Lilypie Kids Birthday tickers

Pazartesi, Ocak 29, 2007

Asure



Coook uzun suredir yememistim asure ve hayatimda ilk kez asure yaptim. Kendi zevkime gore hem de. Bol sulu, bol incirli ve bol tarcinli. Sicacikken de yedim. Soguk sevmiyorum asureyi, tadini alamiyorum sogukken. Annecigimin yaptigi asureler ve asure yapilan gunlerde yasanan mutfak telasi ve ev trafigi geldi aklima. Benimki de O'nun yaptiklarina benzedi. Annem de bol sulu yapar, belki boyle sevmemin sebebi annemdir. Mecbur kalmadikca komsularin getirdiklerini yemez, annemin yapmasini beklerdim. Komsulara dagitmadan once sicakken kendi payima duseni hatta fazlasini yer sonra da kapi kapi dolasirdim. Ben buyudukce gorevi yegenlerim aldilar. Annecigim bu sene yapmaz herhalde. Saglik problemleri ile bogusuyor. Ben de burada aklimi yiyorum. "Burnumun diregi sizliyor" diye bir deyim var ya, ben annemi dusundukce sizliyor gercekten burnumun diregi. Ya sonuclar kotu cikarsa diye. Onumuzde hafta hastaneye yatip kanser arastirmalarina baslayacaklar. Nedense insan kotuyu konduramiyor sevdiklerine. Birbucuk senedir gormuyorum annemi, yumusacik yuzunu ve unuttugum kokusunu cok ozledim. Hersey yolunda gidecek, biliyorum. Hicbir seyi yok annemin, yaslilik sadece.

Posted by Picasa

Cumartesi, Ocak 27, 2007

Sevgi

Birkac kez daha seyrettikten sonra Jerome Murat'in sirrini cozdum ve o videoyu sayfadan kaldirdim. Buyuk yaraticilik. Turk mu degil mi bilmiyorum. Kendisi degilse bile eminim atalarindan birisi Turk'tur. Biz cok yaratici bir milletiz, bazilarimiz iyi biliyor nasil degerlendirecegini, bazilarimiz farkinda bile degiliz.

Ne diye girdim gecenin bu saatinde ben bu sayfaya simdi. Gozlerimi acamiyorum uykusuzluktan, gidip yatsam ne olurdu sanki.
Son gunlerde icim feci sevgi dolu. Dolup tasiyor diyebilirim. Etrafimdaki insanlari daha bir cok seviyorum. Durumdan en karli cikan Hakus sanirim;) Beni kizdiracak seyler yapsa da agzimi acip birseyler soylemek gelmiyor icimden. Ama buradan soyluyorum, haberin olsun uzun surmez bu durum. Yakinda eski cadi halime donerim:)

Gecen gece ne yaptigimi soyleyeyim mi size... Su yukaridaki ruh halimle tamamen celiskili, belki de onun bir sonucu siz karar verin. Burada olursek cenazemizi Turkiye'ye nasil tasiriz, boyle bir kurulus, sirket var mi diye arastirdim. Bir tane varmis. Isim ve telefonlarini gerekli yerlere kaydettim. Hakus'a da gerekirse nerede bulacagini soyledim.
Nereden geldi boyle birsey aklima? Insan birisini cok sevince hep en kotu sekil ve zamanlarda onu kaybedecegi dusuncesine kapiliyor, ya da ben boyleyim. Olayi o boyuttan cikartip gercekten ne olursa ne yapariz boyutuna getirdim ve bu bilginin gerekliligine inandim. Tabii ki dusunulen tek sey cenazenin nasil tasinacagi olmuyor. Bin turlu sey geciyor aklindan. Hele cocuk sahibi olunca durum cok daha vahim. Yasayamayacagina inansan da O'nun icin ayakta kalman gereken hayatinin diger bir parcasi daha var. Ask evliligi olduruyor diye duyuyoruz, okuyoruz bir sekilde beynimize sokuluyor ya, ben katilmiyorum. Sevginin boyutlari degisiyor sadece. Bence belirli yillarda gelisen, degisen, yasandikca, paylasildikca artan ama gosterme sekli degisen cesitli kademeleri var evliligin. Biz simdi hangi kademeyiz bilmiyorum ama halimden cok memnunum. Hakus durumdan sikayetci mi bilmiyorum. Ne oluyor bu kadina, nereden cikti bu sevgi diyor mudur acaba:)
Ben isi ilan-i aska cevirmeden gideyim.

Pazartesi, Ocak 22, 2007

Dokturmusum:)


