Lilypie Kids Birthday tickers

Salı, Ekim 31, 2006

Seker Aldik

Ufak capli sogukalginligindan sonra Ecenaz sonunda grip asisini oldu.
Doktor ofisi pazartesi gunu arayarak kitlik haline gelen asinin sonunda geldigini soyleyip bu aksam icin randevuyu verdi.
Isten geldikten sonra mumkun oldugunca Ecenaz'in modunu yuksek tutmaya calisarak doktora gitmek icin hazirladim.
Her zaman ki gibi "anne nereye gidiyoruz" sorusu geldi. Ben de "doktor'a" dedim. Tepki superdi; "doktor igne yapmayacak".
Arabadan inerken emin olmak icin yine ayni soruyu sordu, bende yine cevap yok. Bekleme odasinda diger cocuklarla oyun oynayacagini anlatmak daha kolay geldi. Ofise girdigimizde de "seker alicam" deyip igneyi unuttu zaten.
Cok sukur ki sadece 5 dk bekledik. Odaya girdik, ayakkabilarini ve pantolonunu cikardim, Ecenaz' da ses yok. Igne yapmak icin hemsire ayaklarini sabitledi, ben de ellerini tuttum ve ignenin ne ise yaradigini anlatmaya basladim. Ve saniyeden de kisa bir surede olay bitti. Sadece "acidi" diyebildi. Hic mizima ya da aglama kirizi yasamadik. Uzerinde sirin karakterlerin oldugu bir yarabandiyla hemsire de gonlunu alinca, seker icin hazirdi artik. Bu sefer sekeri gercekten haketti ama.
Simdilik atesimiz yok, evden cikmadan ates dusurucu vermistim. Bir de buyudukce daha az etkileniyorlar galiba.
Cok uslu durmasindan cesaretle donuste markete bile ugradik. Ecenaz'in kullandigi minik market arabasini doldurup ciktik hemen. Uzun zamandir aradigim kus uzumunu de buldum. Degisik bir suru markete bakmama ragmen bulamadagim uzum meger burnumun dibindeymis. Simdi de Mascarpone cheese ariyorum tatli tarifim icin. Bu aksam 3 marketi aradim bu cevredeki, hicbirisi satmiyor. Hatta calisanlardan birisi adini bile duymamis. Bu cuma gunune kadar bulmam lazim. Turk tatlisiyla tiramisu tarfini karistirip degisik birsey denemek istiyorum. Bakalim bulabilecekmiyim.

Ecenaz'la aramiz biraz daha iyilesti diyebilirim. Ben ve babasi cambazlikta ustalastigimiz icin galiba. Yapmamasi gereken ya da yapmasini istedigim seyleri donup dolastirarak kendisi istiyormus gibi anlatip vukuatsiz yasayip gidiyoruz. Ecenaz bir sonraki doneme gecene kadar da idare edecegiz gibi gorunuyor. Sonra yeni trickler bulmamiz gerekecek.
Tv sinirlamasinda pek basarili oldugumuz soylenemez. Ama en azindan egitici olanlari acmayi basarabiliyoruz. Daha az scooby doo daha cok susam sokagiyla kendimizi avutuyoruz.
Meyve suyu icirmeme cabalarimiz da pek iyi gidiyor sayilmaz. Emek vererek yaptigim meyve sularini icmekten cok lavaboya bosaltmayi seviyor. Haftasonu babasinin yaptigi portakal-greyfurt karisimi olani sevdi ama.
Sevindirici olan onumuzun kis olmasi. Tazecik turuncgiller markete cikmaya basladi. Aslinda yilin her donemi varlar da, yazin ortasindaki portakalin ne kadari portakal oluyor bilmiyorum.
Daha onceki yazimda, sayfaya Ecenaz icin resim arsivini olusturmaya calisacagimi yazmistim. Gordugunuz gibi basardim. Resim niye yok? diye sikayet edenlere duyurulur:) Istediginiz zaman Ecenaz'in istediginiz donemdeki halini bir tikla gorebilirsiniz. 14 - 27 ay arasi demek daha dogru olur. Eger tembellik etmezsem dogumundan 14 aylik oldugu doneme kadar olan tum resimleri arsive ekleyebilirim. Aslinda tembellik degil biraz zaman sorunu. Ecenaz'in ilk 5 ayinda 600 kusur resim cekmisiz. Eklenmesi gereken 13 ay var. 1000 kusur resim. CD leri tek tek tarayip sayfaya aktarmak bayagi zaman istiyor. Belki Ecenaz okula basladigi zaman yapabilirim.

Salı, Ekim 24, 2006

Fransiz Ekmekleri

Ben kendimi astim arkadaslar.
Artik ilk denemede tarifleri tutturuyorum. Bugun fransiz ekmegi yaptim. Nefisti. Hatta bir daha ki sefere tarifte oynama bile yapabilirim. Biraz daha az sekerle tadinin bizim ekmege cok yakin olacagina inaniyorum. Korkudan yarim olcuyle yapmistim Hakus'a sadece uc parca kaldi, o da begenirse yarin tam olcek tekrar yapacagim. Cok guzel olduysa neden begenmesin demeyin, zira Hakus'un yemek konusunda sagi-solu hic belli olmaz.

Gecen hafta ozenip bezenerek yaptigim manisa kebabini begenmeyen adam, 10 dk icinde hazirlayip ocaga koydugum bamya icin "hayatimda yedigim en guzel bamyaydi" dedi. Ben yine de hevesimi kirmadan yeni seyler denemeye devam edecegim.

Babasi gibi yemek aliskanliklari olmaya baslayan kizimla da ayri ugrasiyorum. Bugun ne denediysem yemedi. En son fransiz ekmeginin icine koydugum iki dilim mozarella peyniri, kozlenmis kirmizi biber ve yagda pismis yumurtayi yedirebildim.

Ayrica benimle de arasi biraz acik birkac gundur. Bir tuhaflik var hareketlerinde. Babasina biraz da olsa yaklasiyor ama bana asla. Hakus farkinda olmadan birsey yaptigimiz kanaatinde, durum da onu gosteriyor ve bedelini agir oduyoruz.
Aklima iki sebep geliyor bu tuhafliklar icin; henuz Hakus'a soyleme firsatim olmadi. Ama gorustugumuzde paylasmayi planliyorum. Birincisi, TV sinirlamasi, ikincisi de hazir meyve suyunu kesmemiz.
Ne olursa olsun ikisini de kesmemiz gerekiyor. Televizyonun fisini cekiyoruz artik, cunku acmayi biliyor. Baska seylerle oyaliyoruz, biraz sonra pasa pasa geri aciyoruz. Cunku durumu anlatilamayacak derecede vahim hale geliyor. Tek umudum bir an once okula baslayarak Tv saatlerinin azalmasi.
Ecenaz 17-18 ay civarindayken gunde yaklasik 2 litre su iciyordu. Aldigi tek sivi da su degildi. Meyve suyu ve sut de bu 2 litreye ilave. Bez yetistiremiyorduk, gece altini degistirmemize ragmen sabah yataginda cis icinde uyaniyordu. Hatta seker hastasi olabilecegi ihtimali bile geldi aklimiza. Sonra ne olduysa suyu kesti. Meyve suyu ve sute dadandi. Baslangicta nasil olsa sivi gida aliyor diye uzerine dusmedim. Ama simdi yemek yerine meyve suyu iciyor. Sutu once yag orani %2 olana dusurdum sonra %1'e simdi de soya sutu veriyorum. Hicbirisine itiraz etmedi ama meyve suyunda problem yasiyoruz.
Gecen gun kuru kayisi ve mangodan yaptigim meyve suyuna burun kivirdi ama baska care olmayinca icti. O bitince elma kompostosu ve evde yapilmis ananas suyunu karistirdim durum yine ayni. Ve ben hicbirisine seker koymuyorum. Meyvenin tatliligina biraz da uzum pekmezi ekliyorum. Super saglikli. Bir de sekerle denemek icin az islenmis kahverengi seker aldim. Bir dahakini oyle deneyecegim. Cok sukur ki kiz geliyor taze portakal suyuna hicbirsey ilave etmeye gerek yok. Hem de Ecenaz'in favori aromasi. Yavrum butun dolabi acip kapatiyor meyve suyu bulma umidiyle.

