Lilypie Kids Birthday tickers

Cumartesi, Mayıs 26, 2007

Grapevine Main Street Festival

Gecen hafta Grapevine Main Street Festival'a katildik. Yusuf abimiz de bizimleydi. Cocuklar icin oyun alanlari, lunapark[bu ismin nereden geldigini hep merak etmisimdir, bana hep "luna" marka margarini hatirlatir:)], kucuk kukla oyunlari, odullu cocuk yarismalari, pony ride(at binme-kucuk), scuba diving dersleri, degisik yiyecekler ve hediyelik esyalar vardi. Ve Budweiser Clydesdales. Buyulendim ben bu atlardan. Oyle bakimli, guzel ve gururlu bir duruslari var ki etkilenmemek mumkun degil. Cok da uysallar. Budweiser'in reklami icin cekilmis kisa bir videoyu seyretmek icin buraya tiklayabilirsiniz. Videonun sonundaki amca "eger sen soylemezsen ben de soylemeyecegim" diyor.
Ecenaz bu festivale katilarak bir haftada iki kez at binmis oldu. Anne ve babasina benzemeyerek belki hayvanlarla arasini iyi tutabilir. :)

Bir iki hafta once Ecenaz'a verdigim buyuk gorevden bahsetmistim. Kisa bir hatirlatma yapalim: Ektigim cicek fidanina hergun su vermek.
Sanirim henuz altindan kalkacak yasa gelmedi cunku ilk sulama disinda bir daha ilgisini cekmedi. Ve yine daha once soyledigim bir seyi hatirlatmak istiyorum: Benim ektigim-baktigim cicekler yasamiyor.
Peki bu resim ne derseniz, iste bu ilk suyunu Ecenaz'in elinden alan cicek. Ektigimde kucucuk soganciklari olan bir fidandi, simdi dort kokten birisi cicek acmak uzere. Demek ki kizim annesi gibi cicek oldurucu olmayacak.
Bu cicegin adini maalesef bilmiyorum ama arastiracagim. Yasadigimiz apartman kompleksinin yonetiminden gelen kucuk bir bahar hediyesi. Alir almaz ektim ve posetini hemen attim, o yuzden ismini hatirlamiyorum.
Cicek yetistirmenin bu kadar heyecanli birsey oldugunu bilmezdim. Balkona her ciktigimda onu seyrediyorum. Cok cabuk buyuyor, bazen 2 saat icinde uzadigini gozle gorebiliyorum. Yeni dogan bebeklerin geceden sabaha buyudugunu gormek gibi. Cok yakinda tosun gibi bir beyaz cicegimiz olacak. Sonra da diger uc tohumdan gelecek cicekleri beklemeye baslayacagiz. Bu cicekten aldigim cesaretle alti fidan domates ektim ben. Iki hafta once, pazar gunu kafam esti ve ben domates fidani almaya gidiyorum diyerek ciktim evden, deli gibi yagan yagmura ragmen. Bir saat sonra fidanlarim ekilmisti bile. Bazen, duzeltiyorum, cogu zaman aklima koydugum seyi hemen yapmak istemek gibi kotu bir huyum var. Annem duymasin, ona benzemisim. Ama iyi ki gitmisim. Balkonum oyle guzel oldu ki, hatta bir suru para verip aldigim organik topragimdan cok artan olunca, simdi de yesil sogan ve maydanoz ekmeyi dusunuyorum. Bir mevisimi var mi acaba ekimin?