Iste haftasonu marifetlerim. Mutfakta denedigim tarifleri resimleyip, duzenlemelerine Ecenaz'in resimlerinden daha fazla vakit ayirinca, O'na ihanet etmis gibi hissediyorum. Haksizlik degil mi? Kizimin 31. ayinda sadece 9 resmi var, bir sene once bu zamanlar gunde 9 resim cekiyorduk. Ileride bize hesap sorar mi acaba?
Ben de rekora giderek bir gunde iki yazi yaziyorum bugun. Ecenaz'in resimlerinden dikkati tariflerime cekmemek icin:)
Neyse gelelim neler yaptigima. Pazar gunu 4:00 de girdigim mutfaktan 10:00 oldugunda hala cikamamistim. Aksam saatlerinde, denemelerimi bir kenara birakip yemek de hazirladim tabii. Sag ust resimdeki etli ve nohutlu pirinc pilavi aksam monumuzden. Cok bilinen bir tarif ve yapimi kolay ama bir web sayfasinda gorunce yapiverdim iste. Aslinda pirinc pilavi yapmamaya calisiyorum, bir arkadasin tavsiyesi ile bulgur ilk tercihimiz oldu ama bu tarif de bulgurla yapilmaz ki. Ve farkettim ki epeydir acem pilavi da yapmamisim. Hazir pirince el atmisken onumuzdeki haftada bir monuye koymali.
Sol ust kosedeki resim Boston Cavdar Ekmegi. Yine goruntu guzel ama tat yoklardan birisi. Ya da ben begenmedim. Hakus tadina bile bakmadi, icinde pekmez oldugunu ogrenince.
Sag alt kosedeki ise zeytinli ekmek. Siyah ve yesil. Bu tarifi bir daha ki sefere sadece beyaz undan ve icine de taze kekik koyarak yapacagim. Bugday, misir ve beyaz un karisimindan cok agir bir ekmek cikiyor, zeytin tadini alamiyorsunuz. Kizartarak yendiginde sabahlari iyi gidiyor cayin yaninda. Ve bir dahaki ekmegimde, hazir maya yerine tamamen kendi imalatim mayami kullanacagim. Hala demlenme asamasinda, bu aksam son beslemesini de verecegim ve yarin kullanima hazir olacak. Insallah tutmustur.
Ve gelelim son resme; Hakus da ben de bayildik buna. Krem Peynirli Kurabiye. Sekilleri biraz bozuk oldu, kimin umurunda. Hakus ilkinin tadina baktiktan sonra "az yapmissin Muge" dedi. Tariften 20 tane cikiyor. Biraz da iyi oluyor cunku kilo almaya basladik. Beyaz unu kesecegim diyorum, olmuyor iste. Bir suru ekmek denedim, o tadi vermiyor. Damak tadimiz beyaza daha alisik galiba. Bir hafta boyunca degisik ekmek denemeyi kesiyorum. Agiz tadiyla ekmek yemeyi ozledim. Hadi bakalim gelsin kilolar:))

Posted by Picasa

Ocupuk



Evin icinde bile sapka takiyor artik kizim. Dedim ya daha once, evdeki heryere ve herseye ulasiyor artik Ecenaz diye, bu da yazliklarinin icinden cekip cikardigi diger bir parca. Kuculmus kifayetleriyle vedalasamadi O da benim gibi. Onlarin icine girebilmek icin sekiz oluyor yavrum. Ayakkabi numarasi 9 oldu ama 6 numara ayakkabiyi ne yapip ediyor ve ayagina giyiyor. Cok huzunlenmistim kuculen kiyafetlerini kaldirirken, Ecenaz'da artik giyemeyecegini gorunce ayni hisse kapiliyor.
Hastaligi okula gitmesini engellemisti gecen hafta. Uzun bir ara verince, bu sabah biraz sanciliydik. Bir de ben rahatsizlaninca babasi okula goturmek zorunda kaldi. Onlar okula gittiler ben doktora. Okulda sorun cikmamis "Bye bye" deyip "ocupuk"vermis babasina.
Yukaridaki boyama seti de "ben okulda hic aglamadim, akilli durdum" diyebildigi icin:)
Bugunku kelimemiz : Goood Morning Sweety
Isten geldigimde beni boyle karsiladi.
Kendi kendine ingilizce konusuyor evde, banyo yaparken, yemek yerken, resim cizerken, Tv'yle, oyuncaklariyla.... Tabii on kelimenin ucu ingilizce kalan yedisinin hangi dilde oldugunu kimse bilmiyor.

Gecen haftaki soguklarda Ecenaz'i boyle lahana gibi giydirip disari cikarttik. Asagidaki resmin hikayesi komedi. Okuldan geldikten sonra hemen yemegini yiyor, uykusuzluktan gozlerini acamamasina ragmen yatagina gitmeme savasi veriyor ve boyle koltukta siziyor iste. Hergun ayni seyi yaptigi, biz de savasmaktan vazgectigimiz icin inceligini ogrendi artik hemen koltugun bir kosesine kivriliyor. Bizim icin cok yeni bir durum ama. Ecenaz'in hicbir kosulda uykusuzluktan ya da yorgunluktan boyle sizdigini gormedik. Eger uyku ortami hazirlanmazsa huysuzlasir, aglar ama yine de uyumazdi. Yaptigim ucak yolculuklarini hatirlamak bile istemiyorum. Anne veya babasinda omzunda, cocuk arabasinda, mama sandalyesinde, hatta marketlerdeki alisveris arabalarinda uyuyan cocuklari gordukce Hakan da ben de imrenirdik. Ecenaz hala hicbirisini yapmiyor ama evde de olasa sizdigini gormek bize komik geliyor. Ilk gunlerde durumu abartip Hakus'la birbirimize resimli telefon mesajlari bile cekmistik. Bakalim daha neler gorecegiz.











Posted by Picasa

Pazar, Ocak 21, 2007

Simitlerim



Ne guzel gorunuyorlar degil mi? Tadlari icin ayni seyi maalesef soyleyemem. Nerede yanlis yaptim bilmiyorum. Tarifte tek eksik olan malzemem mahlep ti. Onun eksikliginin bu kadar tad kaybi yapacagini sanmiyorum. Hamurda simidimsi bir tat vardi ama hafif acilik da kaliyordu agizda. Kullandigim susam kavrulmustu, firinda tekrar pisince belki de acilik yapti. Emin olmamakla birlikte buldugum tek aciklama bu. Bir daha ki denememde kavrulmamisiyla yapacagim. Sonucu bildiririm. Bu kadar simidi aci diye cope atmadik tabii ki. Kizartip kahvaltilarda afiyetl yedik. Ozelikle kirma yesil zeytinle super oldu. Bu aralar bir yesil zeytin krizim tuttu. Siyahi daha cok severim halbuki ama simdiler yesil de yesil diyorum. Marketlerden birisinde tazesini buldum, keske annem zeytin kurarken sorup ogrenseymisim ya da daha dikkatli izleseymisim. Simdi telefonda tarif vermeyle olmuyor. Yapmayi bilmedigim icin alamadim guzelim zeytinleri. Ama yapilmis olarak aldiklarim da cok guzel. Kirma zeytinin kendine has hafif bir aciligiyla, zeytinyagi ve pul biber birlesince, himmmm nefis oluyor. En kisa zamanda basarili bir simit denemesi yapmam lazim.

