Lilypie Kids Birthday tickers

Salı, Şubat 26, 2008

Green Tea Ice Cream


Bitki caylariyla tanismam pek eskiye dayanmiyor. Hatta ozellikle bu caylarin arkasindan kosanlari biraz abartili bulmuslugum da vardir. Biraz mide problemi yasayinca ve normal cay uykusuzluk yapmaya baslayinca fikrim degisti. Simdi yasemin cayina, kirmizi ve siyah organik caylara bayiliyorum. Yesil cayla aramiz hala limoni, tadi pek hosuma gitmiyor nedense. Oyle cok cesit varki, marketteki cay standinin onunde saatlerimi harcayabilirim(bulursam o saatleri).
Bitki caylarinin ozellikle de yesil cayin sagligimiz icin inanilmaz yararlari var. Belki de ben bu yuzden icemiyorum:)
Cinde 4000 yildir tedavi amacli kullanildigina gore uydurma da degil sanirim. Ulusal Kanser Enstitusu, yesil cay icen Cinlilerde bazi kanser turlerine yakalanma riskinin %60 dustugunu aciklamis. Romatizmaya, yuksek kolesterole, kardiovaskuler hastaliklara ve enfeksiyona cok iyi geldigi de kanitlanmis. Bunca faydasini bilip de cayini icemiyorum madem o zaman dondurmasini yiyelim bari dedim. Nefis. Heryerde satilmiyor maalesef biz de bulmusken 15 kiloluk en buyuk boyunu aldik. Buzlugumdaki bir cok seyden fedakarlik yapmam gerekti dondurmayi oraya sigdirmak icin. Ama deger. Seker orani da oldukca az. Marketteki diger dondurmalar gibi seker tadi baskin gelmiyor ya da "light" diye sattiklari ici kimyasal madde dolu ve tadi hicbirseye benzemeyen dondurmalar gibi de degil. Hersey tam kivaminda. Biz onbes kiloyu birbucuk ayda bitirdik. Yaz aylari geliyor malum rejim konusu gundemde, o yuzden biraz uzak duruyoruz. Simdilik...

Posted by Picasa

Salı, Şubat 19, 2008

Ecenaz'dan Secmeler

Sandalyede oturma ozurluyuz biraz. O cucucuk popo bir turlu sandalyeye degmiyor. Hep dizlerimizin uzerindeyiz. Kahvaltiya gittigimiz bir restoranda cekmistim bu fotografi.


Bir onceki yazida bahsettigim dogum gunu partisi. Ecenaz'in yanindaki kucuk bey de dogum gunu cocugu. Birbirlerinden ayrilmiyorlar. Ikisi de arabalarla oynamaya bayiliyor. Ecenaz'in kendisini Harii'ye yakin bulmasinin sebebi, gecen sene O'nun da Harii'nin pozisyonunda olmasindan dolayi sanirim. Okula basladigi donemde cektigi zorluklar, dil bogusmasi, her soylenileni anlamama gibi. Gecen hafta Ecenaz'in ogretmeni sinifta birbirlerini beslediklerini soyledi. Daha cok bizimkinin Harii'nin agzina kucuk krakerler tikistirmasini tabii.


Bloglarda dolasirken guzel bir oyuncak buldum. Ev yapimi hem de. Ben de yapabilir miyim acaba? dedim ve basladim islemeye. Iki gunumu aldi ormek. Cok sirin bir kaplumbagaydi orecegim sey ve sonuna yaklastigimda Ecenaz'a bakmamasini soyledim. Ta daaaa bitti ve kucuk hanima verdik. Hanimefendi bulunmadik kusur birakmadi.
"turtle pink olmaz ki, green olur" hala turkceye tam donus yapamadik, ben de ustune gitmiyorum. Ama soyledigi ve soyledigim herseyi turkce de tekrarliyorum. Gecen sene ayni seyi ingilizce icin yapiyorduk, bunun sonu gelmeyecek galiba. Bakalim once hangimiz pes edecek.
"turtle larin kafasi bu kadar buyuk olmazki", "bunun kuyrugu yok". Eger tekrar goze alabilirsem bu zorlu orguyu yesili orecegim hanimefendiye. Yirmi yil sonra ilk defa tigi elime aldigim icin benim de pek icime sinmedi. O yuzden resim yok zaten sayfada. Ama guzel yapilmis halini gormek isterseniz buraya tik.