Ben boyle cicegimin buyumesini heyecanla beklerken, olum dosegindeki hastasinin basinda bekleyen insanlar geldi aklima. Cocugunu, annesini, babasini, kardesini, sevgilisini ya da esini ameliyathane kapisinda caresizce bekleyenler. Dunyanin herhangi bir yerinde mutlu bir aile yemek masasi etrafinda gulusurken, baska bir yerinde aciktan olen bebekler oldugunu dusundum. O zaman kendimi karinca kadar hissedip, uzuldugum bircok seyin aslinda ne kadar kucuk sorunlar oldugunu gordum. Bir cicegin buyudugunu gozlemlemek insana bunlari nasil dusundurur? Bilmiyorum. Ama sahip olamadiklarimizdan cok olduklarimiza, mizmizlanmak cok sagligimiza, ulasamadigimizdan cok ulasabildiklerimize deger verip, onemsesek daha mutlu bir toplum olmaz miyiz?
Bugun parenting dergisinde okudugum kucuk bir yazi da buna benzer birseyden bahsediyordu. Yazinin anafikri, cocuklarimiza her olaya iyi yonunden bakmayi cok kucuk yaslardan baslayarak ogretebilecegimizdi.
Verdigi bir ornek de:
Soz vermenize ragmen, yagan yagmur sebebiyle cocugunuzu parka goturemiyorsaniz, yagmuru suclamak yerine "iyi ki yagmur yagdi, senin icin uzun zamandir evin icinde yapacagimiz bir piknik planliyordum" diyebilirsiniz. Boylece parka gidemedigi icin huysuz olan bir cocuk yerine, bardagin bos degil de dolu tarafini gorebilen bir cocuk yetirtirebilirsiniz.

Posted by Picasa

Salı, Mayıs 22, 2007

Yeni Video


Butun yaptigim mamalarin resimlerini tek bir dosyada topluyorum bilgisayarimda. Adi da "ekmeklerim". Cunku mutfakla kaynasmaya ekmek yapmakla basladim. Bu kadar cok resim birikecegini hic dusunmemistim dosyada. Bu yuzden hic organize etme ihtiyaci hissetmedim. Yani resimlerdeki hic birsey isimlendirmemisim, icinde gruplara ayirmamisim. Hafizama fazla bir guven duygusu galiba biraz da...Simdi bakinca adini hatirlamadigim hatta sizin bile gormediginiz bir suru resim var.
Kendimi de sasirtarak ben hala bunalmadim bu isten. Ilk gunku zevk ve heyecanla yapiyorum ekmeklerimi. En cok da yogurma bolumu hosuma gidiyor. Butun gunun stresini hamurdan cikariyorum sanki:) Boylece daha guzel kabaran ekmeklerim oluyor.
Iste bu resim arsivimi karistirirken cikti karsima. Pismemis halini bile resimlemisim, bu da bir ilk galiba benim sayfam icin. Maalesef ne tur bir ekmek oldugunu hatirlamiyorum. Degisik tariflere ayni sekli vermisligim de oldugu icin bulunmasi epey bir zorlasiyor. Neyse gec de olsa sizlerle bulustu.

Asil mesaj yazma amacima gelelim. Bir sure once Ecenaz'in iki videosunu eklemistim sayfaya. Iste bu da ucuncusu. Onumuzdeki hafta gelecek anneannemiz icin hazirladigimiz yatak simdiden isgal edildi. Hadi bakalim:)

Posted by Picasa

Pazar, Mayıs 20, 2007

Anneler gunu


Iste benim icin cok anlamli bir hediye...
Hakus, hamile kaldigimdan beri bana anneler gunu hediyesi alir, benim ona babalar gunu hediyesi aldigim gibi. Ama bir turlu caktirmamayi beceremez, hediyeyi almadan once mutlaka bir fikrim olur ne olduguyla ilgili.
Bu sene hepsi degisti. Baba-kiz iyi bir isbirligi yapmislar, herkes kendi capinda uzerine duseni yapmis.
Bu sene bir degil uc hediye aldim. Super.
Ilki- sheraton da anneler gunu brunch'i.
ikincisi-Ecenaz'in okulunda hazirlanan kart ve
ucuncusu de- hayatimdaki en onemli iki kisinin resminin icinde bulundugu, uzerinde ismin yazan gumus bir anahtarlik.
Hepsine bayildim. Ama gordugumde gozlerimi yasartan hediye, okuldan gelen kartti. Kullanmaya kiyamadigim anahtarligima da bugun anahtarlarimi taktim.

Bir daha ki anneler gununde Ecenaz dort yasinda olacagi icin daha sulugozlu bir anne olacagimi saniyorum. Onun agzindan dokulen guzel kelimeler yuregimi parcaliyor cunku.