Resim cekmek gercekten egitim isteyen bir is. Iyisini cekmek istiyorsan tabii. Yoksa deklansore basmanin neresi zor:)) Su asagidaki resimi cekmek icin en az otuz deneme yaptim. Sonuctan memnun degilim ama iclerinden en iyisi buydu. Bu origamiyi mutlaka gostermeliyim diye inat da edince kotunun iyisini secmek zorunda kaldim. Fotograf makinam yenilerini gordukten sonra pek bir takoz geliyor gozume zaten. Bir de boyle zorluklar cikarinca firlatip atasim geliyor. Ama bilgisayarimin borcunu odemeden bu lukse sahip degilim. Ama kendime soz verdim alti ay sonra gicir gicir, super bir fotograf makinasi alacagim kendime. Aklimda birkac tane var, hem o zamana kadar fiyatlari da duser. Ve mutlaka ekstra zoom aparati alacagim. Egitimini almaya gelince de, cok tembelim ben. Kendim cozmek icin aylarimi veririm ama okula gitmem. Dedim ya daha once sevmiyorum okullari ben.


Ama yaraticilik super degil mi? Uzun uzun inceleyince-ki ben oyle yaptim- guzel dusunulmus detaylar carpiyor goze. Mesela bu $1 lik banknotun uzerindeki resimlerden birisi yaka deseni olarak kullanilmis. Yaka ve kollarin ayni renk olmasi da baska bir incelik. "God We Trust" yazisi da bana eski "QuickSilver" t-shirtlerindeki markalamayi hatirlatti.
Bu basit origamiyi ben biraz abartiyorum belki ama cok hosuma gitti ve paylasmak istedim.

Bu arada gordugunuz gibi fotograf makinami buldum, mikrodalga firinin arkasinda. Once orada olmasi cok anlamsiz geldi, sonra neden oraya koydugumu hatirladim. Sebebin Ecenaz'dan baska birisi olmasi beklenemez. Simitleri yaptigim gun mutfakta makinayi saklamak icin en uygun yer orasi gorundu bana. Ecenaz, kucuk sandalyesi elinde istedigi heryere ulasabiliyor cunku. Neyseki evin altini ustune getirip, ufak capli bir sinir krizinden sonra takoz makinami bulabildim.
Dun aksam "eyvah ekmeksiz kaldik" telasiyla yaptigim tarifim cok kotu oldu, yenemeyecek kadar kotu. Durum acil oldugu icin basit bir hamur yapip ertesi sabaha ekmegi yetistirdim. Ama yarin pazar ve hepimiz evdeyiz, bu da demek oluyor ki yeni seyler deneyebilirim. Resimleri pazartesi paylasirim.
Posted by Picasa

Cuma, Ocak 19, 2007

Hastaneye Hosgeldiniz!

Evet, evimiz hastane gibi. Heryerde ilac siseleri, kirli kagit mendiller, uykusuz gozler...
Hepimiz hastayiz, en cok da Ecenaz. Kizim ilk agir hastaligini yasiyor, hatta hepsini bir arada. Griple basladik once, sonra oksuruge donustu. Yavrum kac gecedir oksurmekten uyuyamiyor. Tabii biz de. Agir bir kulak enfeksiyonu geciriyormus. Bir de solunum yollarinda virus. Zaten Ecenaz'in oksurmesi hastaligina isaret. 15 aylikken Turkiye'ye gittigimizde de ucaktan kaptigi bir virusle yine solunum yollarindan rahatsiz olmustu. O zaman da oksurukle baslamisti. Bu iki olayin disinda hic oksurdugunu duymadim Ecenaz'in. Daha dune kadar tabakla buz yemesine ragmen. Neyseki durumu o zaman ki kadar kotu degil ama.
2 gundur kimin nerede uyudugu belli degil. Hakus'la Ecenaz salonda, ben yatagimda, sonra Hakan salonda ben Ecenaz'la kucucuk yataginda, Hakan Ecenaz'in odasinda yerde ben bizim yatakta Ecenaz'la....Ecenaz hangi sekilde rahatsa orada siziyoruz, oda nemlendiricimiz de bizimle birlikte.
Dun gece sut icmek istedigini soyleyip uyandi, hicbirsey yemedigi icin surekli sut iciyor. Bogazi tahris olmus yavrumun, iki gunde suzuldu. Mutfaga giderken yatakta buyuk bir leke gozume carpti, Ecenaz'in kafasini koydugu yerde. Kana benziyordu ama Ecenaz korkmasin diye isigi acmadim. Onu tuvalete goturdum, banyonun isigini actigimda gordum ki Ecenaz'in butun yuzu kan icinde. Surekli burun akintisi oldugu icin sonunda zorlamaktan damari catlamis sanirim. Biraz korktugum icin salonda yatan Hakus'u uyandirdim, o benden de panik. Hastaneye gidelim mi? diye soruyor.
Bugun aldigi ilaclarin etkisiyle biraz daha iyi, pazartesi gunune kadar okul yok. Tam alisti derken ya tatil giriyor araya ya da boyla hastalik cikiyor. Pazartesi yine bastan baslayacagiz. Zorluk cikartmiyor ama biraktigim zaman yasananlar onu da beni de uzuyor.
Ben de iki gun boynumu ceviremedim. Ecenaz'la iki buklum orada burada yatmaktan boynum tutulmus, uzerine bir de soguk havalar gelince uyguladigimiz butun sicakla tedavi yontemleri cope gitti. Ecenaz'in virusu bulasiciymis ve benim de bogazim yanmaya basladi. Sira bana geliyor galiba.
Fotograf makinemiz kayip. Resimleyecegim ekmeklerim vardi ama hepsini yedik bitti. Icinde yaptigim simitlerin resimleri var, makineyi bulunca hikayelerini yazarim. O zamana kadar resimsiz idare edecegiz.
Bu arada hava tahmincileri dogru cikti. Carsamba gunu uyandigimizda heryerde kar vardi. Cocugu okula giden bir aile olarak yerel kanallari seyretmek uzere hepimiz gectik Tv nin karsisina. Ecenaz'in okulu acik mi? kapali mi? sorusunun cevabini ogrenmek icin. Kapaliymis. Ben de ise gitmek icin hazirlandim, tam arabaya binecegim bir telefon bizim isyeri de kapali. Cok kotu bir durum, telefon 15 dk once calsa hic hazirlanma zahmetine girmeden sicacik evimde oturacagim. Ecenaz "anne 5 dk sonra gider misin" diyerek benim icimi sizlatmayacak. Gunun kalaninda beraberdik ama. Hatta Ecenaz disari cikip kardan adam bile yapti. Boyle haftaici birgun tatil olsa. Pazar'la carsamba yer degistirebilir mesela. Iki gun ustuste tatil yapacagimiza boyle hafta arasi mola vermek daha guzel.
Benim boynum biraz iyiye gitmeye baslamisken, bilgisayari kucagimdan biraksam iyi olacak.