Butun bu huysuzluklarin yaninda yine de soz dinleyen bir kizim var diyebilirim. Sadece nasil soylemen gerketigini bilmelisin. Buyuk insan gibi oturup anlatirsan o da sana oyle davraniyor. Herseyin sebep ve sonucunu anlatman lazim.
Bugun ufak kazalar yasadi kizim. Balkonda gozune cicegin sopasini batirdi, caninin yanmasiyla deli gibi aglarken bir yandan da bana "oper misin?" demeye calisiyordu. Opucuk gecirmeyince "yikayalim" dedi. Gozune sprey puskurttugunde yikamistim bir kere, oradan aklinda kalmis olmali. Banyoya gittik. Gozunu suyla oyle ozenli yikadi ki benim mudahelem hic gerekmedi. Bir sure kirpistirdi gozlerini ve beni bayagi korkuttu. Cizmis olmasindan korktum ama neyseki yikayinca biraz rahatladi.
Tam bunu atlattik derken iki parmagini utuye yapistirdi. Gozumun onunde hem de. Yurumeye yeni basladigi zamanlarda yaninda yapmadim utuyu uzunca bir sure. Laftan anlamaya baslayinca babasi evdeyken, son 7-8 aydir da onunla yalnizken yapiyorum utuyu. En cok korktugum seylerden bir tanesi yanik. Bugune kadar da hic basimiza gelmemisti. Neyse ki cok kucuk atlattik.
Elini hemen suya tuttum ve Ecenaz benden erken davranip "anne buz verir misin?" dedi. Cocuk ilkyardim durumlarinda ne yapilacagini coktan ogrenmis bizim haberimiz yok. Buz cok canini yakmasin diye buz kalibi verdim, Hakus birkac kez kullanmisti bunu maclardan geldiginde kaslari icin, Ecenaz kaliba hemen "babanin buzu" adini koydu. Buzdan sonra biraz da yanik kremi surdum ama butun bu ilkyardima ragmen su toplamasini engelleyemedik. Onlar patlarsa ayni aciyi tekrar cekecek.
Biz de durumlar boyle.
Bu yaziyi dun yazmistim ama sitedeki tamirat calismalari nedeniyle bugun sayfaya koymam mumkun oldu.
Sayfaya Ecenaz'in resim arsivini olusturmaya calisiyorum. Becerebilirsem istedigin zaman gecmise donmeniz mumkun olacak.
Bu arada yukarida bahsettigim fransiz ekmeklerini Hakus da cok begendi ve bugun tekrar yaptim. Haftaya ciabata ekmegi deneyecegim.
Bugun yaptigim fransiz ekmeklerinden bir tanesinin de resmi bu:))
Nasil ama?

Ayrilik

Bir Ramazan bayrami daha bitti. Bizim icin baslamamisti bile ama bitmesine uzulunlerin oldugunu bilmek de beni uzuyor. Ramazan, yilbasi, kurban bayrami derken bir yil daha bitecek.

Yilbasi disinda Amerika'lilarla kutladigimiz ortak bir gun yok. Onlarin bizim Ramazan Bayrami'mizi bilmedigi gibi biz de onlarin Sukran Gunu'nu bilmiyoruz. Aslinda bizim hic ozel gunumuz yok burada. Ne onlarinkine katilabiliyoruz ne de kendimizinkini kutlayabiliyoruz. Biz derken, cekirdek ailemden bahsediyorum. Kendi "grubuyla" bayram kutlamalari burada da bazi turkler arasinda yapiliyor.

Durumdan en cok etkilenen Ecenaz bence. Bizim gibi heyecanla yeni kiyafetlerini giyecegi bayram sabahlarini bekleyemeyecek, karni agriyana kadar seker ve tatli yedigi bayram gezmeleri olmayacak, ya da bir yil seker almasina yetecek kadar bayram parasi.
Ben Turkiye'den ayrildigimda da bu geleneklerin cogu yokolmak uzereydi. Bizim ailemizde cok sukur ki hala ayni heyecan yasaniyor.

Annem ve babamla bayramlasmak hatlarin yogunlugu yuzunden hala kismet olmadi. Arefe gunu konustugumda her ikisinin de sesindeki mutluluk, bu sene bayramin nereye geldigini gosteriyordu. Annem etraftaki kalabaliktan ve saskinliktan hala konusamiyordu aradigimda. Babam tahmin ettigim gibi aglamis. Biz de arefe aksami abimle bunlari konusurken agladik. Sanirim ayriligin en cok dokundugu zamanlar ozel gunler.

Cuma, Ekim 20, 2006

Kuculenler


Yaz bitti.


Beyaz pantolonlar, kolsuz t-shirtler, askililar, sortlar, tiril tiril elbiseler kaldirildi. Benim ve Hakus'un yazliklari sadece yer degistirdi. Ecenaz'in kiyafetleri ne olacak. Seneye saklasam da hicbirisini giyemeyecek. Hepsinde bir suru emegim var. Ben dikmedim ama onlari alabilmek icin bazen bir suru yol kadettim, alacak parayi kazanmak icin ben ve babasi bir suru ter doktuk, aliveris sirasinda;

"hadi kizim deneyelim"

"tamam denemeyelim ama uzerine tutmama izin ver"

"tamam onu da yapmayalim, bari arabanda usluca otur da ben etraftakilere bakayim"

" ok hicbirini yapma, evde deneriz, olmazsa geri getiririz" ler yasadim, simdi bir daha bulusmamak uzere ayrilmak zor geliyor.