Dedim ya bu sene hersey tersine dondu diye, babalar gunu hediyesinin adini dun koydum ve Hakus'a da ustu kapali soyledim. Yine de bir aksilik cikmasi ihtimalini goze alarak buraya yazmiyorum. Yari surpriz olsun:)
Posted by Picasa

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Field Day-2


Eveeet, nerede kalmistik. Hepimiz icin cok eglenceli ve bir o kadar da yorucu gunu anlatmaya kaldigimiz yerden devam edelim. En son kopuklerden bahsediyorduk galiba...

Bircok sekilde balon yaptiktan sonra sinif 2 takim olarak ayrildi. Herkes sirasi geldiginde elindeki fileyle kucuk havuzdan plastik ordekler yakalayarak takiminin cemberine tasidi. Ecenaz ilk turunu Ms. Sheryl ile yaptiktan sonra ikinci turda oldukca tecrubeliydi. Hatta kendi takimi icin, yumruklar havada "go, go, go" diyerek tezahurat bile yapti:)
Ara verildiginde de herkes afiyetle popsicle(meyve aromali buz) yedi. Biz bile... Ecenaz bayiliyor bunlara, evde de dondurmaya alternatif olarak sifir kalorili ve sekersiz popsicle yiyor durmadan.

Sirada parasut oyunu var. En ustte ortada babasiyla gordugunuz resim bu bolumden. Butun sinif daire seklindeki parasut bezinin etrafina oturdu ve dikkatle oyunun kurallarini atlatan ogretmeni dinledik. Sonra da eglence basladi. Bezi yukari-asagi haraket ettirerek degisik sekiller verdik, mantar bile yaptik:), biz bezi yukari kaldirdigimizda, karsilikli iki ogrenci bezin altinda ortada bulusarak tokalastilar ve hizla yerlerine geri donduler. Bu ve benzeri oyunlarla 20 dk boyunca muzik esliginde, elimizde kocaman bir bez tepindik durduk.
Kisa bir soluklanma ve karpuz molasindan sonra dusurmeden top tasima oyunu oynadik. Solda ustteki resim. Okul etrafinda daire cizerek bir oyundan digeri atlayarak sirayi "pony ride"a getirdik. Yani at binme.
Dort kisilik gruplar halinde bu kucuk atlara binmek icin butun cocuklar cok sabirliydi. Ecenaz biraz da yorgunluktan olsa gerek yerlerde surunmek yerine kucagimda, cimlerin uzerinde bekledi sirasini.
Eylul ayinda yaptigimiz Boston ziyaretimizde, cok suslu bir at arabasiyla resim cektirirken bile cigliklar atan Ecenaz at bindi. Heyecanla bir ayagi ileri giderken, diger ayagi korkuyla geri geliyordu. Resimlerde de goreceginiz gibi atin sirtinda diken uzerinde oturur gibi bir hali var. Oynanacak oyunlar bitti ve hepimiz cok aciktik. Herkes sinifina giderek sirayla ellerini yikadi ve dogrucaaaa piknik alanina.
Biz de kendi grubumuzla yerlerimizi aldik. Eglence kismina gelemese de piknik icin diger aileler de aramiza katildi yavas yavas. Chelsea haric grubumuzdaki diger cocuklar da aileleriyle birlikte piknik yapmak icin ayrildi yanimizdan.
Chelsea Ecenaz'in favori arkadasi. Bir donem evin icinde hep onun adini duyuyorduk. Ortada en sagdaki resimde birlikte oturuyorlar.
Gecen gun market alisverisi icin magazaya girerken, zenci bir kiz cocugu goren Ecenaz :
--Aaa annesi, bak Chelsea gibi
dedi, yani zenci. Bir ara butun hintli kadinlari da hintli olan ogretmeni Ms. Padmini zannediyordu:)

Cok yorucu bir gunu artik bitirmek istedigimiz icin piknigi ilk terkedenlerden olarak evimize donduk. Aksam 9:30 koltukta sizmisim.
Posted by Picasa

Salı, Mayıs 15, 2007

Field Day...


