Lilypie Kids Birthday tickers

Cumartesi, Aralık 30, 2006

Tebrikler

Yeni yilda hersey gonlunuz kadar guzel olsun!
$aka $aka... Devir artik insanin gonlunu her zaman guzel tutabilecegi bir devir degil.
Istediginiz herseyi elde ettiginiz, mutlu, saglikli, super bir yil gecirmenizi diliyorum.
Ve tabii ki hayirli bayramlar.
Bu yil yilbasi ve bayramin biraraya gelmesi tatilciler icin uzucu olmali. Benim icin de boyle ozel gunlerde Turkiye'de olamamak cok uzucu.
Yilbasi kutlamalari ile ilgili deginmek istedigim onemli bir konu var ama. Buradan takip ettigim kadariyla, gazeteler, magaza vitrinleri ve bircok insan Noel'le Yilbasini birbirine karistiriyor. Heryerde Noel baba resimleri ve suslenmis cam agaclari var. Her ikisinin de yilbasi ile bir ilgisi yok ki. Hristiyanlarin Noel kutlamalarinda kulladiklari iki temel simge bunlar, yani Isa peygamberin dogum gunu kutlamalari. Hic kimsenin din tercihi ile bir problemim yok ama bunlarin Turkiye'ye maledilmesi ve yeni nesile asilamasina siddetle karsiyim. Gorsellik cocukluk donemi egitiminde cok onemli bir egitim yolu cunku.
Biraz daha benligimize sahip ciktigimiz bir yil dliyorum Turkiye icin...

Okul Heyecani

Hastayi kurtaramadik. Biliyorsunuz neyden bahsettigimi, bilgisayarim,benim vefakar malulen emekli oldu. Ama hala komada, inatla dosyalarimi vermiyor bana. Su yilbasi tatili gecsin ustesinden gelecegim.
Ve evet yeni bilgisayarimi aldim. Eskisinin tamir fiyati yeni bilgisayar maliyetinin yarisini bulunca, hoscakal deme zamaninin geldigi anlasildi. Yine Toshiba aldim tabii ki. Aramizda ozel bir bag var bizim, diger bilgisayarlara gozum bile kaymadi. Kizimla beraber gittik alisverise, ilk defa bir bilgisayar magazasinda bu kadar uslu durdu. O da Toshiba'yla arama girmek istemedi herhalde. Bana en cok goz kirpani da alip eve getirdim.
4 yildir kullandigim vefakarim hic problem cikarmamisti bana ta kii son gunune kadar. Ama bu yeni modeller pek bi havali. Burunlari dusse almayacaklar cinsinden. Boyle cok havali olup, onemli seyleri kucumseyince de problem cikartiyorlar. Nitekim, dun ogleden sonra aldigim laptopumu bu sabah geri goturdum. CD okuma isini pek hafife aldi sanirim ve okumadi. Gecenin bir yarisi Toshiba teknik servisiyle 1,5 saat konusmama ragmen okutamadik hanimefendiye CD'yi. Ben de gidip ayni modelin yenisiyle degistirdim. Teknoloji ayni ama sanki ikincisi daha bir uysal. Bakalim ilerleyen gunlerde fikri degisir mi:)

Evde yeni bilgisayar kosusturmacasi disinda, firtina oncesi bir sakinlik var sanki. Ecenaz persembe gunu okula baslayacak, beni simdiden korkusu sardi. Tuvalet ihtiyacini nasil soylecek, su icmek isterse ogretmenine nasil anlatacak, sorularla cok ustune gelirlerse okuldan sogur mu?... gibi sonsuz bir soru yagmuru var aklimin heryerinde. Ingilizce cok buyuk problem. Biliyorum zamanla ustesinden gelecek, sadece o zaman araligini sorunsuz atlatmak dilegim. Soylenenleri anlamadigi zaman cok icerliyor, uzuluyor. Son zamanlarda kendince bir lisan uydurdu. Oyle net ve duraksaman sarki soyluyor ki bu lisanla, duysaniz boyle bir dilin varolmadigina inanmazsiniz. Sarkilarda bir kelime ne turkce ne de ingilizce var:)