Dun aksam oldu butun bunlar. Hasta ve yorgun halimle eve geldikten sonra yaprak sarmasi ve tatli yapmistim ya, hizimi alamayip kisliklari da kaldirdim. Yani kaldiramadim. Hepsini bir yere topladim ve ne yapacagimi bilmiyorum. Atilmaz, satilsa yok pahasina gidiyor icim sizliyor, evin bir kosesine koyayim diye dusundum, butun koseler dolu. Bebekliginden beri hicbir kiyafetini atmadim. 28 ay. Ilk yil ne kadar hizli buyudugunu soylememe gerek yok herhalde. Sadece penye pijamalarini ve Hakus'undan is yerinden gonderilen bazi hediyeleri yokettim. PJ'ler cope gitti, hediyeler ikinci el magazalarina satildi.



Beni yine huzunlendirip, uzecek bir aksam daha gecirecegim kizimla ve en iyilerini secip saklayacagim.

Ecenaz'da benim kadar zorladi yazliklar kalkarken. Ozellikle ayakkabilarda. Ben "annecim, kuculduler sana hem de cok eskidiler" dedikce O ayagina sokmaya calisti. Sonra ortak kararla hepsini atmaya karar verdik. Attiklarimin icinde yukaridaki resimde gordugunuz papi de var.



Ama kuculup de atilmayacak gibi olanlari Ebay'de satisa koydum. Simdilik bir taliplimiz cikti, bakalim. Satisa koydugum ayakkabinin birisine $30 vermistim, 4 tanesine $15 istiyorum. Baska carem de yoktu. Eger satis problemsiz biterse kiyafetler icin de aynisini yapacagim. Evdeki kiyafet yigini artacagina, kizimin banka hesabi kabarsin. Degil mi?

Bugun evde bazi degisiklikler daha yaptim. Salonumuzda Ecenaz'a ait hicbirsey yok artik. Evime bircogunuz geldigi icin hatirlar; camin onunde duran Ecenaz'in masasini, iste o masa Ecenaz'in odasina gitti. O masa yuzunden butun oyuncaklar salona obekleniyordu. Butun oyunlarimiz o masa etrafindaydi. Artik ailece Ecenaz'in odasina tasindik. Artik herkes her an evime baskin yapabilir. Salonum derli toplu olacak. Insallah...

Biraz sonra yazacaklarima Evren kizabilir...

Ecenaz'a ilk dogumgunu hediyesi olarak aldigi oyuncak bu aksam itibariyle cop kutusunun yaninda. Cok guzel birseydi. Bak gecmis zaman oldu bile;) Uzerinde irice piyano tuslari, bir cesit davul, birkac muzik aleti ve en tepesinde muzikle danseden bir maymun vardi. Cok oynadik bu oyuncakla ailece. Sonra Ecenaz o tepedeki maymunun kafasini kopardi. Zarar verdigi ilk ve tek oyuncak diye de bir parantez acayim. Hakus yapistirmayi cok denedi ama olmadi. Maymun gidince Ecenaz'in da iliskisi bitti oyuncakla. Buna ragmen 1 yil daha sakladim oyuncagi ama yer kitlidigindan gitmek zorunda kaldi. Kizma Evren abisi...

Bu aksamlik evim derli-toplu ve temiz. Yarin hepimiz evdeyiz ve hastayiz. Gerisini soylememe gerek yok sanirim.

Planlarimiz arasinda disari cikmak yok. Evimizde aile saadeti yasayacagiz. Ben de yufka acip borek yapacagim, yarisi peynirli yarisi kiymali. Malum Hakus peynir yemiyor. Bol oyun oynayip eglenecegiz yarin.

Haaa bir de annemi arayacagim. Video goruntulerini daha sonra gorecegim bulusmanin annemdeki ses etkisini duymak icin. Babamin aglayacagina eminim. Canlarim benim.



Perşembe, Ekim 19, 2006

Ramazan Bayrami

Once herkesin mubarek kandili kutlayayim. Bizim evde pek hissedilmese de bir ramazan ayi daha bitmek uzere. Calisma saatlerimizin tersligi ve saglik problemleri yuzunden yine annemin tabirlerinden birisiyle Ramazan'i yedik. Ramazan'in girmedigi eve tabii ki bayram da girmiyor. Hem insan sevdiklerinden bu kadar uzakken, bayrami bayram yapan seylerin hicbirisi yokken etrafinda,kutlamak pek anlamsiz olurdu.
Ama; bana bu sene buruk da olsa mutluluk yasatan birsey oluyor bu bayram.

Her yaz oldugu gibi bu yaz da Karadeniz'e giden annem ve babam isleri sebebiyle bu sene bayrami orada kutlamak zorunda kalacaklar. Bunun neresi seni mutlu ediyor demeyin, daha anlatacaklarim bitmedi. Annem ve babam uzun yillardir ilk kez bayrami yalniz kutlayacak olmanin buruklugunu yasiyorlar. Hatta bugun babami kandil icin aradigimda annemin biraz rahatsiz oldugu icin yattigini soyledi. Uzuntuden. Bilirim ben annemi. Yaninda yavrulari ve yavrularinin yavrulari yok cunku. Ama annemin bilmedigi birsey var ki, oda butun yavrularinin arife gunu yaninda olacagi. Butun derken sadece kardeslerimi kasdetmiyorum, herkes var bu butunun icininde. Cocuklari, torunlari, damatlari, manevi kizi, gelini, herkes.
Kardeslerimin icleri elvermemis yalniz bayram gecirmelerine anne-babamin, kocaman bir otobus kiralayip yola koyulmaya karar vermisler. Eglencenin yolda baslayacagina eminim. Annemin surpriz karsindaki yuz ifadesini tahmin etmek cok guc ve ben daha sonra bunun videosunu seyretme sansina sahip olacagim.
Eksik olan 2 kisi var bu guzel dusuncede. Ben ve Boston'daki abim. Annemin de mutlulugu biraz buruk olacak benim gibi. Yillardir, Karadeniz'de ailece biraraya gelmeyi planliyorduk ama bize nasip degilmis. Oralari gormeyeli yaklasik 15 yil oldu. En son lise yillarindaydim gittigimde.

Cok degisiklik olmus heryerde ve herseyde oldugu gibi koyumuzde de. Evin penceresinden incirini yedigim agac kurumus. Diger penceredeki kocamaaan kiraz agaci kesilmek zorunda kalmis. Annemlerin tek katli evi triplex olmus. Ve hala vefat ettigine inanamadigim Anneannem yok orada. Koyu hic anneannemsiz gormedigim icin sanki gidince beni orada bekliyor olacak gibi geliyor.
Gormeyi cok ozledigim bu yere yolculuga cikacak butun aileme coook guzel, sorunsuz bir yolculuk diliyerek bu konuyu kapatiyorum. Yoksa aglayacagim simdi.