Okulumuzun kapanis tarihi yaklasirken guzel bir gun organize edilmis. Field Day.
Gectigimiz cuma gunu cok eglendik biz bu gunde. Biz diyorum cunku hepimiz oradaydik. Ecenaz icin oldugu gibi bizim icin de ilkdi. Diger ailelerle tanismak icin de iyi bir firsat diye dusundum. Okulun etrafinda butun faaliyetler icin birer bolum hazirlamislar. Cocuklar sinif halinde bir etaptan otekine geciyorlar. Tabii ki biz de baslarinda. Hatta Ms. Sheryl butun ailece katilacagimizi duyunca bize dort ogrencisinin sorumlulugunu da verdi. Asagidaki resim bizim takim, Hakus haric.
Ilk bolum cocuklarin hayvanlarla tanismasi. Kuzu, keciler, tavuk, hindi, domuz ve tavsan vardi bu bolumde. Hayvanlarin tuylerini kasagiladilar, beslediler, oynadilar. Benim gibi Ecenaz da hayvanlarla dolu citin icine ilk girdiginde biraz urktu. Sonra arkadaslarindan da aldigi cesaretle butun hayvanlara okundu.


Butun gun boyunca bizimle olacak diger dort cocukla tanismamiz ve
birbirimize isinmamis biraz zaman aldi. Onlar icin bizim ismimizi soylemek zordu bizim icin de onlarin ismini hatirlamak. Neyseki herkesin sirtinda bir isim etiketi vardi. Resimde benim yanimdaki okulun en uzun boylu kizi Anusha, onun yanindaki Hannah, Chelsea, Vandita ve hep siraya girme problemi olan benim kizim:)
Ms.Sheryl "grup liderinizi bulun" dedigi anda hepsi yanimizda bitiveriyorlardi.
Bu arada Chelsea Ecenaz'in favorisi. Ama hepsi de ona ablalik yapiyorlar. Cok hosuma gitti.


Hayvanlarla gecen 20 dakikadan sonra kopuk ve belde cember cevirme bolumune gectik.
Ecenaz henuz "hak aramak" ya da "uyanik olmak" tabirleriyle tanismadigi icin, sinirli sayida olan bazi oyuncaklarla oynama firsatini cok zor elde etti bu bolumde. Kopuk sikan tabanca mesela.
Biraz da yuregi elvermeyen anne sifatiyla benden yardim gordu tabii;)
Belde cember cevirme en cok Hannah ile Anusha nin hosuna gitti. Hem gecen seneden gelen tecrube hem de boy avantaji sebebiyle. Ben de denemeyi cok istedim ama daha yeni yuzyuze geldigim diger ailelere rezil olmak vardi isin ucunda. Gozum yemedi. Belki seneye.

Not: nasil olduysa tum resimleri ayni mesaja koymayi beceremedim. Bir sonraki mesajda kaldigim yerden devam edecegim. Gunun en eglenceli kismi, tabii ki Ecenaz icin, piknikten onceki bolumdu. Pony Ride!!!!
Ta ta ta taaaaa
Az sonra:)))
Posted by Picasa

Cumartesi, Mayıs 12, 2007

Cuma, Mayıs 11, 2007

Su boregi

Bir onceki yazinin sayfabasinda kalmasi icin uzun bir sure yazi yazmamayi planliyordum. Benim sirinem planlarimi hep alt ust ediyor. Oyle cok sey yapiyor ki hepsini aklimda tutamadigim icin hepsi ucup gidiyor. Secim donemine yaklastigimiz gunlerde birkac kez daha ayni yaziyi gundeme getiririm, merak etmeyin.