Pazartesi, Ocak 15, 2007

Cok Soguk


Soguk havalari hic sevmiyorum. Belki birazi katlanilabilir ama bu kadari bana fazla. Eldivene ragmen parmak uclarim uyusuyor soguktan, titrememi durduramiyorum. Benim soguya karsi reaksiyonlarim diger insanlardan farkli. Mesela dondurma yedikten sonra konusamam ben, konusurum da kimse birsey anlamaz:)
Bu sabah ise gitmek icin arabaya dogru giderken apartman cikisinda kucuk bir buz pateni gosterisi yaptim, umarim kimse gormemistir. Arabanin kapisini buzdan zar-zor acabilsem de, on camdan disariyi gormek imkansizdi. Dolayisiyla eve geri donerek biraz su aldim. Pek ise yaradigi soylenemez ama en azindan silecekleri camdan ayirmak mumkun oldu. Halbuki dusunceli Hakus'um onceden gidip arabayi benim icin cozme teklifinde bile bulunmustu. Kabul etsene iste kadin, yok herseyi kendim yapacagim.
Soguklarin biryere gidecegi de yok bu hafta. Hatta carsamba gunu kar yagacak diyor hava tahmincileri. Genelde de pek yanilmiyorlar.
Yukaridaki resim balkonumdaki bir tanecik cicegime ait. Zaten baska yerde de bitki yok evde. Sayemde cok uzun yasayamiyorlar. Bazi insanlar cicege dokunsalar beslenir, ben dokununca oluyor zavallilar. Cok severim evde canli bitkileri. Oyle kocaman cicek acanlari degil ama, hatta ciceksiz buyuk yapraklilari tercih ederim. Cok kaprisli, burnu buyuk bir duruslari var ve hosuma gidiyorlar. Ilknur abla bunlardan bir tane vermisti bana baska eyalete tasinirken. Galiba 6 ay yasayabildi zavalli. Ne yapiyorsun? demeyin. Vallahi birsey yapmiyorum, suyunu veriyorum gerektigi miktarda, bitki vitamini verdigim bile oldu, oluyorlar iste. Ilknur ablanin verdigi bir diger cicek de sarmasik'ti. Cok arsiz, kolay buyuyen, aklina geldikce su bile versen yasayan cinsten. Akibetini sormayin.
Simdi evimde sadece bir saksi dolusu kuru kirmizi guller var Hakus'un aldigi. Onlari bilerek kuruttum ama:) Siz de yapmak isterseniz; cok fazla suda bekletmeden hatta hic suya koymadan ters bir sekilde asin, sayisina ve icerideki neme gore degisir ama en az bir hafta suruyor, kuruduktan sonra sac spreyi ile hem parlatin hem de dokulmesini onleyin. Spreyi cok yakindan sikmayin sakin, dagiliyor. Tecrubeyle sabit...

Gelelim asagidaki resme. Bir kitaptan digerine atliyorum surekli. Su aralar denedigim tarifler daha basarili. Cok daha basite indirgenmis tarifler var. Mesela bir onceki kitapta, un sicakligini ayarla, filtre edilmis suyu kaynat ve birkac gun dinlerdir, ikinci mayalamada hamuru posetin icine yerlestir, biraz sisir ve sikica agzini kapat.... gibi cok ince ayrintilar vardi. Cok uzerine dusunce de hicbirsey yolunda gitmiyor. Ekmekler yeniyor yenmesine ama hic de kitaptaki resme benzemiyorlar.
Iste asagidaki ekmek, bu asamalarin hicbirisi yapilmadan pisirildi. Ve kitaptaki ekmege cok benziyor. Ekmegin uzerindeki kizaranlar haslanmis, rendelenmis ve sarimsakla pisirilmis patateslerle taze dereotu. Zaten ekmegin adi da Patatesli Dereotlu Ekmek. Tadi nefis...Bu kitaptan tarifler denemeye devam.

Kucuk bir not: Resimlerin uzerine tiklayarak buyutulmus hallerini gorebilirsiniz. Ozellikle ekmek resimlerinde denemenizi tavsiye ederim. Genelde ekmekleri tek resimle sergilemiyorum, hepsini biraraya koyunca da kucuk resimlerde ayrinti gormek zor oluyor... Sadece oneri:)
Posted by Picasa

