Lilypie Kids Birthday tickers

Pazartesi, Temmuz 30, 2007

Ilk Sac Kesimi



Ecenaz'a hamileyken hep halasi gibi saclari olsun istemistim. Hacimli gorunen ama ince telli, sac kurutma makinasiyla kuruttugunda kuaforden cikmis gibi duran ve bakimi kolay. Gecen gun Hakan'in kizkardesiyle konusurken "hamilelerin duasi kabul olur derler bak dogruymus" dedi. Simdi kendisi de hamile dilekleri neler acaba?
Benim kalin telli ve pirasa saclarimla hep problemim oldu. Kuaforlerin yaptigi "kivirtma" islemleri de hic dogal durmadi.
Persembe gunu kizimin ilk kuafor macerasina biraz daha ozellik katmak icin ben de pirasa saclarimi kestirdim.
Kuaforden cikarkan kesimi 5 dakika bile surmeyen Ecenaz'in saclari cok daha guzel gorunuyordu:)
Ben ise elimdeki kagitta fistik gibi duran Sharon Stone'un saclarina bir de benimkilere bakarak hayal kirikligi ile ciktim. "Saclarim berbat ben yarin bu saclarla ise gidemem" diye bile dusundum.
Cumartesi gunu bir ziyaret daha yapildi Vietnamli kuafore ve hersey yoluna girdi. Simdi evdeki en kisa saca sahip fert benim, Hakan dahil:)
Universite yillarima geri dondum sanki. Kafamdan buyuk bir agirlik kalkmis gibi hissediyorum ve ordek misali butun gun dusa girip cikiyorum:) Dallas, yazini yavas yavas gostermeye basladi.
Bir ayrintiyi soylemeden gecemeyecegim ama. Ecenaz, kuafor koltugunda biraz saskin olmakla beraber hic zorluk cikartmadi. Babasini sacini kestirirken cok gormesinin etkisi belki de.
Ecenaz'la ilgili buyuk bir haber var paylasmak istedigim.
Butun yaz boyu yagmurdan firsat bulup havuza gidememektan sikayet ediyordum. Son iki haftadir yagmurlarimiz biraz azaldi ve havuz ziyaretleri de siklasti. Sabahlari babasi ve Yusup (yusuf degil) abisiyle havuz sefasi yapan Ecenaz simdi baliklama havuza atliyor, yuzustu ve sirtustu yuzuyor ve butun bunlari kimsenin yardimi olmadan yapiyor. Boyle gormus gibi anlattigima bakmayin ben de henuz duruma sahit olmus degilim. Hakan anlattiginda agzim acik dinliyorum.

Posted by Picasa

Cuma, Temmuz 27, 2007

Sinema Gunleri

Ecenaz'in ilk sinema macerasindan bahsetmistim. Patlamis misiri bitince salonu terkettigi icin ikinciye bir turlu cesaretimiz yoktu. Ta ki AMC sinemalarinin Summer Movie Camp uygulamasini duyana kadar. Her carsamba sabahi cocuklar icin oldukca yeni olan cizgisinemalar gosteriliyor sekiz hafta boyunca. Ustelik ucretsiz. Sadece cocuklara da degil, herkese. Biz ilk haftayi kacirdik, sansli olmaliyiz ki Happy Feet gosterimdeymis. Bir zamanlar gunde 2 kez seyrettigimiz film yani. Ikinci hafta da 4 Temmuz tatili dolayisiyla kapaliydi, ama ucuncu haftadan beri cok sIkI takipcisiyiz.
Peki filmi sonuna kadar seyretti mi Ecenaz? Ehh...
Ilk hafta seyrettigi film Ice Age'di. 45 dakika
Ikinci hafta Barnyard. 80 dakika
Ve bu hafta Flushed Away. 90 dakika
Sonuncuda zafer bizim.
Yavas yavas ve istikrarli bir sekilde sinemaya alisti kizimiz. Tabii ki patlamis misir, limonata ve kraker uclusunun de yardimi kucumsenemez:)
Butun bu eglenceye ben maalesef katilamiyorum. Isten geldikten sonra degisik kaliplardaki soru sekillerini denememe ragmen sinemayla ilgili tek kelime alamiyorum agzindan. Biliyorsunuz ayni sorunu okulla da yasamistik. Ogretmenin dedigi dogru galiba, herseyi cok ayrintili gozlemleseler de anlatim becerileri belli bir yastan sonra gelisiyor sanirim. Beklemedeyiz.