Gelelim benim kelebegime;
resim olayini bayagi ilerlettik. Hatta artik profesyonel malzemeler kullaniyoruz:) Ilerleme ciziminde degil tabii, zira renkleri karistirip kagidin heryerini kaplamayi daha cok seviyor. Resimdeki ev de benim eserim, yaniltmayalim sizi. Bazi harf ve rakamlari cok duzgun yazabiliyor ama, mesela 2,7,M,A,E,T,X,O,W,N,C,Z. Iki gun resim yapti bu setle simdi evin bir kenarina birakildi. Bir kac ay sonra tekrar karsisina cikinca yeni alinmis kadar sevinecek:)

Ecenaz'in okula gitmeye baslamasindan sonraki haftlarda hareketlerinde cok buyuk degisiklikler olmustu. Buyuk bir kismi da ogretmenine benziyordu. Cocuklarin egitim hayatlarinda ogretmenlerin rolu cok buyuk ama bence ilk ogretmenin yeri bambaska. Ilk ogretmenini sevmezse cocuk okula isinamaz, alisma asamasi cok uzun ve daha sancili olur, verdigi bilgiler dogru olsa da eger ilk ogretmeninin kisisel hareketlerinde gariplik varsa ayni sey cocugunuza gecebilir... gibi. Iste asagidaki resim bu son yazdigimin kaniti:) Montessori de cocuklar calistiklari masadaki copleri ya da kirintilari toplamak zorundalar. Ecenaz'in yaptigi gibi degil de kucuk bir firca setiyle. Kucucuk cocuklar ne kadar toplasalar da mutlaka kalanlar oluyor ve ogretmeni Sheryl boyle topluyor o kalanlari. Ecenaz da boya kaleminin ucunu actiktan sonra temizlik icin ayni yontemi kullaniyor.



Ecenaz'in televizyon izleme saatlerini azaltiyoruz. Kesintisiz olmasa da gunde 3-4 saat tv seyrediyordu ve ogrenmesini cok kotu etkiledigi farketmeye basladik. Seyrettigi programlar cocuklar icin ve bazilari ogretim amacli da olsa 3-4 saat cok fazlaydi. Daha kucukken bizimle oynamaya basladiginda "oyun oynuyoruz" deyip televizyonu kapatiyordu. Son zamanlarda her ikisini de ayni anda istemeye basladi. Biz de durum bagisikliga dogru gidiyor diye endiselenip duruma el attik. Simdi tum zamanimizi ona veriyoruz. Baska birseyle ilgilenmek zorunda kaldigimizda da televizyonu acmak aklina gelmiyor artik. Son bir haftadir gunde 45 dakikadan fazla gecmedi karsisina. Biz biraz harap olduk o baska:)
Bugun ben isteyken babasina " ben artik buyudum, haberleri ac seyredelim, bakalim neler olmus" demis. Hakus soylediginde birkac kez tekrar ettirdim cumleyi acaba yanlis mi duyuyorum diye. Ecenaz cok tane tane konusuyor ve kelimeleri dogru yere koyuyor ama bir arkadasim konusmasinin garip oldugunu dusunuyor. Sanirim tonlamalarinda sirin bir gariplik var gercekten.

Son birkac yazimda konu hep Ecenaz'di biliyorum. Bu mutfakta bos durdugum anlamina gelmiyor tabii. Sirasi gelmedi sadece. Iste yaptigim birkac mamanin resmi.
Soldaki resim cevizli cavdar ekmegim. Ozellikle kizartip balli peynir suruldugunde super oluyor. Ortadaki resim super kolay cikolata toplari, bizim evde pek tutulmadi nedense...
Veeeeeee soldaki de su boregi,peynirli. Normal borek yapamayan ben su boregine giristim gecen hafta. Yapmasi cok zahmetli ve zaman isteyen bir borek. Onumuzdeki alti ay tekrarlama planim yok. O gece nefret ettigim yastiklarimi bile umursamadan sizdim cunku. (6 ay icinde 4 yastik aldim ve sonuctan hala memnun degilim, yaslaniyorum galiba).
Kalan 3-4 yufkadan da bu aksam kucuk bir tepsi kiymali yaptim. Her ikisi de cektigim tum zahmete degecek kadar guzeldi. Yiyenler de benimle ayni fikirde.

Posted by Picasa

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

Hassas Bir Konu...

Biliyorum, bu sayfada daha once boyle seyler hic gormediniz ama konu cok hassas ve onemli.