Perşembe, Aralık 28, 2006

Bilgisayarim Bozuldu

Sizinle kisa bir sureligine ayrilmak zorunda kalacagiz cunku benim vefakar bilgisayarim bozuldu. Dusunce gucu diye buna diyorlar galiba, birkac aydir bunun basima gelecegini hesapliyordum. Hadi su resimlerimin, dosyalarimin back-up larini alayim, ne olur olmaz diye kendi kendime kurarken korktugum basima geldi.
Meger bu bilgisayar elim ayagimmis da benim haberim yokmus, bir aile ferdini kaybetmis kadar uzgunum. Karamsarliga kapilmak istemiyorum ama durumu biraz agir gotunuyor. Bu yazdiklarimi kaba tabirle goz yordamiyla basarabiliyorum.
Artik emekli olma vakti gelmisti, ufaktan da olsa yenilerine bakarak aldatiyordum onu ama son bir ricam var sevgili laptop umdan dosyalarimi sagsalim dogursun hoscakal demeden.
Yarin sabah doktora goturecegim. Bir daha ki bulusmamiz da size yine bu vefakarla aktarmak istiyorum yasadiklarimizi ama cok nazlanirsa karar verdim malulen emekliedecegim.
En kisa zamanda gorusmek uzere.

Cumartesi, Aralık 23, 2006

Alisveris Deliligi


Apartmanimizin hemen onunde cektim bu resmi. Yine cebimle cektigim icin renkler tam olarak yansimamis. Yerdeki yapraklarla Ecenaz'in etegi oyle bir uyum halindeydi ki resmi cekmemek delilik olurdu.
Sizin yasadiginiz yerleri bilmiyorum ama buralarda bir alisveris cilginligidir gidiyor. Kasa kuyruklarinda ya da trafikte takilip kalmamak icin kendimizi eve hapsettik. Gunluk ihtiyaclarimiz icin cikmamiz gerektiginde bile hepsinden nasibimizi aliyoruz. Gecen aksam Tv de alisverisin incelikleri ile ilgili 2 saatlik bir program bile izledik. Sirketler yillik satislarinin 1/3 ni yilin bu doneminde yapiyorlarmis. Alisverise tesfik eden reklam ve kampanyalara dayanmanin gercekten guc oldugunu da soylemeliyim. Her turlu kiyafet ve ev esyasinin satildigi benim de musterisi oldugum bir magazaya gitmem gerekti bu deli gunlerden birisinde, daha once aldigim bazi urunlerin fiyat indirimlerini almak icin, Trdekileri icin bunu biraz sonra anlatirim, alti tane kasanin oldugu magazada 500 metrelik bir kuyruk oldugunu soylesem inanir misiniz? Neyse ki ben isimi musteri hizmetleri bolumunde 5 dk lik bir beklemeyle hallettim.
Burada yasamaya baslayali henuz 6 yil olmasina ragmen, neredeyse butun indirim ve kampanlarin aslinda bir pazarlama kandirmacasi oldugunu biliyorum. Ayni urunlerin Ocak-Subat aylarindaki fiyatlari cok daha ucuz ve alisveris cok daha zevkli. Ama oyle bir donem vardi bu 2 ayda, eger kacirirsaniz gercekten hicbirsey kalmiyor.
Yukarida bahsettigim fiyat indirimi durumu Tr de ne kadar uygulanabilir bilmiyorum ama burada herkes bu nimetten faydalaniyor. Olay su: Diyelim Carsi-Bennetton'dan bir pantolonu 120 Ytl ye aldiniz, 10 gun sonra ayni pantolon indirime girdi ve fiyati 80 Ytl ye dustu siz de bunu duydunuz ve fisiniz hala elinizde (eger magazanin kartini kullaniyorsaniz bazen fise de ihtiyac yok) magazaya gidip aradaki fiyat farkinin iadesini alabiliyorsunuz. Nereden bileyim indirime girdigini diye de sorarsaniz, inanin sizi bir sekilde haberdar ediyorlar. Ya da ayni fiste 6-7 parca urun var ve siz takip edemiyorsunuz, alisveristen 10 gun sonra musteri hizmetlerine soyle bir ugrayip fisinizdeki urunlerin fiyat kontrollerini yaptirabiliyorsunuz. Eger fiyati dusen varsa farki yine oduyorlar. Sizin zaten satin aldiginiz fiyatla bir probleminiz yokken, olsa almazsiniz, uzerine iade almak cok hos oluyor.
Belki de Tr de de vardir ama tuketici bilmiyordur, arastirmak lazim. Ve bunu bilse bilse ablam bilir, hem tuketici haklari konusunda biraz titiz hem de bu sektorun icinde. Ogrenir ogrenmez size de yazarim.
Cuma gunu itibariyle benim 3 gunluk Noel tatilim basladi, Hakus yine kismen katilabilecek bana. Ozel birsey yapmadigimiz gibi benim de uyusuklugum ustumde. Butun gun yatakta kalip kitab okuyabilsem super olurdu. Uyusuklugum Ecenaz'a da yansidi galiba, cunku cok uzun zamandir ilk defa 2 saatlik bir gunduz uykusu cekti kendine. 1 saat sonra uyanmayinca odasina gittim, uyandirmak icin ama yatagi bostu, yataginin altina baktim (bir sabah orada bulmustum cunku) orada da yok, biraz panikleyip etrafa bakinirken bizim yatakta buldum. Yatagin ortasina yatip uzerine de yorgani oyle guzel ortmusttu ki kiyip uyandiramadim. Bu gece babasini oyunlariyla bayagi yoracak, enerji deposu dolduruldu:))