Ailece hasta olduk biz. Ecenaz'la basladi sonra Hakus'a gecti simdi de ben. Ecenaz'da ses catalligi disinda birsey kalmadi. Hakan dun gece yatak dosekti, benim de bugun heryerim agriyor.
Insan kendi kendine nazar degdirir mi? Ben yaptim. Su koca cenemi tutamayip herkese Amerika'ya geldigimden beri hic soguk alginligi ya da grip yasamadim deyip durdum, bununla da kalmayip isin icine Ecenaz'i soktum. Benim son 6 yilda, Ecenaz'in da dogdugundan beri ilk soguk alginligi bu. Neyseki 2 gunde atlatti. Hakus'un bunyesi cok zayif bu konuda. Her yil mutlaka hasta oluyor. Ecenaz'i asilari koruyor babasindan, hafif bir burun akintisi ile atlatiyor, beni neyin korudugunu bilmiyorum.
Annemin Hakus'la ilgili soylediklerini hatirladim simdi. "Hakan hic saglikli beslenmiyor, sut yok, yogurt yok, peynir yok. iyi bak bu adama ilerde acisini cok ceker" demisti. Dogru galiba. Annemin bu saydiklarinin hicbirisini yemiyor. Evden asitli icecekleri de kesiyoruz artik. Kesiyoruz degil mi canim? Bu benim kacinci bu ise kalkisim hatirlamiyorum. Henuz basarili olabilmis degilim. Denemekte fayda var. Ecenaz'a meyve suyu almayi da kestik. Bugun kuru kayisi ve mangodan evde yaptim, koydum surahiye. Bir bardak verdim, tadina bakar-bakmaz lavaboya bosaltti. Ben de zorlamadim. Mecbur kalinca pasa pasa icecek.

Unutmadan... Iskembe corbasimi denedim bu aksam. Ilk kez icin fena sayilmaz. Az miktarda yaptigim icin olcu ayarlariyla oynamistim, unu biraz fazla olmus ama icilmeycek gibi degil.

Isten cok yorgun geldim bugun ama kac gundur aklimda olan yaprak sarmasini yapmadan da duramadim. Nefis oldu. Yarim saatte pisti. Guler abla inanmayacak simdi buna ama pisti iste.

Neden inanmayacak biliyor musun? Daha once butun yaptiklarim kaynadiktan sonra, kisik ateste 15 saat kadar bir surede ancak pisiyordu. Dalga gecmiyorum. Minimum 15 saat. Guler ablaya bunu ilk soyledigimde "o yapraklar plastiktir" demisti. Sonra bizi ziyarete geldiginde ayni sey onun da basina gelince hak verdi bana. Isin sirri yaprakta tabii ki. Uzerinde "tender leaf" yani yumusak yaprak yazani sonunda bulabildim. Kisa surede pisince de icine koydugum butun malzemenin tadini alabildim. Bu sefer kine fistik ve kuru uzum'e ek olarak minicik dogranmis kuru incirler de koydum. Sonuc mukemmel. Kizim bir isirik aldi sadece, "begenmemis". Hakus bayilacak biliyorum.
Sarmadan sonra bir de tatli yaptim. Gecen hafta ilk kez yaptigimda bayilmistik bu tatliya. Doyamadim ben yine aynisi yaptim. Simdi gidip tadina bakayim.
Zaten boynum tutuk bir halde. Bilgisayarin basinda oturmak iskence haline geldi.

Simdiden herkesin Ramazan Bayram'i kutlu olsun.

Çarşamba, Ekim 18, 2006

Son birkac gundur yazamadim ve sayfayi acip yeni seyler goremeyen birkac tanidigim "hadi artik, tembellik yapma" demeye basladilar.

Bir suru sey oldu son yazimdan beri ve benim gibi "kalemi kuvvetli" olmayan birisi icin bunlari anlatmak bayagi zor olacak ama hadi deneyelim bakalim.

En son yemegim manisa kebabi ev halki tarafindan begenilmedi, hepsini ben yedim 2 gun boyunca. Esi benim ki gibi secici olan bayanlara allah sabir versin. Ecenaz da sadece bezelyelerinden iki uc catal aldi. Su gunlerde pek istahsiz zaten. Eskilerin bir tabiri var ya "boynu inceldi" aynen oyle oldu Ecenaz.

3 tane ilkim oldu bu kisacik donemde. ikisi benimle ilgili digeri ise Ecenaz'la. En onemlisini sona sakliyorum.

Ilki hayatimda ilk kez iskembe corbasi yaptim. Nasil oldu diye soracaginizi biliyorum ama henuz tatmadim. Kokusu ve gorunusu mukemmel. Dun hasladim, bugun bir kismini terbiyeledim. Hakus iskembe yemedigi icin kalan kisminida dondurucuya attim. Bu aksam Sirvan ve ailesi ile yemege ciktigimiz icin de denemek nasip olmadi, dener denemez sonucu yazarim.

Ikinci denedigim seyin sonucu hemen verilecek cinsten degil cunku yine hayatimda ilk defa tursu kurdum. Annem hep tursu kurdum der, ben de oyle yazdim. Kurmak, yapmak degil. Aradaki farki bilmiyorum.
Yaklasik 7 kiloluk malzeme kullandim ve hepsini incecik dogradim. "Kasik tursusu" adi buradan geliyorum sanirim. 2 saatimi aldi hepsini dogramak. Lahana, havuc, kereviz, yesil domates, aci biber, salatalik, maydanoz ve sarimsak. 3-4 haftaya kadar hazir olmasi gerekiyor, eger tutarsa. Sonucu cok merak ediyorum. Ilk kez yaptigim icin acemi sansiyla tutmasi buyuk ihtimal. Tutarsa benden daha cok mutlu olacak bir kisi varsa o da Hakus. Bayiliyor tursuya. Eger tutmazsa turk markette gordugum kocaman kavanozdaki tursuyu alacagim ona. Annem ve babam ayni tursuyu Turkiye de severek yiyorlar. Hatta annem bu tursuyu buldugundan beri kendisi yapmak icin ugrasmiyor bile. Markasini su an hatirlamiyorum. Bir ay sonra almak zorunda kalirsam size de markayi yazarim.

Ve gelelim en onemli ilke. Bugun Ecenaz'in okul kaydini yaptirdik.

2 yas grubu sinifinda su an yer olmadigi icin ne zaman baslayacagi belli degil. Biz Ecenaz'dan daha cok heyecanliyiz. Sinifta yer acilma sureci icinde de onu okul fikrine alistirmaya basladik. Bu hafta 4 okul ziyaretimiz oldugu icin O da neler oldugunun farkinda.
Okula gitmek istiyor musun? diye sordugumuzda hemen kiyafet dolabina gidip giyeceklerini seciyor. "Simdi gitmiyoruz " lar ise yaramiyor ve mizimalar basliyor. Cok istekli simdilik, ilk gunumuzun hepimiz icin sancisiz gecmesi tek istegim.

Okul arastirmalari 4-5 ay once baslamisti. Son gittigimiz de en begendigim oldu. Iki tanesine okul yerine kres demek daha dogru olur. Egitim amacli degil de daha cok bakim amacli olduklari icin. Ecenaz'in ihtiyaci olan bakim degil cunku ben isteyken babasi, babasi isteyken de benim varim yaninda. Bizim istedigimiz sosyallesirken ogrenmesiydi ve bu okul isteklerimize cevap verebilecek tek yer gibi gorunuyor. Ogretmenler cok ilgili, okul temiz, bakimli, her grubun sinifi ayri odalarda, programli, aylik degisik faaliyetleri var, guvenli bir bina.... Hersey gibi bunlarin da bir bedeli var.
Ilk gittigimiz okulun haftalik ucreti $92 idi, ikincisi 70, ucuncusu 184 ve sonuncu bizim sectigimizin ki de 155 ti. Fiyatlar biraz tuzlu ama Turkiye'de de 1.000 ytl,lik kresler oldugunu biliyorum. Egitimi kiyaslayamam cunku Tr deki kreslerle ilgili fiyatlari disinda bir bilgim yok.