!!!!!!!!!!!!!Lutfen herkes sandik basina!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

TEMMUZ SEÇİMİ!YÜKSEK Seçim Kurulu (YSK) Türkiye gerçeklerini hiçbir biçimde dikkate almadan seçim tarihi ilan etti. Türkiye’de yaz aylarının göbeğinde seçim olmaz. Bugüne kadar da sadece bir kez oldu.

Tek parti döneminde 21 Temmuz 1946 seçimi. Bundan tam 61 yıl önce!

Bu ülkede seçim ayları bellidir. Nisan, mayıs, ekim ve bazen de, son seçimde olduğu gibi kasım.

22 Temmuz’da yüz binlerce aile tatilde olacak. Sıcak yörelerin insanları yaylalara çıkacak. Tarım işçileri yüzlerce kilometre ötede çalışıyor olacak.

Üniversite öğrencilerinin seçmen kayıtları üniversitelerin olduğu yerlerde yapıldı. Yüz binlerce öğrenci temmuz ayında tatilde.

Siz bu büyük kitleleri 22 Temmuz günü oy vermek için seçim bölgesine nasıl getirteceksiniz?

Burada bir konuyu açıkça yazmak gerekiyor: Tatile çıkan kesimler, çoğunlukla AKP’ye oy vermeyecek olanlar. AKP şimdi bu durumu ellerini zevkle ovuşturarak izliyor ve Yüksek Seçim Kurulu’na, açıkladığı bu tarih için teşekkür ediyor! Elbette açıktan değil, içlerinden!

Şimdi gündemde çok önemli ve mutlaka açıklık kazanması gereken bir soru var:

Seçim günü şu veya bu nedenle evinde, yani seçmen kaydının yapıldığı yerde olması mümkün olmayanlar ne yapabilir? Kayıtlarını şimdiden alıp 22 Temmuz günü bulunacakları yerlere götürmeleri ya da göndertmeleri mümkün müdür?

Evet mi, hayır mı?

Teknik bir konudur. Ben bu sorunun yanıtını bilemiyorum. Hiç kimse bilmiyor. Dolayısıyla, YSK bu konuda açıklama yapıp yol göstermekle yükümlüdür.


Lütfen önleminizi şimdiden alın ve işinizi, tatilinizi, her şeyinizi 22 Temmuz’da oy kullanacak biçimde ayarlayın.

Cuma, Mayıs 04, 2007

As-kis-min!!!

