilke. Bugun Ecenaz'in okul kaydini yaptirdik.

2 yas grubu sinifinda su an yer olmadigi icin ne zaman baslayacagi belli degil. Biz Ecenaz'dan daha cok heyecanliyiz. Sinifta yer acilma sureci icinde de onu okul fikrine alistirmaya basladik. Bu hafta 4 okul ziyaretimiz oldugu icin O da neler oldugunun farkinda.
Okula gitmek istiyor musun? diye sordugumuzda hemen kiyafet dolabina gidip giyeceklerini seciyor. "Simdi gitmiyoruz " lar ise yaramiyor ve mizimalar basliyor. Cok istekli simdilik, ilk gunumuzun hepimiz icin sancisiz gecmesi tek istegim.

Okul arastirmalari 4-5 ay once baslamisti. Son gittigimiz de en begendigim oldu. Iki tanesine okul yerine kres demek daha dogru olur. Egitim amacli degil de daha cok bakim amacli olduklari icin. Ecenaz'in ihtiyaci olan bakim degil cunku ben isteyken babasi, babasi isteyken de benim varim yaninda. Bizim istedigimiz sosyallesirken ogrenmesiydi ve bu okul isteklerimize cevap verebilecek tek yer gibi gorunuyor. Ogretmenler cok ilgili, okul temiz, bakimli, her grubun sinifi ayri odalarda, programli, aylik degisik faaliyetleri var, guvenli bir bina.... Hersey gibi bunlarin da bir bedeli var.
Ilk gittigimiz okulun haftalik ucreti $92 idi, ikincisi 70, ucuncusu 184 ve sonuncu bizim sectigimizin ki de 155 ti. Fiyatlar biraz tuzlu ama Turkiye'de de 1.000 ytl,lik kresler oldugunu biliyorum. Egitimi kiyaslayamam cunku Tr deki kreslerle ilgili fiyatlari disinda bir bilgim yok.

Ve biz bugun son anda fikir degisikligi yaparak bu okula karar verdik. Guler anneannemizin etkisi buyuk. Maddi anlamda gucumuz yetmeyecegi icin istemeyerek de olsa ucuz olan krese gonderecektik ama anneannemizden gelen yardimla cok sukur ki istedigimiz okula gidebilecek. Insan cocugu icin herseyin en iyisini istiyor. Konu egitim olunca durum daha da ciddi. Cocugu bu okula giden bir musterim var. Inanilmaz derecede memnun okuldan. Insallah durum bizim icin de ayni olur.

Ecenaz artik Tv seyrederken bana donup "anne ne dedi" diye sormayacak. Okula basladiktan 3 ay sonra ingilizceyi cozecegini dusunuyorum. Mukemmel olmasi 1 yilini alacak uzmanlara gore. Biz de simdi ingilizce ogretmeye calisirken, o zaman da Turkce ogretme cabasina girecegiz.
Ecenaz'a hamileyken ne olursa olsun ingilizce ogretmeye calismayacagim, nasil olsa okulda ogrenecek diyerek, buyuk konusmusum. Etrafta ingilizce konusanlari anlamadigini gordugumuzde uzulup biraz da olsa evde ingilizce konusmaya basladik. Bazi sorularimizi ingilizce soruyoruz, bir cumlenin once turkcesini sonra ingilizcesini soyluyoruz ki biraz kulak asinaligi olsun diye. Kelime dagarcigi fena sayilmaz ama cumle kuramiyor. Akici bir turkcesi var diyebilirim. 6 kelimelik uzun cumleler kurabiliyor ve hepsini yerli yerinde kullaniyor. Bazen kendisinden ucuncu sahis olarak bahsetmesi cok komik. "Ecenaz yemek yemiycek" mesela. Cogunlukla "yemek yemiycem" diyor ama bazen nedense boyle cikiyor.