Ve biz bugun son anda fikir degisikligi yaparak bu okula karar verdik. Guler anneannemizin etkisi buyuk. Maddi anlamda gucumuz yetmeyecegi icin istemeyerek de olsa ucuz olan krese gonderecektik ama anneannemizden gelen yardimla cok sukur ki istedigimiz okula gidebilecek. Insan cocugu icin herseyin en iyisini istiyor. Konu egitim olunca durum daha da ciddi. Cocugu bu okula giden bir musterim var. Inanilmaz derecede memnun okuldan. Insallah durum bizim icin de ayni olur.

Ecenaz artik Tv seyrederken bana donup "anne ne dedi" diye sormayacak. Okula basladiktan 3 ay sonra ingilizceyi cozecegini dusunuyorum. Mukemmel olmasi 1 yilini alacak uzmanlara gore. Biz de simdi ingilizce ogretmeye calisirken, o zaman da Turkce ogretme cabasina girecegiz.
Ecenaz'a hamileyken ne olursa olsun ingilizce ogretmeye calismayacagim, nasil olsa okulda ogrenecek diyerek, buyuk konusmusum. Etrafta ingilizce konusanlari anlamadigini gordugumuzde uzulup biraz da olsa evde ingilizce konusmaya basladik. Bazi sorularimizi ingilizce soruyoruz, bir cumlenin once turkcesini sonra ingilizcesini soyluyoruz ki biraz kulak asinaligi olsun diye. Kelime dagarcigi fena sayilmaz ama cumle kuramiyor. Akici bir turkcesi var diyebilirim. 6 kelimelik uzun cumleler kurabiliyor ve hepsini yerli yerinde kullaniyor. Bazen kendisinden ucuncu sahis olarak bahsetmesi cok komik. "Ecenaz yemek yemiycek" mesela. Cogunlukla "yemek yemiycem" diyor ama bazen nedense boyle cikiyor.

cocuk dergilerinde uzmanlarin soyledigine gore cocugun 3-7 yas arasindaki yetisme tarzi ve beslenme aliskanligi hayatinin %75 ini belirliyormus. Cok buyuk bir yuzde. Gozumu bayagi korkuttu bunu ogrenmek. Dogru kararlarin alinmasi gereken onemli 4,5 yil var onumuzde. Sorunlu 2 yas donemini bitirdikten sonra okul cagina gelene kadar 4 yillik lay-lay-lom donemi oldugunu dusunmustum hep. Inanmak istemesem de biliyorum ki 7 yasina gelince de onemi buyuk olan baska bir donem baslayacak. Bunun sonu yok galiba. Ilkokul secimi, ortaokul sinavlari, lise donemi-blug cagi problemleri, universite sinavlari-masraflari, is hayati-acaba basarabilcek mi? Evlenecek-dogru insan mi?.... Ay daha fazla yazamayacagim, icim daraldi. Tabii cocuk sahibi olmak guzel ama sorun ve sorumluklar da unutulmamali. Kendisine ve yasadigi dunyaya saygili, basarili, terbiyeli, insan gibi insan yetistirmek cok emek istiyor.

Biliyorum simdi bazilariniz daha kisin 2 yasinda, bu kadar derin dusunme, hersey olur diyorsunuz. Ama zaman cok cabuk geciyor. Cocuk sahibi olmama ragmen bazen hala evli olduguma inanamiyorum. Hakus bunu soyledigimde cok kiziyor. 12 Ekim'de, Hakan'la tanismamizin 11. yildonumu kutladik ve 6 yildir evliyiz ama sindirememisim demek ki. Benim sindirim problemim var. Simdiden Ecenaz'in gelecegini dusunmem lazim ki, yasadigimizda sindirimi kolay olsun ve dogru seyler yapma ihtimalimi yukselteyim. Bak simdi; cumleden oyle bir yanlis anlam cikti ki, sanki evlenmekle yanlis bir sey yaptigimi dusunuyormusum gibi oldu.
Ama siz benim soylemek istegimi anladiniz, degil mi?

Ve hepsini dusundukten sonra ikinci cocuga hayir dedigimde, ailemdeki herkes hop oturup hop kalkiyor. Ne komik bir tabir degil mi? Hop oturup hop kalkmak:) Aile fertleri derken babam haric herkesi kastediyorum. Ablalarim, abim, yegenlerim, buyuk kucuk herkes. Fikre karsi cikan 5 kardesimin ucunun 2, ikisinin 1'er cocugu var. Duyan da 4-5 cocuklari var sanacak. Hem zaman da onlarin cocuk yetistirdiginden cok farkli artik. Biz Hakus'la kulaklarimizi kapadik herkese ve aldigimiz kararla mutlu mutlu yasiyoruz, simdilik;)

Benim yeni bir fikrim var Hakus'un bir turlu kabul etmedigi. Kopek sahibi olmak. Ecenaz bebek degil artik, oyle kil-tuy problemimiz de olmaz. Calismalarim devam edecek bu konuda ama Hakus cok kararli "Bu eve kopek girerse, Hakan cikar" diyor. Buyuk laf degil mi? Bakalim ne olacak!
Uzun aradan sonra uzun bir yazi oldu degil mi? Ben de icimi dokdum rahatladim. Ohh be!!!

Perşembe, Ekim 12, 2006

Kis geldi. Ecenaz ve ben uzun kollulara bugun resmi olarak gecis yaptik. Hatta Ecenaz ilk kez atlet bile giydi.
Bizi kandirmislar; ya da beni. Mevsimleri okul hayatimizin hangi doneminde ogrendigimizi hatirlamiyorum ama bildigim 4 yerine sadece 2 mevsim oldugu. 5,5 ay yaz 5,5 ay kis.
Evet biliyorum 1 yilda 12 ay var ama kalan o artik 1 ayin yarisini ilkbahar diger yarisini da sonbahar diye isimlendirmek anlamsiz. Kucucuk cocuklarin kafasini karistiriyor. Ben simdiye kadar yasadigim hicbir yerde gormedim 3 er aylik baharlar. Ne guzel olurdu ama olsa. Yanmaktan donmaya gecmek sokedici oluyor. Cok sukur ki kisimiz karli buzlu degil, yazimiz col gibi yansa da.

Neyse efenim biz gelelim cekirdek ailemize. Ben, Hakus, Ecenaz ve yemyesil kusumuz!
Yani aldigimizda yemyesildi simdi tuyleri dokuldugu icin yesimtrak oldu. Bu kustan en cok ben cekiyorum evde. Hakusla kusu alirken anlasma yapmistik, bakimi tamamen ona ait diye ama kafes temizligi etrafa sacilan tug ve yem temizliginin yaninda hicbirsey. Kafes icin bir kulotlu corabimi bile feda ettim.