Cumartesi, Ocak 13, 2007

Biz 2007'yi cok sevdik


Aman nazar degmesin ama bu 2007 pek bir ugurlu geldi bize. Aylarca kafamiza taktigimiz sorunlar nasil oldugunu anlayamadigimiz sekillerde ortadan kalkti. Herkesin bir yili vardir diye duymustum, 2007 de bizim yilimiz galiba. Cekiliiinnnn biz geliyoruz:) Bu yazidan sonra hersey eski haline geri donermis... Ha ha ha. Aman haa..
Yilin bu ilk gunlerinde, istisnasiz hergun beni mutlu eden kucuk ya da buyuk guzel seyler oluyor.
Bugunku en buyugu desem yalan olmaz. Ecenaz'la ilgili son 16 aydir cozemedigimiz bir problemimiz vardi. Her yolu denedik, sonunda da oluruna biraktik. Yavrumun hic sucu yok , Hakus ve benim yuzumden ceremesini O cekiyordu.
Problem ne miydi? Ecenaz'in tirnak yemesi. 15 ayliktan beri tirnaklarini isiriyordu, konuyla ilgili okumadigim makale, uzman yazisi kalmamisti, hic umidim olmasa da aci ojeyi bile denedim, daha da ilerletti. Duydugum vicdan azabindan agladigim cok oldu. Veeeeeeee bugun 16 ay sonra yeniden Ecenaz'in turnaklarini kesmeye basladim. Ne kadar sevindigimi anlatmam mumkun degil. Neden isirmayi biraktigini da bilmiyorum. Dedim ya yazinin basinda problemler kendiliginden cozuluyor diye, iste o da bunlardan birisi.
Asagidaki resmi tirnaklarini isirmayama baslidigi ilk zamanlarda cekmistim.

Cok sukur ki artik BITTIIIIIII.
Ecenaz'a kitap sevgisi asilamak icin cok kucuken O'na kitaplar almaya basladik. Ilk kitaplari Baby Einstein'di. Banyoda okumak icin olanlarini bile almistik. Bir sure babasiyla kutuphanedeki kitap okuma gunlerine de katildi. Sonra bikti sanirim, dikkati dagilmaya basladi, biz de biraktik. Ufak bir yilbasi hediyesi olarak da, 12 kitaplik bir seri aldik. Nemo, Alaaddin, Mermaid, Monsters Inc... gibi kitaplar var icinde. Her aksam yatma saatleri yaklastiginda odasindaki elbise dolabina girip, butun kitaplari beraber okuyoruz . Elbise dolabindan kastim kucuk bir oda tabii. Esyalardan bize pek yer yok ama cok seviyor kizim orayi. Kitaplari dinlerken evden soyutlanmak istiyor galiba:) Alan darligindan, rahatsiz oturmaktan ve agzimin kurumasindan uc-dort kitap sonra iptal oluyorum. Asil hikaye o zaman basliyor. "bu son anne, bakska yok" deyip bir tane daha okuyoruz, sonra gozlerini kocaman aciyor, kucucuk isaret parmagi havada, boyun yana egilmis "bu son bakska yok, bu son" fasli tekrar basliyor. Bu sirinlige "hayir" denemeyecegi icin bir tane daha okuyorum. Eger istedigi kadar kitap okumazsam bana kus olarak yatiyor. "iyi geceler", "i love you" ve opucuk yok.
Bu gece hepsini aldim ama yeeeey!

Cuma, Ocak 12, 2007

Tasindim:)