Posted by Picasa

Perşembe, Aralık 21, 2006



Ecenaz arabada uyurken cep telefonumla cektigim bu resim, Ecenaz'in eglenceden yorgun dustugunun gostergesi. Hakus'un isyerinde cocuklar icin duzenlenen noel partisinde o kadar eglendi ve kosturdu ki eve donus yolunda koltugunda sizdi. Arabayi parkettigimde hala uyanmamisti ben de uyandirmaya kiyamayip 15 dk sogukta beklerken bu resmi cektim. Baktim uyanmaya niyeti yok kucagimda eve tasidim, tam koltuga birakmistim ki uyandi ve ilk soyledigi sey " Santa'nin kucagina niye oturttun Ecenaz'i" oldu:)) Parti de
Santa Claus(Noel Baba) da vardi ve biz de resim cektirip hediyemizi almak icin siraya girdik. Ben resmi cekecegim icin Ecenaz'i Noel Babanin kucagina Hakus un bir is arkadasi oturttu, bizim ki daha oturur oturmaz gozlerini silmeye basladi. Bagirip cagirmak yok ama, dudaklari buzuldu, parmak uclariyla gozlerini silmeye basladi. O halini gorunce fotograf makinasinda hicbir ayar yapamadigim icin resim berbat cikti. Hediyesini bile gozu gormeden "babaya gidelim" dedi. Boyle durumlarda nedense kizim beni degil babasini tercih ediyor. Cok uzulmus olmali ki uyanir uyanmaz hesabini sormaya basladi, o kadar komikti ki sahne cevap veremeden kahkahalara boguldum, daha cok sinirlenip ayni soruyu cevap alana kadar bagirarak sormaya devam etti. Bir de gecen gun benim bu cadi kizim ne dese begenirsiniz "Anne, anlamiyorsun sen", agzim acik kaldi.

Bundan onceki yazida Ecenaz'in okulunu ziyaret edecegimizi yazmistim, simdi neler oldugunu anlatayim. Sonunda icime sinen ve fiyati gezdigim okullar icinde en uygun olan bu okula bayildim. Okulun ici derli toplu, siniflarda kimse oradan oraya kosmuyor ve temiz. Mudure'nin bize verdigi okul turu bile diger okullarda gormedigim bir sistemle yapildi. Koridorlarin isiklari sonduruldu, her sinifin onundeki boy aynalari birer pencere haline donustu, biz ogrencilerin butun faaliyetlerini izlerken onlarin bizim varligimizdan haberi bile olmadi. Boylece dikkatlerini dagitmamis olduk. Ecenaz siniflardan birisine girmek icin cok hevesli gorununce Mudure Hanim kapiyi acti ve beraber iceri girdiler. Hemen diger cocuklarin etrafinda toplandigi masada kendine bir yer buldu Ecenaz, cocuklar da yeni gelen bu cocuk da kim edasiyla etrafinda toplanip sorular sormaya baslayinca bualip kendini disari zor atti. Ogretmen arkasindan ne kadar seslendiyse de ise yaramadi. En buyuk problemimiz ingilizce. Kendisine soylenenleri anlamayinca stres oluyor Ecenaz'da, eger etrafinda biz yoksak da agliyor. 4 Ocak da yarim saat katilacak sinifa, O'nu biraksak da gelip alacagimizi gorecek boylece ve etrafa isinacak. Ama ertesi gun 8:30-11:30 arasi rutine baslayacagiz. Ilk birkac gun sinifa kadar biz goturecegiz daha sonra ogretmeni gelip arabadan alacak. Bizim icin de cok zor olacak, okulun su ilk 2 haftasini bir atlatirsak hersey yoluna girer sanirim.