cocuk dergilerinde uzmanlarin soyledigine gore cocugun 3-7 yas arasindaki yetisme tarzi ve beslenme aliskanligi hayatinin %75 ini belirliyormus. Cok buyuk bir yuzde. Gozumu bayagi korkuttu bunu ogrenmek. Dogru kararlarin alinmasi gereken onemli 4,5 yil var onumuzde. Sorunlu 2 yas donemini bitirdikten sonra okul cagina gelene kadar 4 yillik lay-lay-lom donemi oldugunu dusunmustum hep. Inanmak istemesem de biliyorum ki 7 yasina gelince de onemi buyuk olan baska bir donem baslayacak. Bunun sonu yok galiba. Ilkokul secimi, ortaokul sinavlari, lise donemi-blug cagi problemleri, universite sinavlari-masraflari, is hayati-acaba basarabilcek mi? Evlenecek-dogru insan mi?.... Ay daha fazla yazamayacagim, icim daraldi. Tabii cocuk sahibi olmak guzel ama sorun ve sorumluklar da unutulmamali. Kendisine ve yasadigi dunyaya saygili, basarili, terbiyeli, insan gibi insan yetistirmek cok emek istiyor.

Biliyorum simdi bazilariniz daha kisin 2 yasinda, bu kadar derin dusunme, hersey olur diyorsunuz. Ama zaman cok cabuk geciyor. Cocuk sahibi olmama ragmen bazen hala evli olduguma inanamiyorum. Hakus bunu soyledigimde cok kiziyor. 12 Ekim'de, Hakan'la tanismamizin 11. yildonumu kutladik ve 6 yildir evliyiz ama sindirememisim demek ki. Benim sindirim problemim var. Simdiden Ecenaz'in gelecegini dusunmem lazim ki, yasadigimizda sindirimi kolay olsun ve dogru seyler yapma ihtimalimi yukselteyim. Bak simdi; cumleden oyle bir yanlis anlam cikti ki, sanki evlenmekle yanlis bir sey yaptigimi dusunuyormusum gibi oldu.
Ama siz benim soylemek istegimi anladiniz, degil mi?

Ve hepsini dusundukten sonra ikinci cocuga hayir dedigimde, ailemdeki herkes hop oturup hop kalkiyor. Ne komik bir tabir degil mi? Hop oturup hop kalkmak:) Aile fertleri derken babam haric herkesi kastediyorum. Ablalarim, abim, yegenlerim, buyuk kucuk herkes. Fikre karsi cikan 5 kardesimin ucunun 2, ikisinin 1'er cocugu var. Duyan da 4-5 cocuklari var sanacak. Hem zaman da onlarin cocuk yetistirdiginden cok farkli artik. Biz Hakus'la kulaklarimizi kapadik herkese ve aldigimiz kararla mutlu mutlu yasiyoruz, simdilik;)

Benim yeni bir fikrim var Hakus'un bir turlu kabul etmedigi. Kopek sahibi olmak. Ecenaz bebek degil artik, oyle kil-tuy problemimiz de olmaz. Calismalarim devam edecek bu konuda ama Hakus cok kararli "Bu eve kopek girerse, Hakan cikar" diyor. Buyuk laf degil mi? Bakalim ne olacak!
Uzun aradan sonra uzun bir yazi oldu degil mi? Ben de icimi dokdum rahatladim. Ohh be!!!

Perşembe, Ekim 12, 2006

Kis geldi. Ecenaz ve ben uzun kollulara bugun resmi olarak gecis yaptik. Hatta Ecenaz ilk kez atlet bile giydi.
Bizi kandirmislar; ya da beni. Mevsimleri okul hayatimizin hangi doneminde ogrendigimizi hatirlamiyorum ama bildigim 4 yerine sadece 2 mevsim oldugu. 5,5 ay yaz 5,5 ay kis.
Evet biliyorum 1 yilda 12 ay var ama kalan o artik 1 ayin yarisini ilkbahar diger yarisini da sonbahar diye isimlendirmek anlamsiz. Kucucuk cocuklarin kafasini karistiriyor. Ben simdiye kadar yasadigim hicbir yerde gormedim 3 er aylik baharlar. Ne guzel olurdu ama olsa. Yanmaktan donmaya gecmek sokedici oluyor. Cok sukur ki kisimiz karli buzlu degil, yazimiz col gibi yansa da.