Oyle koli falan toplayip, daginiklikla ugrasmadan hem de... Seviyorum ben bu teknolojiyi. Hakus da oyle diyor. "Muge cok iyisin sen bu iste, git bir okula da diploman olsun". Benim bu konuda kendime olan guvenim hala o asamaya gelmedi. Zaten okullardan da nefret ederim.Neyse konu dagilmasin.
Niye tasindik?
Blog yazmaya baslama amacim yolundan biraz saptigi icin. Baktim sadece Ecenaz'dan bahsetmiyorum son birkac aydir, kendi yaptigim seyleri de anlatip resimliyorum, isim de buna uymuyor, degistireyim bari dedim. Daha guzel olmamis mi?
Hakus'un henuz haberi yok, o da sizin ogrendiginiz yolla ogrenecek:) Surpriiiiizzz! Isimde Hakus'a yer kalmadi ama. Muge ve Ece yi mix edebildim sadece. Hem de ikinci bir anlam cikti. Heh heh heh..
Kelebegim de boyle diyor. "Anne surpriiiiiiz" Bakalim ne kadar sure daha "anne" diyecek? Birkac ay icinde "mommy" ler baslar diye tahmin ediyorum. Birkac ay cunku cocuklar okuldayken "mommy" kelimesini hic kullanmiyorlar, belki nadiren duyacak.
Ama ilk kelimelerimiz tesfik ettiler. En guzeli "Come on" Sadece soylemekle de kalmiyor bunu. Once parmagini siklatiyor, ellerini birbirine vurup ve elle gel isareti yaparken de "come on" diyor. Ogretmeninin tarzi degil bu, henuz nereden kaptigini ogrenemedim. Daha komik bir sey soyleyeyim mi? Bunu televizyondaki cizgifilm karakterlerine yapiyor:)))) Kimse TV kutusundan cikip gelmedigi icin de "gelmiyorlar" diyor arkasindan. Bugun karsisinda gulmemek icin zor tuttum kendimi.
Ve neden yapiyor bunu biliyor musunuz? Bu kisim komiklikten ziyade dramatik. Okula gitmek icin ikna olmasinin sebepleri arasinda "ingilizce ogrenmek ve tum cizgi filmleri anlamak" da vardi. Kizim ingilizce ogrendi ve onlarla konusuyor artik, dinlemiyorlar ayri mesele.
Bugun, acaba yanlis mi anlattim diye dusundum, bir tarafi duzeltirken diger taraf mi yikildi, cocuk simdi de TV dekilerle konusuyor. Eger oyleyse, bunu duzeltmek icin yikilacak baska birsey buluruz elbet:)
Artik yardim da aliyoruz nasil olsa. Bu sabah ilk okul toplantimiza katildik. Cocuklarla ilgili konusmak icin olan degil ama. Bu aileleri egitmek icindi. Gercekten de cok sey ogrendim. Cocugun okulla ev arasinda ikilem yasamamasi icin uzerimize dusen gorevleri ogrendik mesela. Ona karsi olan hareketlerimizde bazi hatalarimizi bulduk. Tesvik edici olma yollarini kesfettik. Cok kucuk ayrintilarin cocuk kisiligindeki etkilerini soktu mudire teyze gozumuze. Iyi ki de gitmisiz. Kahvelerimiz ve kekler bizi bekliyordu salona girdigimizde, ilk giden biz olup bir de mudire hanim kahve makinasinin basinda olunca "toplantiya ac dustuler" imaji vermemek icin yanasmadim. Evde kahve duskunu ben olmama ragmen yanasmazken, "icmesem de olur" tarzi bir iliski yasadigi kahveyle pek hasir nesir oldu Hakus. Yarim saat once evde kahvaltisiyla bir taneyi goturmesine ragmen.
Erkekleri anlamak zor. Cocuk gibiler. Mesela; bir yere yemege gitmisiz arkadaslarimizla, siparis verme asamasindayiz, bazi arkadaslar daha once o mekanda bulunmus ve tavsiyelerde bulunuyorlar, bir tanesinin icinde de Hakus'un evde asla yemedigi bir malzeme var. Ama yine de yemek ismarlaniyor ve Hakus yalayip yutuyor. Ecenaz da biraz kucukken boyleydi, simdilerde annesini pek yalanci cikartmiyor.
Ben yine feci sekilde konudan konuya atlamisim, hosgorun bugun ku biraz mutluluktan. Cunku benim sadik bilgisayarim dosyalarimi geri verdi. Bu sefer de dosyalarin icinde oldugu flash drive kayip ama olsun, kopya yapilabilir bir aletin icinde olmalari guven verici.
Ikinci ve daha onemli mutluluk sebebim ise Ecenaz. Bugun sinifinda onu izlerken oyle uyum icindeydi etrafiyla, buyuk bir problemi atlatmis olmanin verdigi rahatlama yasadim. Sabah toplanti sebebiyle Hakus'un da bizimle gelmesi gerekiyordu okula, bu da Ecenaz icin okulda aglarsa eve gidilebilir anlamina geldiginden sinifa girmesi biraz sancili oldu. Hakus bizi birakip gidecekmis imaji vermek icin arabadan bile inmemesine ragmen. Sheryl "durum uzadikca kotuye gidiyor, siz hoscakal deyin ve gidin" deyince sinifin kapisindan ayrldim. Okulun disindan bile sesi duyuluyordu ama. Toplantiya bizden sonra giren ve cocugu Ecenaz'la ayni sinifta olan aileye, siniftaki durumu sordum "aglamiyor"dediler.
Toplantidan ciktiktan sonra tek tarafli aynadan Ecenaz'i seyrettik, ise gitmem gerekmese okul cikis saatine kadar da kalabilirdim. Cok karisik duygulardi hissetlerim O'nu izlerken, henuz kendime bile anlatamadigim icin maalesef size de aktaramiyorum.
Haftasonu tatili geldi, pazartesi gunu de M. Luther King gunu oldugu icin okul kapali. Yasasin, sabah 9 a kadar uyuyabilirim. Eger aliskanlikla 7 de ziplamassam yataktan. Bugun calarsaatten once uyandim mesela ama son 13 dk yi da kullanmak istedigim icin yastiga geri dustum. Ecenaz da artik 9:30 yerine 8:30 uyuyor. Yani su an ailenin uykusuzu benim ve durumdan feci halde sikayetciyim, cok seviyorum uykuyu, ayri kalmak beni sinirli, stressli, cirkin yapiyor. Kimi yapmaz ki!

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Yoluna girdi...Sanirim

Haftasonunu hasta geciren Ecenaz, dun iyilesti ve okul denemelerimiz dun itibariyle tekrar basladi.
Sabah 7.00 de kalktik beraber, soyleyince kolay gorunuyor ama ikimiz icin de biraz zor oldu:) Biraz "giyinmeyecegim" ve "okula gitmeyecegim" mizmizlanmamiz vardi ama haftasonu yaptigimiz anlasmalari hatirlatarak durumu idare ettik. Okul yolu boyunca da ayni seyler tekrar etti. Haa unutmadan Ecenaz'in bana ne dedigini soyleyeyim size sabah uzerini giydirirken: "Ogretmen anne degil". Ne kadar dokunakli kisacik bir cumle degil mi? Ufacik akillarinda ne kadar karisik dusunceler dolasiyor.
Ecenaz oyun hamurlarini cok seviyor. Yilbasi oncesi kucuk kutucuklarda renk renk 60 kusurluk bir set almistik. Dun okula giderken bu oyun hamurlarinin da yardimi oldu. Persembe gunu, bizdeki setin aynisinin okulda da oldugu gozume carpmisti. Ecenaz'a isterse ogretmeniyle hamur yapabileceklerini soyledim ve evden bir tane hamur alarak gittik okula. Sheryl'i gorur gormez hamurunu uzatti, elini tuttu ve hamur bolumune gittiler. Arkasina bile bakmadi. Ben emin olmak icin bir saat daha kaldim ve izledim. Sheryl'in sadece Ecenaz'la vakit harcamasi diger ogrencilerde biraz kiskanclik yaratsa da Ecenaz durumdan cok memnundu. Bir sure sonra da Sheryl'i diger cocuklarla paylasma sorunu yasayacak. Ama genel olarak hersey yolunda gitmis dun. Okulda ayaklarini yere vurarak "happy feet" dansi yapmasi disinda. Mutlu oldugu zaman cok yapiyor. Bizim icin iyiye isaret ama Sheryl yapmamasi gerektigini anlatmamizi istedi. Sinifin sessizlik politikasi.
Ben de dunden aldigim cesaretle bu sabah Ecenaz'i okula biraktim ve ciktim. Cok tedirgin bir bekleyis icinde oldugumdan uyuyamadim da. Her an telefon calacak ve Ecenaz'in kriz yasadigini soyleyeceklermis gibi bir huzursuzluk var icimde.
Sheryl'le ortak bir kaygimiz var Ecenaz'la ilgili. Bir seye odaklanamama. Cok cabuk dikkati dagiliyor. Belki okula yeni basladigi icin olabilir ama benim fikrim daha derinlere gidiyor. Birincisi, salonun baskosesinde duran, kral muamelesiyle evimizde yasayan sihirli kutu "TELEVIZYON", ikincisi ise tamamen benim sucum "RADYO". Dogdugundan beri uyurken muzik dinletiyorum Ecenaz'a. Ilk yilinda daha cok ninniler ve sossuz muziklerdi simdi ise radyo. Seste uyumaya alissin, muzik kulagi gelissin ve ingilizceye kulak asinaligi olsun diye. Galiba ters tepti. Cuma gununden beri kestik radyo dinlemeyi. Ecenaz'da aldigi ilaclarin ve erken kalkmanin etkisiyle siziyor zaten. Sormuyor bile radyoyu.
Cumartesi gununden beri yogun bir ilac tedavimiz var, biran once iyilesmesi ve okula baslamasi icin. O da oyle benimsedi ki durumu, dun aksam ilac saatini kendi hatirladi "ben ilac icecegim" diyerek yanima geldi. Olcu kabini eline verdim ve bir kerede hepsini bitirdi.
Ecenaz'i okula birakali bir bucuk saat oldu ve hala telefonum calmadi:)) Ben de artik ise gidebilirim.