Gecen hafta cok yogun ve yorgun oldugum icin ugrayamadim buraya. Gectigimiz pazar gunu Turkiye'den esinin anne-babasi gelen arkadasim yemekteydiler bizde. Iki gun hazirlandim bu yemek icin ve basima gelmeyen kalmadi. Cok ozenerek yapinca herseyi yuzume-gozume bulastirdim. Tatlilarimi bir gun onceden yapip dolaba koydum. Corbama yer kalmayinca daha once defalarca yaptigim gibi kapagini kapati ocagin uzerinde biraktim. Ertesi gun misafirlerimin gelmesine 2 saat kala eksidigi gorunce deliye dondum. Son anda Hakus'un da yardimiyla yeniden corba yaptim.
Yaptigim meyhane pilavim da cope gitti. Kendi bildigim olculerle yapmak yerine, hani su gecen haftalarda aldigim Turk yemekleri kitabi var ya, oradaki tarifin olculerini kullandim. Buyuk hata etmisim, ortaya bir lapa cikti. Bulgurum bittigi icin bezelye ve havuclu pirinc pilavini koydum menuye. Daha bitmedi. Asil onemli bolum burasi cunku hepsinin alternatifini buldum ama bunun ki yoktu. Bir gun onceden yapmaya basladigim diger sey de ekmeklerimdi. Biliyorsunuz mayalanma sureciyle beraber cok uzun zaman isteyen bir is ekmek yapmak. Ben iki cesit yapmaya karar verdim. Birisi dereotlu ve peynirli ekmek digeri de California Sourdough isimli ekmegim. Bundan bir onceki yazimda resmini gordugunuz mis gibi kabarmis yuvarlak ekmek. Ilki fena olmadi, 8 inch yerine 9 inch lik kalip da pisirdigim icin biraz ince oldu sadece. Ama sourdough ekmek beni delirtti. Tam uc kez denedim ve ucu de cope gitti. Ilk ekmek yapmaya basladigim zaman bile bu kadar kotu ekmek yapmamistim ve hicbiri cobe gitmemisti. Her bir ekmegin yogurulmasi, kabarmasi, dinlendirilmesi ve pisirilmesi suresi tam 6 saat. Yani ben 18 saatimi harcadim ve sonuc sifir. Sonunda Hakus marketten yari pismis ekmekler alip yemekten biraz once tamamen pisirerek servis yaptim.
Butun aksiliklere ragmen sonuc guzeldi, herkes mutluydu ve yaptigim hersey begenildi.
Menude
Corba
3 cesit salata
3 arasicak
2 ana yemek
ve 3 cesit tatli vardi.

Asagidaki resim yukaridaki menuden degil. Davetten bir gun once oglen yemegimiz icin ilk kez yaptigim Italian Calzone bu. Boston ziyaretimizde abim yapmisti bizim icin ve cok begenmistik. Kitapta tarifini bulunca cok sevindim haftasonu denedim. Ilk deneme icin fena sayilmaz, hamuru olmasi gerekenden biraz kalindi, bir dahaki sefer daha ince acmam gerektigini biliyorum artik. Tadi guzeldi ama.