Ablamin kusu vardi, hala duruyor galiba balik ve kopek ilaveleriyle, ondan gormustum corabin kesilerek kafesin etrafina gerildigini. Onun kusu icin super calisiyordu ama bu amerikali kuslar daha bir vahsi. Hakus kafesi temizlerken deri eldivenini takiyor, dalga gecmiyorum, kopartacak derecede isirdigi icin kusumuz parmaklarini koruyor adam. Hic muhabbet kusundan beklenecek sey mi?

Aldiktan bir hafta sonra pisman olduk. Maalesef kurtulamiyoruz da, verecek kimse bulamadik. Tam bir yildir bizimle. Eger Hakus baliklarimizi obeziteden oldurmeseydi, kus alma fikri aklina hic gelmeyecekti.
Evcil hayvan barindirma sevdamizin sebebi de oyle cok hayvansever oldugumuzdan degil, cocuklarin evlerine saklandigi bu ulkede Ecenaz'a eglence bulmak. Iliskilerinin baslamasi bir yil kadar aldi ama. Sabah gunaydinlar, yatarken iyi geceler, babasina kafes temizliginde yardim bile ediyor. Kus cok otup celallenince de "kus cevap veriyoooo" diyor.

Ama benim yeni bir sorunum var kusumuzla. 1 haftadir salonu paylasamiyoruz. Dogru soyluyorum. Aksamlari Ecenaz'i yatirdiktan sonra sooooyle bir salon keyfi yapayim diyorum, nerdeeee, deliriyor. Sebebini bugun buldum. Isiktan rahatsiz oluyor.
Ehh be kadin ort ustunu demeyin, cunku onu hep yapiyorum, isiktan rahatsiz olmasi yeni birsey degil. Sadece yeni taktigimiz ampullerimizi sevmiyor. Son 1 haftadir oldugu gibi bu aksam da aspiratorun isinda oturuyorum. Ama son. Yarin ampullerin ikisi iptal ediliyor.

Cekirdek bir aile olarak dun yaptigim yemeklerin hicbirisini bitiremedik. Benim secici kizim sadece tirtikladi zaten. Bu gunlerde cok az yiyor. 3 pound yaklasik 1,5 kilo kaybetti. Ufacik bir cocukda 1,5 kilo gozle gorulebiliyor. Aslinda ailece kilo kaybettik biz. Benimki is yogunlugundan, Hakus'un ki de pazar sabahlari yaptigi futbol maclarindan. Mactan sonra eve geldiginde Hakan, Hakanliktan cikmis halde oluyor. Sacindan ayagina kadar ter icinde, yanaklar ates kirmizisi ve gozunde sadece maclarda kullandigi komik numarali gozlukleri. O haldeyken evin sadece 3 metrekaresini kullaniyor. Eve giristen balkon kapisina kadar olan bolum. Kiyafetler balkonda birakilip banyoya uculuyor:)))
Eve yorgun gelse de, bu maclarin onu cok mutlu ettigini biliyorum. Ilk oynamaya basladigi zaman, ilkokul cocuklari gibi heyecanliydi. Kramponlarini kutularindan cikardi cooook uzun sure sonra.
Belki biz aile sabahlarimizdan birisini kaybettik ama kendisi icin bir yapmasi cok guzel.
Bu kadar heyecan ve mutlulugun sebebi de Turkiye'de yillarca persembe'leri oynadigi maclari hatirlattigi icin. Formunu geri kazanmasi 2 ayini aldi ama 31 yas ve yillarca aradan sonra hala fena sayilmaz.

Yemeklerden bahsediyorduk konu nereye geldi. Yarin krepli manisa kebabi yapmayi planliyorum. Adi Manisa kebabi ama okudugum kadariyla ismiyle hic alakasi yok. Daha cok talas boreginin kreple yapilanina benziyor. Yapip yedikten sonra sonucu anlatirip.

Çarşamba, Ekim 11, 2006


Gecen gunlerden birinde gittigimizde parkta cektigim bir resmi. Saclar super... Bu kaydiraktan indiginde elini tutmak cesaret istiyor.
Feci sekilde carpiliyorsun cunku:))

Grip Asisi

Bugun Ecenaz'in grip asisi icin kendimizi bayagi hazirlamistik. Ama doktor ofisinde isbilmez bir hemsirenin olmayan asi icin randevu verdigini aksam 7:30 asi icin gittigimizde ogrendik.
Ben hala sorunu anlamis degilmis. Bu asisiyi ureten firmada malzeme eksiligimi var. Ya da bunlarin altinda baska birsey mi? Konu amerika olunca insanin aklina paranoyakca dusunceler geliyor. Grip ilaci ureten sirketlerin cikarlari mesela. Neyse, sonucta bugun Ecenaz'in sansli gunuydu. Grip asisi olmak kolay is degil. Ben ilk asimi olduktan yarim saat sonra yatak dosek yatiyordum. Ayri dram Ecenaz icin onumuzdeki hafta yasanacak.

Biz her nekadar nereye gittigimizi Ecenaz'a soylemesek de binadan iceri girerken, doktora geldigimizi anlamisti bile. En son 4 ay once gitmisti oraya ama hatirladi. Bazen bana hangi yoldan nereye gidilecegini tarif ediyor. Gecen gun kirmizi isikta beklerken, sag taraftaki yolu gostererek "burdan marketiye gidiyoruz" dedi. Ya da sadece et almak icin gittigim yerin otoparkinda bana "anne et alcaz?" diye soruyor. Burada yasayan bircok Turk'ten daha iyi biliyor yollari kizim;)

Dun bloga yazdigim herseyi isten gelir gelmez yaptim, extrasiyla. Ramazan pidesi menuye son anda girenlerden. Tam isten cikmak uzereyken Hakus ekmegimiz yok diye aradi. Markete gidince sadece kepek ekmegi aldim ki Hakus hic sevmez. Zaten eve gelince surati asildi. Ama surprizi gorunce yelkenler suya indi. Bildigimiz mis gibi kokan corek otlu ramazan pidesi. Ve yapmasi cok kolay.
Kafeste pilav dusledigim kadar harika olmasa da guzeldi. Hakus yemek sonunda artik patlayacagim kalkmam lazim diyerek olay yerini terketti:) Ben de kendime inanamadim. Ben yaptim diye soylemiyorum, gorgu taniklarim var, hersey cok guzeldi. Insan yeterki istesin.

Daha once yazdiklarim yanlis anlamaya yol acmasin diye bir aciklama yapayim. Ozellikle kayinvalidem ve annem icin. Cocugu ve torununa iyi bakilmiyor diye uzulmesinler.Ben bu kadar hamarat olmadan once de guzel yemekler yapiyordum ve hergun olmasa da gunasiri yemek pisiyordu evimizde. Simdi sadece degisik tatlar deniyoruz. Aciklama bitti.
Ilk evlendigim zamanlari hatirladim simdi. Yazarkan bile utanacagim belki ama yaziyorum iste: Sadece makarna, yumurtali ispanak, bulgur pilavi ve hazir corba yaptigim o donemlerde kendimi marifetli sayardim. Hatta bu menuyle cok misafir agirlamisligim da vardir. Evlenene kadar hic yemek pisirmemis birisi olarak iyi sayilabilir ama simdiki yaptiklarimi dusununce biraz ayip kaciyor.
Aslinda ilk geldigim zamanlardaki hayatimla simdiki arasinda daglar kadar fark var. Yabanci bir ulkede herseye sifirdan baslamak kolay is degil. Bu coooook uzun bir hikaye. Belki bir gun anlatirim.