Pazar, Ocak 07, 2007

Yolunda Gitmiyor

Hani yarin ola hayrola demistim ya pek de oyle olmamis.
Cuma gunu okula babasiyla gitti Ecenaz, 1 saat sonra da geri geldi. Aglamaktan sesi kisilmis ve burnu kanamis bir sekilde. Ogretmeni cok cabalamis, oyun alanina cikartmis, bakmis olmuyor zorlamayalim daha fazla biraz daha zamana ihtiyaci var deyip eve gondermis. Once cok kizmistim bu hareketine ama dusununce simdi hakli buluyorum.
Ecenaz da uzerine bu kadar gelinmesinin etkisiyle hasta oldu. Dun gece 02:00 de atesini dusurmek icin dusa soktuk, yine de ise yaramadi. Boyle durumlarda Ecenaz'in hep ateslendigini ve bizden acisini cok kotu cikarttigini soyledigimde eski tecrubeli anne-babalar bizim durumu abarttigimizi ve cok korumaci oldugumuzu soyluyorlar. Ben hala nerede yanlis yaptigimizi bulamadim.
Okuldan geldigi andan itibaren cok uzerine gitmeden butun cumle aralarinda okula gitmenin cazipliklerini anlattik, O da "okula gidicem, aglamicam" asamasina geldi. Hastaligi gecene kadar bunun ne kadar dogru oldugunu anlayamayacagiz. Bakalim alismasi ne kadar zaman alacak, ya da alisacak mi?

Ben de biraz bu dusuncelerden uzaklasmak icin kendimi mutfaga verdim. Ne kadar zahmetli tarif varsa denemeye basladim. 2 cesit ekmek bir de cikolatali croissant yaptim. Asagidaki ilk resim fransiz ekmeginin baska bir tarifle yapilmisi. Elimdeki 3 ekmek tarifi kitabinda ayni ekmegin 3 degisik tarifi var. Daha once fransiz ekmegini yapmistim ama bu tarifin tadini daha cok begendim. Hem de yapilisi daha kolay. Ve ciabata... Ilk yapisim bir fiyaskoydu ve bir daha denemem diyordum ama yaptim iste. Cok daha guzel oldu ama biraz zahmetli. Croissant'i evde yapmak da ayri bir delilik. Dun gece hamuru kullanima hazir hale getirip tarifteki gibi bir gece dolapta dinlendirdim. Hamur dinlendi ama benim kollarim ve sirtim hala kullanima hazir degil:) Boyle tarifleri denedikten sonra uzun bir sure yapmayacagim diyordum ama biraz psikolojim bozulunca sayfalar arasindan yine bunlari cekip cikartiyorum. Kisa bir sure icinde tekrar yapmamayi diliyorum.
Sevgili Ilknur Abla'yla konustum iki gun once, o da "sen neler yapiyorsun oyle? tariflerini istiyorum" dedi. Simdi ustasi oldugum baklavanin yaraticisi Ilknur Abla. Usta dedigime de bakmayin O'nunkiler benim yaptigimdan hala cok daha guzeldir eminim. Resimlerini gordugunuz ekmeklerin de ustasi oldugum soylemek yanlis olur. Benim ki sadece birsey yapabildigimi gosterme cabasi... Zira ilk evlendigim yillarda bir-iki basit yemek disinda hicbirsey bilmiyordum. Mercimek corbasi yapmayi ogrenmek bile bir yilimi almisti:) Ilknur abla da beni o donemlerden bildigi icin annem, ablalarim ve bir cok arkadasim gibi gorduklerine inanamiyor. Ama isteyen herkese yaptigim mamalarin tarifini seve seve verebilirim.