Posted by Picasa

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Baklava


Iste sozunu verdigim baklava resmi. Yiyenler cok begendiklerini soylediler, incelikten mi yoksa gercekten mi guzeldi bilmiyorum:) Bu sefer oncekilerden farkli olarak 2 yemek kasigi daha fazla tereyagi koydum, bana biraz yagli gibi geldi tadi. Ustleri citir citir olmasina ragmen alt tabakalar biraz daha yumusakti. Baklava hic hata ya da tarifte ufacik bir oynamayi kaldirmiyor, affetmiyor yani seni. Bu benim belki 15. tepsim, hala korkarak yapiyorum. Nedence bu sefer bereketsizdi de, hemencecik bitiverdi, is arkadaslarima goturme firsatim bile olmadi. Ki yapacagimi soyledigimde hepsi cok sevinmislerdi. Yakinlarda bir daha yaparim. Bakalim bir sonraki nasil olacak.
Ecenaz'in tuvalet macerasi super gidiyor. Ilk gece disinda hic altina da kacirmadi. Gunduzleri tuvalete kamp kuruyoruz, cok sivi tukettigi icin ayni siklikta da cisi geliyor. Ilk kez soylediginden beri bir daha bezlemedik. Her disari cikmamiz gerektiginde, hemen tuvalete ulasamama riskini goze alarak yedek kiyafet tasiyorum. Ama simdiye kadar kullanmamiz gerekmedi. Tuvaleti geldiginde eger yakinlarimizda uygun bir yer yoksa eve kadar tutuyor. Bugun babasi ile kitapciya gitmislerdi, cikarken cisi gelmis, Hakus da evde yapalim deyince tutmus kelebegim. Ayni seyi bugun benimle marketteyken de yapti.
Gecelerimiz bir alem ama; 9.15 de yataginda oluyor Ecenaz. 10:15, 11:15 ve 12:15 de olmak uzere 3 kere tuvalete tasiyorum kucagimda. Yavrum uyku sersemi kafasini kaldiramiyor yine de mizmizlanip zorluk cikartmiyor. Dun aksam ucuncuye kaldirmaya kiyamadim cok guzel uyuyordu, yarim saat sonra gittigimde yatak sular seller icindeydi. Gece sutunu kesmeye calisiyoruz yoksa yeterli uyku alamayacak.
Baska guzel bir haber daha... Ecenaz buyuk yatak icin hazir artik. Gece cisi geldiginde belki kendisi gitmek ister dusuncesiyle yataginin on kismini soktum. Yere yorgan ve yastiklarla guvenli bir dusme sahasi da hazirladim. Simdiye kadar o bolum kullanilmadi cok sukur. Gece uyandiginda inip yanimiza gelme tesebbusunde de bulunmadi. Bu da demek oluyor ki, kizimiz artik genc kiz yatagina hazir:) Annesi ve babasi pamuk eller kredi kartina:))
Yarin sabah son kararimiz olan okulla randevumuz var. Okul turu yapacagiz. Gozume batacak ya da beni kararimdan caydiracak kotu birsey gormemek icin dua ediyorum. Etrafta baska okul kalmadi cunku. Insallah istedigim sinifta da yer vardir. Eger hersey yolunda giderse bu sefer pamuk eller cek defterine:)) Okulun tek kotu yonu bu, simdilik. Kredi karti kabul etmiyorlar. Bununla ilgili en guzel yorumu Guler Anneannemiz yapti: "Amerikalilar tuvalete giderken bile kart kullaniyorlar, okulda nasil yok anlamadim bu isi" diyor.
Cocuk buyuyunce masrafi da buyuyor. 5 dolar verip cok sirin ayiciklarla kandirdigimiz donemler bitiyor galiba. Ecenaz'in, bu oyuncagi mutlaka alacaksin diretmeleri ya da bitmeyen aglamalari olmadi hic. Cocuklugumuzu pek de oyuncaklarla yasayamayan biz biraz ac gozluluk yaptik galiba. Oyuncakla dolu 2 kocaman koli balkondaki ardiyede duruyor simdi. Atilan ve satilanlar haric. Ama eminim ki her parca oyuncagin Ecenaz'in gelisimine buyuk katkisi oldu.
Ben size biraz mutfagimdan bahsedeyim. Dun aksam "pain de campagne" isimli, adindan da anlasilacagi gibi Fransiz mutfagindan bir ekmek yaptim. Turkceye cevir demeyin ortaya garip birsey cikiyor. Ama bilin ki icinde herhangi bir alkol yok. Bir an once tadina bakmak icin ekmege saldirinca, maalesef resim cekilecek halden cikti. Neye benzedigi konusunda bir fikriniz olsun diye web de soyle bir bakindim ama benimkine benzeyen bir resim bulamadim. Bir daha ki yapisimda soz resim cekecegim.
Bu aksam ise cok degisik birsey denedim. Ne bu her aksam ekmek yapilir mi? demeyin hemen cunku ekmek degil yaptigim. "Baking" isimli kitabimdan denedigim ilk tarifim "Sicilian Spaghetti Cake". Kek degil tabii ki. Bolonez sosuyla yapilmis spagetti makarnanin altini ve ustunu patlican dilimleriyle kapatip firinda pisirilmesi kisaca. Hamsi pilavindaki hamsinin gorevi neyse bu tarifte de patlicanin gorevi o. Ay canim nasil hamsi pilavi istedi simdi. Annecigimin kulaklari cinlasin. Oyle guzel yapar ki, eski toprak Karadeniz kadini annem, pazardan hamsiyi alan bazi komsulari eve gitmeden anneme gelirlerdi. Annem de onlari pismeye hazir hale getirilmis hamsi pilaviyla evlerine ugurlardi. Tabii bu bahsettiklerim yillar onceydi, simdi boyle iliskiler kurulan komsular kaldi mi bilmiyorum. Sicak kanliligini ozledigimiz Turkiye de artik kucuk Amerika haline geliyor.