Neyse efenim biz gelelim cekirdek ailemize. Ben, Hakus, Ecenaz ve yemyesil kusumuz!
Yani aldigimizda yemyesildi simdi tuyleri dokuldugu icin yesimtrak oldu. Bu kustan en cok ben cekiyorum evde. Hakusla kusu alirken anlasma yapmistik, bakimi tamamen ona ait diye ama kafes temizligi etrafa sacilan tug ve yem temizliginin yaninda hicbirsey. Kafes icin bir kulotlu corabimi bile feda ettim.

Ablamin kusu vardi, hala duruyor galiba balik ve kopek ilaveleriyle, ondan gormustum corabin kesilerek kafesin etrafina gerildigini. Onun kusu icin super calisiyordu ama bu amerikali kuslar daha bir vahsi. Hakus kafesi temizlerken deri eldivenini takiyor, dalga gecmiyorum, kopartacak derecede isirdigi icin kusumuz parmaklarini koruyor adam. Hic muhabbet kusundan beklenecek sey mi?

Aldiktan bir hafta sonra pisman olduk. Maalesef kurtulamiyoruz da, verecek kimse bulamadik. Tam bir yildir bizimle. Eger Hakus baliklarimizi obeziteden oldurmeseydi, kus alma fikri aklina hic gelmeyecekti.
Evcil hayvan barindirma sevdamizin sebebi de oyle cok hayvansever oldugumuzdan degil, cocuklarin evlerine saklandigi bu ulkede Ecenaz'a eglence bulmak. Iliskilerinin baslamasi bir yil kadar aldi ama. Sabah gunaydinlar, yatarken iyi geceler, babasina kafes temizliginde yardim bile ediyor. Kus cok otup celallenince de "kus cevap veriyoooo" diyor.

Ama benim yeni bir sorunum var kusumuzla. 1 haftadir salonu paylasamiyoruz. Dogru soyluyorum. Aksamlari Ecenaz'i yatirdiktan sonra sooooyle bir salon keyfi yapayim diyorum, nerdeeee, deliriyor. Sebebini bugun buldum. Isiktan rahatsiz oluyor.
Ehh be kadin ort ustunu demeyin, cunku onu hep yapiyorum, isiktan rahatsiz olmasi yeni birsey degil. Sadece yeni taktigimiz ampullerimizi sevmiyor. Son 1 haftadir oldugu gibi bu aksam da aspiratorun isinda oturuyorum. Ama son. Yarin ampullerin ikisi iptal ediliyor.

Cekirdek bir aile olarak dun yaptigim yemeklerin hicbirisini bitiremedik. Benim secici kizim sadece tirtikladi zaten. Bu gunlerde cok az yiyor. 3 pound yaklasik 1,5 kilo kaybetti. Ufacik bir cocukda 1,5 kilo gozle gorulebiliyor. Aslinda ailece kilo kaybettik biz. Benimki is yogunlugundan, Hakus'un ki de pazar sabahlari yaptigi futbol maclarindan. Mactan sonra eve geldiginde Hakan, Hakanliktan cikmis halde oluyor. Sacindan ayagina kadar ter icinde, yanaklar ates kirmizisi ve gozunde sadece maclarda kullandigi komik numarali gozlukleri. O haldeyken evin sadece 3 metrekaresini kullaniyor. Eve giristen balkon kapisina kadar olan bolum. Kiyafetler balkonda birakilip banyoya uculuyor:)))
Eve yorgun gelse de, bu maclarin onu cok mutlu ettigini biliyorum. Ilk oynamaya basladigi zaman, ilkokul cocuklari gibi heyecanliydi. Kramponlarini kutularindan cikardi cooook uzun sure sonra.
Belki biz aile sabahlarimizdan birisini kaybettik ama kendisi icin bir yapmasi cok guzel.
Bu kadar heyecan ve mutlulugun sebebi de Turkiye'de yillarca persembe'leri oynadigi maclari hatirlattigi icin. Formunu geri kazanmasi 2 ayini aldi ama 31 yas ve yillarca aradan sonra hala fena sayilmaz.