Efendim gelelim asagidaki resime. Nedir bu? Bir icecek... Orasi kesin ama ne tur bir icecek? Soguk... Anladik da ne var icinde? Buz:)) Iki paragraf boyunca bu sekilde uzatip sizi delirtebilirim ama yapmayacagim.
Thai Iced Tea with Crown Royal Whisky... Yani, soguk Tayland cayi ve viski.
Beni yakindan taniyanlar cok iyi bilir ki ben icki icmem, daha dogrusu icemem. Uc yudum biradan sonra kulaklarim kizarir ve ates cikmaya baslar. Bir kadeh rakiyla alkol komasina girerim... gibi. Zaten icecegi viski bardagi yerine dondurma kasesine koymamdan da kolayca anlasilabilir:) Iste benim gibi icki icme ozurlu birisi nasil olduysa boyle bir icecek icat etti. Tadi? Super. Kendim yaptigim icin begenmem normal tabii de deneyen herkesin bayilarak icmesine ne diyorsunuz?
Eger evde Thai Tea yapmiyorsaniz-ki hic yapan birisiyle karsilasmadim-biraz zahmetli olabilir denemek icin. Amerika da yasiyorsaniz kolay bir yolu var. Guzel yaptigini dusundugunuz bir Thai restoranindan cayi alip evde viski ilavesini kendi zevkinize gore yapabilirsiniz. Turkiye'de yasayanlar icin maalesef boyle bir sans yok. Belki onumuzdeki bes sene icinde asya mutfagi iyice yayginlasinca.

Son resim de mutfakta delirdigimin kaniti gibi sanki. Mis gibi mantimatigim(isminin bu oldugunu da yeni ogrendim) dururken yeni aldigim bir kitaptaki tarifle manti yapinca ortaya bu inci gibi dizilmis goruntu cikti. Zaten goruntu disinda lezzette cok fazla bir fark oldugunu soyleyemem. Tecrube edildi ve ogrenildi.
Bu mantilarin agzi acik, sicak suya girince dokulur diye dusunenler icin bir aciklama yapayim hemen. Sicak suya atmadan once firinda uzeri kizarana kadar pisirildigi icin hersey yerli yerinde duruyor. Eskiden annelerimiz, hemen pisirmeyecekleri mantiyi saklamak icin yaparlarmis bunu. Ben de Turkiye'ye giderken Hakus icin ayni sekilde hazirlayip dolaba birakmistim. Irmigi bulgur zannederek pilav yapan kocam ac kalmasin diye:)

Posted by Picasa

Perşembe, Temmuz 26, 2007

Daha Neler Bulacagim!!!


Su internet alemi dipsiz bir kuyu gibi, hergun yeni seyler ogreniyorum. Ama sonuncusu "bu kadari da fazla" dedirtecek cinsten.
Hepimizin genclik yillarinda yaptigi kiyafet odunc alma isini ticarete dokmusler. Alani daraltip sadece cantada uygulamislar ama. Nasil mi?
Aylik belli bir ucret oduyorsunuz, kiralamak istediginiz cantanin marka ve kalitesine gore degisiyor tabii. En ucuz kreasyon $5, en pahalisi $175. Internetten begendiginiz ve siparis ettiginiz canta evinize postalaniyor, istediginiz kadar kullanabiliyorsunuz. Caniniz mi sIkIldI? yenisi siparis verip, onu teslim alinca eskisini geri gonderiyorsunuz. "Cok begendim geri vermek isteyorum" derseniz de satin alma sansiniz var.
$175 aylik ucret odediginiz kreasyonun icinde yok, yok. Coach, Chanel, Donna Karan, Burberry, Christian Dior...
Bahsettigim bu cantalarin satis fiyati $300 ile $1000 arasinda degisiyor.
Bu web sayfasini bulunca lise ve universite yillarim geldi aklima. Ozel gunler icin yapilan degis-tokuslar, odunc almalar, odunc aldigini baskasina odunc vermeler:) Bir donem sadece odunc veren konumunda olup, kucucuk arabamin arkasinda geri alabildiklerimi tasir hale gelmistim. Arka camin onunda unuttugum siyah bir bluzum de, gunesten rengi solarak cope gitmisti.
Konu cok kapsamli ve benim de anlatacak cooook hikayem var. Biz en iyisi burada birakalim.
Ben goreyim su sayfayi diyorsaniz, tiklayin.