Perşembe, Ocak 04, 2007

Ta Ta Ta Taaaa... Okula Basladik

Beklenen gun geldi de, gecti bile. Korktugumuz kadar kotu gecmedi cok sukur. Iste hikayesi:
Benim kus kadar hafif uykusu olan kizimi, sabah bir turlu uyandiramadik. 20 dk boyunca durmadan calan alarma bile bana misin demedi:)
Uyandiktan sonra da ustunu giydirmek ve birseyler yedirmek de ayri bir caba gerektiriyor. Deneme gunu oldugu icin 8:30 yerine 9:00 da orada olmamizi soylediler. Heyecandan ve biraz da sabah saatlerindeki gidis suresini hesaplamak icin 8:35 de evden ciktik. 10 dk sonra okuldaydik.
Sinifin kapisina gelene kadar hersey yolundaydi, ogretmeni ve siniftaki diger ogrencileri gorunce girmek istemedi. Ogretmeni(Sheryl) neler yapacaklarini anlatti, biz de Ecenaz'a tercume ettik ama hic yumusama yok. Sonunda Sheryl kucaga alip iceri gitti. Biz de kapidan uzaklastik. Cok sessiz olan okulun her kosesindeki ogrencilerin Ecenaz'in sesini duyduklarina eminim. Koridor lambalarini kapatip kapinin onunde izlemeye basladik. Aglama durmayinca Sheryl Ecenaz'i biraz sakinlesirmemiz ve bir sure sonra tekrar denememiz icin disari getirdi. Boynuma sikica sarildi yavrum. Koltuga oturup biraz konustuk ve babasinin da onunla gelmesi sartiyla sinifa girmeyi kabul etti. 15 dk kadar babasiyla sinifta kaldi, sonra kapiyi acip disari cikti ve beni istedi yaninda, Hakus'la yerleri degirtirdik. O camin onune ben iceri. Sheryl, ben ve Ecenaz beraber masa etrafinda oynamaya basladik, 5-10 dk sonra ben geri cekilip ayakta beklerken Ecenaz ogretmeniyle oynamaya devam etti. Arada bir arkaya donerek beni kontrol etti ama sorun cikmadi. Bir sure sonra da tuvalete gidip onu disarida bekeleyecegimi soyledim ve disari ciktim. Bir saatten fazla tek basina iceri de kaldi. Gelmeye niyeti yoktu ama benim ise gitmem gerektigi icin siniftan cikarmak zorunda kaldik.
Sinifta neler yaptilar? Sheryl'in ilk gosterdigi oyun puzzlelardi. Aslinda Ecenaz onlarla oynamak istedi demeliyim. Cunku herkes oynayacagi seye kendisi karar veriyor. Ecenaz puzzlelarda karar kildi ve birisini birakip digerine uzaniyordu, okulun egitim sistemine gore bir kere de sadece bir oyuncakla oynayabilirsin. Oynaman bittiginde onu yerine kaldirip digerini alabilirsin. Sheryl biraz cabayla Ecenaz'a bunu ogretmeyi denedi, uzerinde biraz calismalari lazim. Hakus'la iceri girdiginde oynadiklari oyun ise renkli minik ayiciklari ayni renklerdeki bardaklara koymak. Sheryl bir kac kez gosterdikten sonra Ecenaz kendisi yapmaya basladi. Ogretmenini anlamis olmanin verdigi sevincle de bir sure bu ayiciklarla oynadi.
Her oyundan once masaya oyun cesidine gore bez ya da kagit konuyor. Ayiciklari bardaklarin icine yukaridan birakmiyorlar, ellerini bardagin dibine kadar goturup yavassa birakiyorlar. Sinifin bu kadar sessiz olmasindaki sebep de bu iste. Hersey sessizce yapiliyor. Kimse kimseyi rahatsiz etmiyor. Oyuncaklarini hep iki elle tasiyorlar ve bir kerede sadece bir obje tasimaya izin var. Yani once bezin uzerindeki oyuncagi tasima tepsisine yerlestirip yerine goturmelisin, sonra da bezi katlayip sepete koymalisin. Masadan her kalktiginda sandalyeni yerine itiklemen gerekiyor.
Cok kuralci bir okul nasil eglenecek cocuklar? diyebilirsiniz, yazinca ya da okuyunca oyle bir izlenim veriyor ama cocuklari izleyince cok mutlu ve huzurlu olduklarini eglendiklerini gorebilirsiniz. Kreslerden ya da diger okullardan farkli bir egitim sistemleri var. Bagirip-cagiran, etrafta kosturan gurultulu bir ortam buna cok ters. Bence de iyi bir egitim icin cocuklarin mantikli konmus kurallara ve disipline ihtiyaci var.
Yarin bizi neler bekliyor bilmiyorum, yarin ola hayrola:)

Pazartesi, Ocak 01, 2007

Pain De Campagne



Eski bilgisayarimdan dosyalarimi hala kurtaramadim. Bu gordukleriniz tembelligimin eserleri, yani fotograf makinesinden bilgisayara aktarmaya usendigim resimler. Carsamba aksami Hakus'un cani cok tatli isteyince, hemencecik bu bademli brownie yi yapiverdim.
Daha once adi gecen Pain de campagne ekmegim vardi ya, hani resmini cekmek nasip olmamisti da bir daha ki yapisim icin resim sozu vermistim, iste Pain de campagne resmi de asagida. Goruntusu klasik beyaz ekmege cok benziyor degil mi? Tadi cok farkli ama. Icine koydugum birazcik bugday unu ve starter herseyi degistiriyor. Kizartip yediginizde ise cennetten cikmis gibi.



Bu da dun alelacele yaptigim tamamen beyaz undan yapilmis ekmegim. Henuz yemek nasip olmadi bana Hakus'la Ecenaz biraz tirtiklamislar bugun ben arkadasimla alisveristeyken. Nasil olmus? diye sorma sansim olmadi cunku ben eve girdim bu sefer Hakus arkadaslariyla disari cikti. Bugun herkes kendi gununu yasiyor. Ecenaz da toysrus a gitti babasiyla. Alisverise gelmesi icin cok soguk bir gun oldugundan kapali mekani daha uygun bulduk ve babasiyla vakit gecirdi.


Ben eve girer girmez de yeni ouncagini gosterdi, kurdugunuzda yuruyen bir penguen. Sinemada 40 dakikadan fazla izlemedigi filmin tanitim goruntulerini seyrediyor internetten simdi. "happy peet acar misin" deyip oturuyor bilgisayarin karsisina ve muziklerde ayni penguen gibi dansediyor. Hakus teyzelerine benzedigi konusunda karar kildi Ecenaz'in, muzigi duydugu anda elindeki herseyi firlatip cok kivrak ve icten dansetmeye basliyor. Bu konuda ne ben ne de babasi kabiliyetli ama kapi gicirtisina oynayan bir suru teyzesi var kizimin.
Posted by Picasa