Hakan ve musterilerimin cogu farketmese de ben saclarimi boyadim. Ilk defa kendi kendime yaptim bu isi. Sonuctan memnunum. Ama anlamadigim sac rengim koyu kestaneden kizila dondu ve kimse farketmedi. Hakus'a bende ne degisiklik goruyorsun diye sordum, 5 dk incelemeden sonra sonuc sifirdi. Sacimi gozune sokunca farketti. Ilginc.

Dun gece Ecenaz'a yine yanlis sinyaller gonderdik. Gece 1 civari uyandiginda ben ve babasi yataginin basindaydik. Ikimiz birden yanina gidince O da firsat bu firsat deyip kaprislerini yapti. Biraz ugrassak yataginda uykuya geri dondurebilirdik ama birbirimize soylemesek de dun gece Ecenaz'in bizimle uyumasini cok istedik. Nitekim yaptik da. Oyle guzel ki, nefesini yanaginda hissetmek, kucucuk ellerinin kollarimizda dolasmasi, sirnasik yatisi... Eskisi gibi bir sure kalip geri de gitmedi dun gece, sabaha kadar bizimle uyudu. Benim boynum hafif tutulmus durumdan ama sikayetci degilim.
Bu gece uyandiginda cocuga kendi yataginda yatmasini soyledigimizde dinler mi bizi hic. Hakli da.. Canin isteyince yanina al, istemeyince alma. Ama butun bunlar o okudugum yazinin sucu. Yeni arastirmalar 5 yasina kadar arada bir anne-babayla yatmanin cocukta ozguveni sagladigini yaziyordu. Benim dogdugundan beri Ecenaz'i yataginda uyumaya alistirma tabularimi yikti. Biz de durumdan biraz faydalanip tadini cikariyoruz.
Bu yazi arasinda Ecenaz'in cilvelerine dayanamayip babasiyla oynadigi oyuna katildim. Yerdeki koltuk yastiklarinin ustunde takla atma, ziplama, cozutma... Mutluluktan gozlerinin ici guluyordu. Biz de yaptiklarina gulmekten katildik. Hadi yatma vakti geldi dedigimizde; kucucuk ellerini kocaman acip "5 dakka sonra" diye reddetti. Ucuncu denemede basardik. Bu "5 dakka" miz da yeni. Banyo yapacagiz, yemek yiyecegiz, disari cikacagiz hersey "5 dakka sonra". Bize de tamam demekten baska care kalmiyor.
Bugun soyledigi en komik kelime "op course" du, bir de arabasina "come here araba, come here" sonra da "gel, gel" diye cekistirmesi. Cumle kurarken yaptigi mimikler de cok komik. Hepsi biraraya gelince ortaya yenesi birsey cikiyor.
Az once babasiyla uyumaya gittiler. Hakus'un horlama sesini duyunca uyandirmaya gittim ama bizim fare hala uyanik. Beni gorur gormez de gozlerini simsiki kapatip uyuyor numarasi yapiyor. Yatagindan inebilse babasini uyutup yanima gelecek. Herhalde 3-4 aya kadar da odasini degistirmemiz gerekecek. Bebeklik yatagi artik kucuk gelmeye basladi. Al sana yeni bir taksit.Offf Offffff... bitmiyor bu taksitler...

Salı, Ekim 10, 2006

Yeni ben!!

Bu delikadin yine kendi kendine yazmaya devam ediyor. Ama rahatliyorum yazdikca. Hani varya bir diger deli kadin Ayse Arman'in kitabi "Kimse okumazsa ben okurum" iste oyle yapiyorum ben de.
Baslik niye yeni ben onu anlatayim. Gecen haftadan ve deli gibi yorucu gecen cumartesi gununden sonra "tembellik" yapma hakkimi elimdem aldim. Evet kendim aldim. Durumdan kimsenin sikayeti yokken. Hatta durum Ecenaz'in lehine islerken cunku daha cok oyun oynuyoruz ben tembellken. Hakus'um da ben mutluysam zaten mutlu. Ama duruma dur demenin vakti gelmisti.
Isten eve geldikten sonra oyle abuk sabuk seylerle ugrasmiyorum. Kizimla biraz cilvelestikten sonra koyuluyorum ise. Hem calisip hem de duzenli eve sahip olan kadin rolune burunuyorum yavas yavas. Bunda okudugum bloglarin bana verdigi gazin etkisi buyuk.
Gecen cumartesi gununden beri cok emek gerektiren guzel yemekler yapiyorum mesela.
Yarin Hakan izinli oldugu icin ozel menu hazirladim. Ana yemegi bugunden pisirdim (Sebzeli Kuzu kol haslama) Ev felaket kokuyor ama. Birinci kat oldugu icin de hava karardiktan sonra korkudan hicbiryeri acmiyorum. Salatalardan birisi de hazir (kozlenmis kirmizi biber salatasi) yarin yanina da brokolili, kirmizi soganli yesil salata yapacagim. Hakus'un ki ayri olacak cunku ustunde beyaz peynirle cok sebiyoruz biz Ecenaz'la, hatta o sadece peynir ve brocoli yiyor.