Posted by Picasa

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

Dans Delisi!!!

*Anne bana muzik acar misin?

Ben yemek yaparken surekli karsimda duran bilgisayar, benden cok Ecenaz'a hizmet ediyor. Bilgisayarin mutfaktaki yuksek barin uzerinde durmasinin iki sebebi var. Yemek tariflerimi kolayca uygulamak ve Ecenaz'in ulasim bolgesinden uzak tutmak. Bilgisayara dokunamasa da annesini kullanarak her istedigini yapiyor alette. Muzik acildiktan sonra da iste bu hale geliyor:)

Ecenaz'in ilk kumbarasini o dogmadan cok once odasini hazirlarken almistim. Kocaman pembe seramik bir domuzcuk(piggy bank). 11 aylik oldugunda ben ise gitmeye baslayinca cok isimize yaramisti. Evden ayrilmadan once 10-15 dakika nereye ve neden gittigimi ve ne zaman gelecegimi anlatiyordum. Hem soylediklerimi pekistirmek hem de para kavramini ogrenmesi icin isten eve geldigimde de birkac metal para veriyordum. Tabii o paralar da dogru kumbaraya. O kucuk paralar baska bir hizmet daha gordu sonra. Tahmin ettiginiz gibi harcama kismindan bahsetmiyorum:) Ecenaz, bizim gozetimimizde kucuk objelerle erken tanistigi icin hic bulduklarini agzina atma girisiminde bulunmadi. Ama tanidigim bircok cocuk gibi ayakkabi alti yalamisligi vardir...
Neyse kumbaralarindan bahsediyorduk. Ikinci kumbarasi Yusuf abisinden geldi, ucuncusunu Sibel ablasi Newyork'tan getirdi ve dorduncusu asagida resmini gordugunuz. Kendisinin begenerek aldigi ilk kumbara.
Bugun eve getirdikten sonra hemen icini doldurdu hevesle ve ayni hizla alt tipasini acarak bosaltti. Tecrubeliyiz ya kumbaralar konusunda.

Ecenaz'dan ilginc sorular gelmeye devam ediyor. Son iki haftadir okulumuzun hediye ettigi kitabi okuyoruz yatarken. Cesur olmaya calisan ve tilkiden korkan bir tavsanin hikayesi. Kitap okumamiz bittikten sonra gelen standart soru her zamanki yerinde duruyor;
*Annesi yanimda biraz yatar misin?
*Tabii
*Annesi rabbit niye boole yuruyo? (yatagin icinde elleri ve ayaklari uzerinde yurumeye basladi)
*Daha hizli gidebilmek icin
*Neden bizim gibi hizli gidemiyo lar?
*Cunku hayvanlar dort ayak uzerinde yurumek icin yaratilmis
*Ama Mumble la Yamon(ramon) booolee iki ayak uzerinde gidiyo (happy feet filmindeki penguenler)
*%^#@*



Sonunda katmer pogacalari istedigim kivamda yapabildim. Bu ucuncu denemem. Ilk ikisinde kat kat olmak yerine acma gibi pufpuf olmustu. Bir arkadasimin tavsiyesi ile hamuru un yerin nisasta ile actim ve aralarina bolca tereyagi surdum. Firindan ciktiklarinda hepsi citir citirdi.
Resimdeki diger seyin ne olduguna gelince, gece Hakus'un isten gelmesini beklerken acikinca atistirdigim seylerden birisi bu. Aslinda kahvalti icin saglikli bir alternatif, hele aceleniz varsa. Icinde ne var?
Musli(muesli)
Kuru Uzum
Ceviz
Bal
Meyve (evde ne varsa, resimdeki Mango)
ve yogurt
Sutte de konulabilir ama benim tercihim yogurt. Cok saglikli bir atistirma degil mi?

Saglikli...

Ecenaz bana arabalari ile yumurta pisiriyor!@$

*Annesi patlican da ister misin? Cok saglikli

Once Ecenaz'i sonra da yaptigi patlicanli yumurtalari afiyetle yiyorum.

Posted by Picasa

Pazar, Temmuz 08, 2007

Bilgece Ogutler

Cocuklariniza neyin "iyi" oldugunu
ogretirseniz,
liste disi herseyin "kotu" olduguna
kanaat getirirler.
Neyin "guzel" oldugunu ogretirseniz,
geri kalan herseyin
"cirkin" oldugunu
cikarimsarlar.