Cuma, Aralık 08, 2006

Guzel Haberlerimiz Var


Belki soylemek icin cok erken ama Ecenaz dunden beri cisini tuvalete yapiyor. Bir onceki gun 6 kez kulot ve pantolon degistirip, evin her tarafina cis yaptiktan sonra dun mucize bir sekilde tuvalete gitmek istedi. Birkac haftadir ugrasiyorduk ama son iki gunde babasinin yogun baskilarinin etkisi cok oldu. Uyurken altini hala bagliyoruz. Sanirim ocak ayinda tam olarak bezden kurtulmus oluruz.
Yukaridaki resimlerde ustteki bildigimiz beyaz ekmek alttaki ise Sourdough Bread. bu ekmegi yapmak biraz ekstra zaman ve emek istiyor ama sonuc mukemmel. Ekmegin icinde beyaz ekmekten farkli olarak sourdough starter var ki bunu yapmak benim 1 hafta mi aldi. Ama artik mayayi oturttugum icin 2 gunde bir bu mayayi tazeleyerek istedigim zaman kullanima hazir elimin altinda olarak. Bugun ziyaretimize gelen yasli amerikali bir bayandan bu mayayla baska neler yapabilecegimle ilgili guzel fikirler de aldim. O da benim gibi ekmek yapmaya merakliymis, uzun zaman once.
Ecenaz isten gelirken benimle birlikte iceri giren bu kadini gorunce sanki her zaman gordugu birisiymis gibi boynuna sarilip optu, odasinda butun oyuncaklari onune serdi, kitap okudu... Kadincagizin bir saatte suyunu cikartti. Ama gordum ki cocukcagiz baska insanlari gormeye hasret yasiyor. Surekli bizimle olmak bunaltmis olmali. Acilen Turkiye'den birilerinin bizi ziyarete gelmesi lazim:)
Alttaki resim de bunun kaniti. Butun oyuncak ve benim mutfak esyalarimdan hevesini aldigi icin artik kurutma makinasiyla oynuyor. Oynamayi sevdigi bir diger oyun ise evin icinde saklanmak. Uzun sure sesi cikmayinca korkuttu beni gecen gun. Ismini soyleyerek evin icinde dondum durdum, en sonunda "burdayim" diye ses verdi ama o kadar boguk bir sesti ki nereden geldigini anlayamadim. Bizim odadaki kiyafet dolabina girip babasinin gomleklerinin arkasina oturmus, gomlekleri de uzerine kapatmisti.


Bugun biraz kisa kesmek zorundayim ama yarin size yaptigim baklavanin resmini gosterecegim. Posted by Picasa

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Su Cilgin Turkler!