Yemeklerden bahsediyorduk konu nereye geldi. Yarin krepli manisa kebabi yapmayi planliyorum. Adi Manisa kebabi ama okudugum kadariyla ismiyle hic alakasi yok. Daha cok talas boreginin kreple yapilanina benziyor. Yapip yedikten sonra sonucu anlatirip.

Çarşamba, Ekim 11, 2006


Gecen gunlerden birinde gittigimizde parkta cektigim bir resmi. Saclar super... Bu kaydiraktan indiginde elini tutmak cesaret istiyor.
Feci sekilde carpiliyorsun cunku:))

Grip Asisi

Bugun Ecenaz'in grip asisi icin kendimizi bayagi hazirlamistik. Ama doktor ofisinde isbilmez bir hemsirenin olmayan asi icin randevu verdigini aksam 7:30 asi icin gittigimizde ogrendik.
Ben hala sorunu anlamis degilmis. Bu asisiyi ureten firmada malzeme eksiligimi var. Ya da bunlarin altinda baska birsey mi? Konu amerika olunca insanin aklina paranoyakca dusunceler geliyor. Grip ilaci ureten sirketlerin cikarlari mesela. Neyse, sonucta bugun Ecenaz'in sansli gunuydu. Grip asisi olmak kolay is degil. Ben ilk asimi olduktan yarim saat sonra yatak dosek yatiyordum. Ayri dram Ecenaz icin onumuzdeki hafta yasanacak.

Biz her nekadar nereye gittigimizi Ecenaz'a soylemesek de binadan iceri girerken, doktora geldigimizi anlamisti bile. En son 4 ay once gitmisti oraya ama hatirladi. Bazen bana hangi yoldan nereye gidilecegini tarif ediyor. Gecen gun kirmizi isikta beklerken, sag taraftaki yolu gostererek "burdan marketiye gidiyoruz" dedi. Ya da sadece et almak icin gittigim yerin otoparkinda bana "anne et alcaz?" diye soruyor. Burada yasayan bircok Turk'ten daha iyi biliyor yollari kizim;)

Dun bloga yazdigim herseyi isten gelir gelmez yaptim, extrasiyla. Ramazan pidesi menuye son anda girenlerden. Tam isten cikmak uzereyken Hakus ekmegimiz yok diye aradi. Markete gidince sadece kepek ekmegi aldim ki Hakus hic sevmez. Zaten eve gelince surati asildi. Ama surprizi gorunce yelkenler suya indi. Bildigimiz mis gibi kokan corek otlu ramazan pidesi. Ve yapmasi cok kolay.
Kafeste pilav dusledigim kadar harika olmasa da guzeldi. Hakus yemek sonunda artik patlayacagim kalkmam lazim diyerek olay yerini terketti:) Ben de kendime inanamadim. Ben yaptim diye soylemiyorum, gorgu taniklarim var, hersey cok guzeldi. Insan yeterki istesin.