Zoru, "zor",
basiti, "basit" olarak nitelendirin,
birine olumlu
digerine olumsuz anlam yuklemeden,
ozguveni ogrenirler.
Sonuclara "sonuc" deyin,
gerikini "basari",
berikini "basarisizlik"
olarak degerlendirmeden,
korkmadan yasamayi ogrenirler.
Doguma "dogum",
olume "olum" deyin,
birine "iyi",
digerine "kotu" tinisi vermeden,
cocuklariniz hayati ogrenir.

Modern Ailelere Bilgece Ogutler, William MARTIN


Bir de,
cocugunuzu
iki yuzlu insanlardan
uzak tutun.
Minicik beyinleri, cirkin dunyayla erken tasinip, kirlenmesin.
Bu da benden;)

Salı, Temmuz 03, 2007

Cici bici Ecenaz

Ecenaz'in hala bir barbie bebegi yok. Cunku ben almiyorum. "perfect body" imajiyla yetissin istemiyorum.Toys r us a gittiginde de barbie dolu raflar hic ilgisini cekmiyor zaten. Bir suru ayicigimiz, tombis bebeklerimiz var. Mutluyuz yani. Ama diger kiz cocuklarindan biraz farkli olarak Ecenaz bir araba delisi. O minicik ve gosterisli arabalariyla oynarken etrafi unutuyor.
"cok buyuk araba alma bana" gozumuz de tok. Orta boy bir WV Bettle miz ve show arabalarinin minyaturleri var.
Bir araba delisi olsa da Ecenaz yukaridaki resimde gordugunuz gibi cok cici bici bir kiz cocugu iste. Ruhu degismiyor sadece zevkleri.
Size havuzda cekilmis resimlerimizi de gostermistim burada. Iste onlar bizim son havuz ziyaretimizden. Bir daha kismet olmadi. Neden? Texas sular altinda cunku. 1928 yilindan beri boyle siddetli yagmur gormemis Texas. Bircok sehir sular altinda, asfalt yollar suyun siddetinden kaymaya basladi, insanlar evlerini kaybetti. Bu felaketlerin yaninda bizim havuza girememiz de pek problem degil. Ama ciceklerimin durumu da bir felaket. Hayatimda ilk defa bir bitkiyi oldurmeden yetistirebildim diye sevinirken, hatta isi buyutup domates yetistirmeye bile kalkmisken, Amerikanin en sicak ve kuru eyaletlerinden birisi olan Texas ulkenin en cok yagmur alan yeri haline geldi. Yagmur yagdi asagi indir, gunes acti yukari cikart derken, cicegim oldu, domateslerim de kustu. Hatta domatesim kisiligini kaybetti bile diyebilirim. Sanirim fazla su sebebiyle kendisini agac falan zannetmeye basladi. Boyu Ecenaz'dan daha uzun. Ecenaz'in boyu 102 cm.
Yagmurla en son hasir nesir olmak zorunda kaldigimizda da halimiz epey korkutucuydu. Texas arazi olarak cok buyuk bir eyalet oldugu icin gidilecek mesafeler de hep cok uzak oluyor. Pazar gunu favori restorantlarimizdan birisine gitmek icin 35 km yol katetmemiz gerekti mesela. Ve yolun yarisinda bizi kapkara bir gokyuzu ve siddetli bir yagmur karsiladi. Sileceklerimiz son ayarinda olmasina ragmen otobanda 20 metre onumuzu goremez hale geldik. Yagmurun siddetinin azalmasini beklemek icin bir kopru altina sigindik ama nafile. O bizden de inatci cikti. Gidecegimiz yere vardik ama yasadigimiz korkuya deger miydi bilmiyorum.


Mutfaktaki denemelerim devam ediyor. Son hunerim cilekli pasta ve yumusak yuvarlak minik ekmeklerim. Cilekli pastada pandispanya disinda hersey guzeldi. Aslinda o da fena degildi ama istedigim gibi yumusacik, puf puf bir kivami yoktu. Yine de herkes afiyetle yedi.
Bu aralar buyuk ekmek yapmaktan kaciniyorum. Kucuk ekmek denemelerim de cok lezzetli oluyor. Aslinda yapimlari daha kolay. Hem daha cabuk kabariyorlar hem de pisme sureleri daha kisa.
Ama buyuk ekmeklerimi ozledim. Cumartesi gununden itibaren eskiye donus basliyor;)

Posted by Picasa