Burayi unuttugumu dusunmeyin sakin. Yalnizca su aralar okunacak seyler epeyce biriktigi icin vakit bulamiyorum. Ecenaz'i 9:30 yatirdiktan sonra gece yarisina kadar kitaplarimin arasina gomuluyorum son zamanlarda.
Okudugum kitaplardan bir tanesi yukarida resmini gordugunuz. Gecen Haziran ayindan beri rafta okunmayi bekliyordu ve okudukca bu kadar bekledigim icin daha cok pisman oluyorum. Her Turkun, ozellikle de benligini kaybetmeye baslayan yeni neslin mutlaka okumasi gereken bir kitap. Okurken inanilmaz duygulanip bazen gozyaslarima hakim olamiyorum.
Bence Turk Halki bir kampanyayla, Turkiye'nin su anda basinda bulunan hukumetin tum gorevlilerine ve 500 kusur milletvekiline birer kopyasini gondermeli. Yiktiklari degerlerin ne zorluklarla elde edildigini gormeleri icin.
Diger okuduklarim ise bir onceki mesajda resmini gordukleriniz, yemek tarifi kitaplari. Aslinda ekmek ve cesitleri demek daha dogru olur. Cumartesi kitaplari aldiktan sonra kucuk mutfagimda sadece bu is icin bir bolum ayirdim kendime. Az kulladigim malzemelerimi kaldirip yerlerine kitaplarimi koydum ve hamur yugurma alani actim. "Baking" isimli kitapta orjinal isimleri kullanilarak "Lahmacun" ve "Peynirli Pide" tarifi de var. Yazar tarifleri, cok yakin arkadasi oldugunu soyledigi, annesi Turkiye'de unlu asci olan Zeynep Conker'den aldigini yazmis. Lahmacunu kendimce uydurup yapmistim birkac kere, artik tarife gore yapacagim. Peynirli pideyi kendimiz icin degil ama belki gelen arkadaslarim icin yapabilirim. Artik siz de biliyorsunuz ki Hakus'un penir yemiyor.
Kitaplari sadece okumakla kalmiyorum tabii. 2 tane ekmek yaptim. Her yazarin tarifi farkli oldugundan, bu yazarin calisma seklini ogrenmek icin once bildigimiz basit beyaz ekmekle basladim. Diger denediklerimden daha guzel, puff puff bir ekmek oldu. Aldigim bu guvenle biraz daha karisik bir ekmek yapmaya karar verdim. Ekmegin adi:Pignola. Turkcesi nedir bilmiyorum. Uzun asamalari. Yapmadan bir once 1 cup kuru uzumu 2 portakal kabugu rendesi ve suyunda beklekmek gerekiyor mesela. Dun gece hamurunu hazirlayip mayalanmasi icin dolaba koydum, sabah kahvaltiya yetirtirmek icin erken kalkip ceviz ve dolmalik fistigini da karistirip ilik firinda 1 saat beklemeye biraktim. Ben de sicacik yatagima geri dondum. Hamur dolapta mayalandigi icin daha uzun beklemem gerekiyordu ama ise gidecegim icin ben firina verdim. Cok kabarmadi ama tadi guzeldi.
Bir dahaki ekmegim de cevizli bir tarif olacak ama kepek unu ile yapacagim. Bu ekmek konusunun ayrintilarina cok fazla girip sizi bunaltmayayim.
Bu mesajin asil amaci yukaridakii kitabi herkese tavsiye etmekti. Yaptim ve gidiyorum...

Cumartesi, Aralık 02, 2006

Happy Feet

Ecenaz ilk sinema macerasini yasadi. 2,5 yasina girmesine 2 hafta kala.
Nasildi? 1 satt 48 dk lik filmin sadece 40 dk sini seyretti. Popcornu bitene kadar yani. Sinemaya goturmek icin, cok mu erken davrandik ya da cok mu gec mi kaldik bilmiyorum. Resimden de anlayacaginiz gibi film penguenlerle ilgili. Bu filmi secmemin ozel bir sebebi bile var. Penguenleri cok seviyor Ecenaz. Televizyondaki en favori cizgi filmi (tabii ki SpongeBob'tan sonra) Pingu. Hic konusmayan surekli "nup, nuuup" diye bagiran bir penguen. Buna ragmen sinemada sadece 40 dk dayanabilmesi ilginc. Tamamen seyretmemis olsa da ben ilk film biletlerini saklamaya karar verdim.