Daha once yazdiklarim yanlis anlamaya yol acmasin diye bir aciklama yapayim. Ozellikle kayinvalidem ve annem icin. Cocugu ve torununa iyi bakilmiyor diye uzulmesinler.Ben bu kadar hamarat olmadan once de guzel yemekler yapiyordum ve hergun olmasa da gunasiri yemek pisiyordu evimizde. Simdi sadece degisik tatlar deniyoruz. Aciklama bitti.
Ilk evlendigim zamanlari hatirladim simdi. Yazarkan bile utanacagim belki ama yaziyorum iste: Sadece makarna, yumurtali ispanak, bulgur pilavi ve hazir corba yaptigim o donemlerde kendimi marifetli sayardim. Hatta bu menuyle cok misafir agirlamisligim da vardir. Evlenene kadar hic yemek pisirmemis birisi olarak iyi sayilabilir ama simdiki yaptiklarimi dusununce biraz ayip kaciyor.
Aslinda ilk geldigim zamanlardaki hayatimla simdiki arasinda daglar kadar fark var. Yabanci bir ulkede herseye sifirdan baslamak kolay is degil. Bu coooook uzun bir hikaye. Belki bir gun anlatirim.

Hakan ve musterilerimin cogu farketmese de ben saclarimi boyadim. Ilk defa kendi kendime yaptim bu isi. Sonuctan memnunum. Ama anlamadigim sac rengim koyu kestaneden kizila dondu ve kimse farketmedi. Hakus'a bende ne degisiklik goruyorsun diye sordum, 5 dk incelemeden sonra sonuc sifirdi. Sacimi gozune sokunca farketti. Ilginc.

Dun gece Ecenaz'a yine yanlis sinyaller gonderdik. Gece 1 civari uyandiginda ben ve babasi yataginin basindaydik. Ikimiz birden yanina gidince O da firsat bu firsat deyip kaprislerini yapti. Biraz ugrassak yataginda uykuya geri dondurebilirdik ama birbirimize soylemesek de dun gece Ecenaz'in bizimle uyumasini cok istedik. Nitekim yaptik da. Oyle guzel ki, nefesini yanaginda hissetmek, kucucuk ellerinin kollarimizda dolasmasi, sirnasik yatisi... Eskisi gibi bir sure kalip geri de gitmedi dun gece, sabaha kadar bizimle uyudu. Benim boynum hafif tutulmus durumdan ama sikayetci degilim.
Bu gece uyandiginda cocuga kendi yataginda yatmasini soyledigimizde dinler mi bizi hic. Hakli da.. Canin isteyince yanina al, istemeyince alma. Ama butun bunlar o okudugum yazinin sucu. Yeni arastirmalar 5 yasina kadar arada bir anne-babayla yatmanin cocukta ozguveni sagladigini yaziyordu. Benim dogdugundan beri Ecenaz'i yataginda uyumaya alistirma tabularimi yikti. Biz de durumdan biraz faydalanip tadini cikariyoruz.
Bu yazi arasinda Ecenaz'in cilvelerine dayanamayip babasiyla oynadigi oyuna katildim. Yerdeki koltuk yastiklarinin ustunde takla atma, ziplama, cozutma... Mutluluktan gozlerinin ici guluyordu. Biz de yaptiklarina gulmekten katildik. Hadi yatma vakti geldi dedigimizde; kucucuk ellerini kocaman acip "5 dakka sonra" diye reddetti. Ucuncu denemede basardik. Bu "5 dakka" miz da yeni. Banyo yapacagiz, yemek yiyecegiz, disari cikacagiz hersey "5 dakka sonra". Bize de tamam demekten baska care kalmiyor.
Bugun soyledigi en komik kelime "op course" du, bir de arabasina "come here araba, come here" sonra da "gel, gel" diye cekistirmesi. Cumle kurarken yaptigi mimikler de cok komik. Hepsi biraraya gelince ortaya yenesi birsey cikiyor.
Az once babasiyla uyumaya gittiler. Hakus'un horlama sesini duyunca uyandirmaya gittim ama bizim fare hala uyanik. Beni gorur gormez de gozlerini simsiki kapatip uyuyor numarasi yapiyor. Yatagindan inebilse babasini uyutup yanima gelecek. Herhalde 3-4 aya kadar da odasini degistirmemiz gerekecek. Bebeklik yatagi artik kucuk gelmeye basladi. Al sana yeni bir taksit.Offf Offffff... bitmiyor bu taksitler...