Bu da ne demek? Ecenazca Askimsin...:)
Kelimeleri tam olarak soyleyemedikleri zaman, cocuklar daha bir sirin oluyorlar, degil mi? Biz tam olarak o bolgede dolasiyoruz simdilerde.
Bugun Ecenaz'in iliklerime isledigini hissettim, biliyorum cok garip bir ifade sekli. ama hissettiklerimi anlatacak baska bir kelime bulamadim. Anne olmak, insana boyle duygu inis-cikislari yasatiyor galiba.
Bazi gunler sucluluk duygusuyla, yataginin basinda oturup onu seyrederek kendimi affettirmeye calisiyorum bazen de dunyanin en mutlu, en verici annesi gibi hissediyorum. Ama yeterli olmama duygum hep agir basiyor. Belki de insan, sevdigine herseyin en iyisini vermek istedigi icin.
Onunla resim yapmak yerine yemek yaptigim icin, dvd seyrederken yaninda oturmak yerine utu yaptigim icin, "birlikte puzzle yapalim" dediginde banyomu temizledigim icin ya da sonsuz gibi gelen "neden" sorularini gecistirdigim icin.... hep bir sucluluk duygum var. Hergun Ecenaz'la bir saat kaliteli vakit geciriyorsam, neden iki saat degil diye bile hayiflaniyorum. Sonu yok yani... Evde yapmam gereken seyler var biliyorum, onun da kendi kendine yetmeyi ogrenmesi lazim ama iste... annelik boyle birsey galiba.
Ben de bugunu anne-kiz gunu ilan ettim ve belki de bir aylik suclulugumu affettirdim diyebilirim. Ikimiz de cok mutlu olduk.
Bebeklerinin altini degistirdik, yemek yedirdik, kitap okuyup uyuttuk sonra da alisverise ciktik. 1 yildir biriken 130 a yakin fotografin siparisini verdik. Daha eve gelmeden Ecenaz "bebekler uyandi?" diye sormaya basladi ve eve gelip kaldigimiz yerden devam ettik.
Benim bu kizim cok alem, arabada begenmedigi sarki calinca
"annesi bunu begenmedim, cok yavas, hizli ac" diyor
ya da cok sevdigi bir sarki icin "bi daha?" diyerek ayni sarkiyi uc kez dinletiyor bana. Ama alemlik isin bu kisminda degil. Muzigin ses ayarinda.
Defalarca anlatmaya calisdiysak da "sesini ac" demek yerine "sesini kisar misin" diyor. Ogrenmesi icin gercekten kisiyorum, "kis dedim sana" deyip cildiriyor. Bazen soylemek istedigi kelimenin zittini kullaniyor. Acmak yerine kapamak, alcak yerine yuksek, girmek yerine cikmak...gibi. Nerelerde kullandigi hatirlayamiyorum.
Bir ara kitaplardaki resimlerin neden konusmadigina takmisti. Sonunda ogrendi:
"resimler konusmaz, biz kitaptan okuruz ne dediklerini".
Ya da uyurken ona cok alcak sesle kitap okudugumda:
"annesi neden az konusuyorsun" diye soruyor.
Dun babasiyla ogle yemegi yerken, mutfakta yari acik duran kapiyi kapatmak icin masadan kalkmis. Benim kizim alem olmanin da otesinde catlak:)
"ben fish olcam, octopus olcam denizde yasicam"
boyle bir cumle kurdu, koltukta sarmas dolas uzanirken. Sonra konu ciddilesti kalkip oturdu basucuma. Bir saate yakin sohbet ettik kizimla. Oyle heyecanli anlatiyordu ki, kamerayi almak icin kalkip, o ani bozmak istemedim.
Bazen kucukken yaptigi seyleri ona anlatiyorum cok hosuna gidiyor, karincalar tarafindan 10 kusur yerinden isirildigi hikayesi favorisi.
"annesi karincalari anlatsana" diyor.
Kocaman bir karinca yuvasinin ustunde ziplarsan, zavalli hayvanlarin isirmaktan baska caresi olmaz tabii. Neyse, sohbet ederken, birden O ben oldu ve bebeklerini karincalardan kutardi. Ama gercekten ben oldu, tum el hareketlerim, vurgularim ve mimiklerimle. Sasirdim kaldim.
Bazen de ogretmeni Sheryl oldu.
"i told you, you dont do that", "you are not listening" feci komik.
Bugun bir de gorev ustlendi Ecenaz. Yeni diktigim cicege hergun su verecek. Allahtan cok su isteyen bir cins. Buyuyup cicek actidiginda da onlara "Ecenaz" ismini verecegiz. Ilk suyunu verdikten sonra
"hani buyumuyo" dedi hemen.
Sabredip beklerse cok guzel cicekler acacagini anlattim.
"ne renk cicek olcak" diye lafi agzima tikadi.
"beyaz" dedim
"sari olsun"mus.
"bekleyip gorelim" diye konuyu kapattim.
Bu arada dikkat ettiyseniz Ecenaz bana "ANNE" demiyor, "annesi" ya da "mom", "mommy", "mama". Cok nadiren "anne" dediginde icim pir pir oluyor, cok duygulaniyorum. Ben de delimiyim neyim?
Ayni sey Hakus icin de gecerli "baba" degil "babasi", "dad","daddy".
Ve son olarak, bugun Ecenaz'in cooook ama cok buyudugunu hissettim. Kizimin benimle paylasacak ne cok seyi varmis. Bir suru de sey ogrendim. Inanilmaz bir hayal dunyasi var mesela. Hepsini bir yaziya sigdirmaya tabii ki imkan yok.