Hakus dun ve bugun izinli oldugu icin evde Ecenaz icin bir bayram havasi var. 2 tam gunu bizimle gecirince cocugun psikolojisi duzeldi. Cok daha mutlu, uyumlu, soz dinler oluyor boyle gunlerde. Tabii bizim icin de huzurlu bir tatil demek bu. Dun Barnes & Noble (unlu bir kitapci) , sinema ve alisveris merkezi ziyareti onu cok yormus olmali ki gece sadece bir kere uyandi. Ama sabah 6:45 de ayaktaydi. 8:30 da uykusuzluktan yanan gozlerimizle kahvaltimizi yapmis yeni gunde neler yapacagimizi planlamaya baslamistik. Bir gece once seyredilmeyi bekleyen filmlerden birisini izleyip 2:30 da uyuyunca sabahin korunde kalkmak biraz dengemizi bozdu. Hakus Ecenaz'in oglen uykusunu firsat bilerek arayi biraz kapatti. Ben gunduzleri uyuma ozurlu oldugum icin, hemen evden sivisarak solugu kitapcida aldim. Ozlemisim kitaplarin arasinda olmayi. Asagida resimlerini gordugunuz kitaplari aldim. Ilk birkac sayfasini okuyup cok eglenceli oldugunu dusundugum bir kitabi ise $15.00 ima kiyamadigim icin, bir dahaki sefere diyerek vedalastim. "I Feel Bad About My Neck" kitabin adi. Kitabtan ne guzel bir yeni yil hediyesi olur degil mi? :)))




Kitaplari almadan once uzun uzun inceledim ama bu yorucu gunun ardindan hepsini yatagima serip doya doya tariflere bakma planim var. Dikkat ettiyseniz bir tanesi Turk Mutfagi uzerine. Kitapcidaki 2 kitaptan birisini ben aldim. En az 300 Italyan Mutfagi kitabinin yaninda sadece 2 Turk kitabi bulunmasi biraz uzucu.

Kitapcidan bayagi agir bir torbayla ayrildim. Aksam icin guzel bir yemek planim oldugundan ogle yemegini atistirarak gecirme dusuncesiyle yoldan birseyler alip eve geldigimde Ecenaz yeni uyanmisti. Ama saat hala 2:00 oldugu icin, yemekten sonra hep beraber alisveris merkezine gittik. Uzun zamandir ihtiyacim oldugunu halde bir turlu dogru olani bulamadigim kahverengi ayakkabilarimla bu sefer karsilasmak umidiyle. Bir suru ayakkabi denedim ama ilk goruste asik oldugum bir tanesi cikmadi karsima. Her zaman ki gibi alisveristen karli cikan Ecenaz oldu. Asagidaki resimlerde gordugunuz sapkayi, 5 dk dan fazla saclarinda tutmamasina ragmen dayanamayip aldigim bir cift toka ve krem rengi bir esofman takimiyla gunun kazanani Ecenaz'di.
Eve gelir gelmez aksam yemegi icin mutfaga girdim. Sabah mayalayip evden cikmadan da pisirdigim Fransiz ekmegim (bu seferki farkli tarifle) firinin uzerinde yenmeyi bekliyordu. Yine sabah buzluktan cikardigim parcalanmamis kuzu pirzolamin da buzlari cozulmustu. Bu tarz etler icin mikrodalganin buz cozucu ozelligini kullanmak istemiyorum, bana sanki tadini bozuyormus gibi geliyor. Kucuk kirmizi soganlarim ve kabuklari soyulmamis butun patateslerimle pirzolami firina verdim. Icinde yok yok diyebilecegim bir salata ve zeytinyagli taze fasulyeyle aksam yemegim hazirdi. Ecenaz etten bir kere isirdiktan sonra sadece fasulye ve salata yiyerek masadan kalkti.

Ben bu yaziyi yazmak icin bilgisayarin basina otururken, O da banyo yapmak icin babasinin elini tutup banyoya cekistiriyordu.