Cuma gunu Hakus'la basbasa disari ciktik. Eeee Ecenaz ne oldu? Okulumuz bir guzellik yapip sevgililer gununu bir gun gecikmeli de olsa kutlamamiz icin aksam 6:30-10:30 arasi onlara bizim icin baktilar. Biz biraz endiseliydik Ecenaz'in aksam okula gitmesi konusunda. Eger eve gelmek isterse [biz onu evde bekliyor olacagiz ya;)] hemen ogretmenine bizi aramasini soylemeyi tembihledik. Ama sansimiza gonullu ogretmenlerden birisi de Ecenaz'in sinif ogretmeni olunca hanimefendi hic sorun cikarmadan opusup ayrildi bizden.
Heeey yasasin basbasayiz, ne istersek yapariz, cekilin biz geliyoruz edasiyla kosa kosa ayrildik okuldan. Saat 9:30 da hadi Ecenaz'i alalim pozisyonuna gecmistik bile. Yarim saat daha oyalanip arabanin bagaji Ecenaz'in favori yiyecekleri ile dolu halde okulun kapisina dayandik. Ecenaz bowling oynamis, boncuklu kolye yapmis, pizza yemis mutlu mesut bir aksam gecirmis. Biz de, cocuksuz eglenmekte nasil birsey, Ecenaz'dan once neler yapiyorduk, ne oldu bize durumunda bir gelgit yasadik. Bu durumdan biran once kurtulmak icin her firsatta Ecenaz'i okula birakmaya karar verdik.
Posted by Picasa

Pazar, Şubat 10, 2008

Bocek ve Kelebek

Sizi bilmiyorum ama ben boyle bir bocegi hayatimda ilk kez goruyorum. Bildigimiz cekirge iste demeyin. Cekirgeler urkek hayvanlardir, ufacik bir hareketinizle ziplar giderler. Bu korkunc goruntulu cekirgegillerden gelen hayvan tam 15 saat bir milim bile kimildamadan Ecenaz'in bisikletinde kamp kurdu. Ve benim gordugum kismi 15 saatti. Sabah kalktigimda balkonda kahvemi yudumlarken gordum ve resimledim, belki ben uyanmadan cok daha once gelmistir balkonumuza. 15 saat sonunda birkac adim atarak bisiklet direksiyonun orta bolumlerine gelmisti, ben yatmaya giderken de ortadan kayboldu. Bu kadar yavas hareket eden hayvan ertesi sabah Hakan'in balkonu milim milim aramasina ragmen bulunamadi:) Boceklerle biraz problemliyiz de.
"Muge ben Turkiye'deyken bocekleri elimle yakalardim ama Amerika'dakilerden urkuyorum" diye de her olaydan sonra aciklama yapar benim Hakus'um. Ecenaz'in dogdugu yaz ucuncu kattaki balkonumuza ucarak gelen neredeyse kus buyuklugundeki bocegi gordugunde korkudan ustume atlamisligi bile vardir:)
Bunlari okursa bana cok kizacak.



Ecenaz'in yaz kreasyonunun ilk elbisesi. Bayiliyoruz firfirli ve kabarik eteklere, elbiselere. Simdi de peri kiyafeti almam icin surekli tembihlerde bulunuyor. Sihirli cubugu ve sapkasi da olmaliymis. Kulkedisi kitabindaki perinin aynisi olsunmus. Bu yaz bol etekli ve elbiseli bir yaz bekliyor sanirim bizi. Havalar boyle giderse de nisan ayinda giymeye baslariz.
Ecenaz'in buyume telasi da basladi. Hergun onun dogumgunu ve hep bir yas buyuyoruz. Simdilerde hedefi 5 yasinda olmak. 3,5 oldugunu bile kabul etmiyor, dort olmus da bizim haberimiz yok. Yarin sinif arkadasinin dogumgunu partisine gidiyoruz, bugun benim dogumgunum diyerek hediyeleri acmaya kalkarsa sasmam. "my birthday is in June" dese de, su gelmek bilmeyen haziran ayini daha ne kadar bekler bilmiyorum. Dora pastasi siparisini verdi bile. Dora, Ecenaz'in kucuk bilgisayarindaki ispanyolca ogretmeni.




Bu aksam Ecenaz'i yatirirken her zaman oldugu gibi okumami istedigi kitabi secti. Kitabin arkasinda ayni yayinevinin cikardigi diger kitaplarin resimlerini gorunce, iclerinden bazilarini almak istedigini soyledi. Nereden alacagini sordum, "library" dedi. Ama kutuphanede kitaplar satilmiyor, alip okuduktan sonra geri vermemiz gerekir, istersen gidip kitap okuyan ablalari dinlebiliriz, sonra istedigin kitabi alip eve gelebiliriz dedim. Geri goturmek sartiyla tabii. Kabul etti. 18 aylikken Hakus her hafta kutuphanedeki kitap okuma gunlerine gotururdu Ecenaz'i. Bir sure sonra gitmek istemedigine dair belirtiler gorunce birakmistik. Yeniden baslama zamani belirtileri geldigine gore de kaldigimiz yerden devam...
Posted by Picasa

Pazar, Şubat 03, 2008