Ve gelelim pilava, oyle bildiginiz pilavlar degil yari yapacagim pilav. Firinca pisiyor, kismen. Incirli, kayisili milfoy hamuru icinde pilav. Yeni buldugum tariflerden. Milfoy hamuru icin bugun Ecenaz'la alisverise ciktik. Hatta iki market dolastim istedigimi bulmak icin. Bir ara kafayi bozup ucuncu markete de gideyim dedim merdane almaya cunku evdekini Ecenaz bir sekilde kaybetti, ama gozum yemeyince parka gittik. Dun geceki yagmurdan dolayi biraz islakti ama hava mukemmeldi.
Sabah 7 de yildirim sesleriyle uyandim ve bir sure uyuyamadim, bizimkiler misil misildi. Ecenaz o gurultuyu nasil duymadi,anlamadim. Hakus'umda kizinin odasindaydi yine. Gece benim derin uykuda oldugum donemde Ecenaz ne yapip edip babasini odasina cekiyor. Sabah Hakusla uyanmayi ozledim. Bu sabah etraf daha bir karanlikti uyandigimda, yagmurdan dolayi. Ozlemisim yagmuru. Soyle pencere kenarinda yagmur izlerken, gazete okuyup kahvemi icmeyi ozledim. Artik Ecenaz la mumkun degil. Gazeteleri mahvediyor. Bu pazar sadece ana gazeteyi kurtabildim. 120 sayfalik gazete salonun heryerindeydi, hatta balkonun.
Nasil geri dondum ben pazar gunune. Yarini anlatiyordum. Kaldigim yerden devam efendim. Isten geldikten sonra hemen pilavimi yapmaya girisecegim. Salatalar ve ana yemek tamam. Bir de tatlim var sirada denemek istedigim ama henuz yaptigim bademli browni bitmedigi icin onu haftasonuna sakliyorum.
Mutluyum, artik gunde 15 dk mi ayirmiyorum ne yemek yapayim dusuncesine. Butun arkadaslarimin uzak oldugu donemde bunalmiyorum. Zaten topu topu 2 tane var ayni yerde yasadigim. Birisini ikinci bebegi oldugundan beri kaybettim, kizcagiz ancak onlara vakit buluyor. Digeri de cok matahmis gibi kalkti 40 km mesafeye tasindi.
Duzenin getirdigi bir ic huzurum var. Usengecligimi kaybettim biraz. Ama durum boyle ne kadar devam eder bilmiyorum. Tempo biraz hizli ve yorucu. Belki de alisir ve hep boyle giderim. Bakalim zaman gosterecek.
Sayfaya Ecenaz'la ilgili seyleri okumak ve resimlerini gormek icin girenleri hayal kirikligina ugratiyorum. Burasi biraz Muge'nin kosesi gibi oldu ama yazmadan duramiyorum. Kendime ayri blog acma fikri de simdilik hic sicak gelmiyor. O yuzden durumu idare edin efenim.

Cumartesi, Ekim 07, 2006

Cumayi iple cektigim bu haftasonum hic de oyle dusledigim gibi gitmiyor.
Butun hafta yaptigim yada yapmak zorunda oldugum tembelligim yuzunden, biriken islerden hasat bir vaziyette geciyor. Bir de su internette okuyup ben niye yapamiyorum dedigim tarifleri denemeye kalkinca,bugun koltuk takimlarimla kucaklasamadim. Onlar da Ecenaz'in hismina ugrayip, salonun ortasinda surunduler.
Eski toprak kadinlarinin eli opulesi kanaatine bir kere daha vardim bugun.
Ama yorgunluguma degdi. Gece 11 olmak uzere, evim hala daginik olsa da(cocuklu evde tersi dusunulemez), yarin ki oglen yemegini dusunmuyorum, kirli sepetim agzina kadar dolu degil, Hakan'a bir hafta boyunca yetecek kadar is gomlegi var, kizim bu hafta ilk defa bizimle oturup istahla yemek yedi, bu yorgunluktan sonra bavul gibi dusecegim yatagim ve yastiklarim mis gibi kokuyor.
En guzeli de yemek yerdinden kurtulmus olmak. Biliyorum sadece benim icin degil tum kadinlarin buyuk bir problemi bu.
"ne yemek yapsam"
Benim gibi damak tadi, Turk mutfagindan Thai mutfagina degismis birisi icin cok daha zor.
Amerika'ya ilk geldigim zamanlardaki gibi soooyle bir iskembe corbasi icsek ya da kokorec yesek demiyorum artik. Hamile kadinlarin as ermesi gibi Karidesli coconut corbasi ya da tofulu kirmizi curry istiyorum ben.
Cok ozenerek yaptigim Turk yemekleri hic de eskisi gibi guzel gorunmuyor gozume.
Son bir haftadir internetteki yemek sayfalarinda kaybolmus durumdayim. Bir suru tarifin ciktisini alip kendime bir dosya yaptim ve bugun ise koyuldum. Onumuzdeki gunlerde yeni seyler denemeyi planliyorum. Hepsi Turk yemegi.
Sadece dun aksam yaklasik 15 sayfa ziyaret ettim. Ne kadar becerikli kadinlarimiz var. Cogu is hayatinda, en az bir cocuk, denenmis ve resimlenmis tariflerle dolu hemen hemen hergun yenilenen bir web sayfasi, bazilarinin 2-3 ya da 4 tane var. Turkiye de gunler 30 saate cikarildi galiba;) biz 24 saate bunun yarisini sigdiramiyoruz ya da ben.
Cok guzel bir ortam ama web de tarifler alemi. Annelerimizin yaptiklari "gun"lerde el degisen tarifler, sanal ortamdan beklenmeyecek bir gerceklikle web de paylasiliyor. Hatta bazilari, diger dillerdeki yemek kitaplarini turkceye cevirip degisik tatlar denenmesini sagliyor. Belki biz Turkiye'ye dondugumuzde coconut corbasini bulmak hic de zor olmayacak. Paylasim bu hizla giderse, arz talepten dogacak rekabetle Migros'da curry paste bulmak hic de hayal degil.
Belki de turk mutfagina balik disinda pek sokmadigimiz diger deniz urunleri de pazardan payini alir. Genelde restorantlarda tukettigimiz kalamar, karides, ahtapot, midye annelerimizin olmasa da bizim mutfagimiza girer. Cok da iyi olur. Kirmizi etin yeri baska biliyorum ama deniz urunlerinin olmadigi bir mutfak dusunemiyorum.

Cuma, Ekim 06, 2006

Cuma gunlerini cok seviyorum, haftasonu habercisi oldugu icin. Hepinizin de benim dusundugune eminim. Hele Hakan'in izin gunlerinden birisi de haftasonuna denk geliyorsa degmeyin keyfimize.
Bu hafta maalesef o haftalardan birisi degil. Cunku bu hafta persembe ve cuma gunu evdeydi babamiz. Bu demek oluyor ki ben kizimla yalniz takilacagim bu haftasonu.
Ama bu iki gunden birisinde mutlaka kahvalti keyfimiz olacak, genellikle disari cikiyoruz. Ihop favori yerimiz. Ecenaz masa sirasi beklerken iyice aciktigi icin cok guzel kahvalti ediyor orada. Butun hafta gecistirdigimiz bu onemli ogun, haftasonu anlam kazaniyor bizim icin.

Hakan bana bugun buyuk bir iyilik edip, beni cileden cikartan butun daginikliklari toplamis. Bu haftanin beni cok yordugunu o kadar cok soyledim ki, mecbur kaldi yapmaya garibim.
Ben isten geldikten sonra da Galeria ya gittik. Fikir benden cikti ve sebebi Turkiye yi cok ozlemis olmamdan kaynaklaniyor. Iceri girdigim andan itibaren Amerika'yi tamamen unutuyorum, sanki Istanbul daki Galeria da dolasiyormus gibi hissediyorum. Biraz buyuk olmasi disinda hersey ayni, buz pisti bile. Hele icine, Sisley, Zara, Benetton actiklarindan beri daha da benzer oldu. Ama bugun her zamankinden farkli olarak bir de Turkce muzik vardi iceride. Ajda Pekkan. Hakan da ben de cok sasirdik. Zara da Ajda Pekkan caliyordu, hem de son kaseti. Calisanlardan birisine bunun kimin secimi oldugunu sordum. Aklima calisanlardan birisinin Turk olabilecegi gedi ama degilmis. Sordugum bayan , merkez kendilerine gonderirse onu caldiklarini soyledi ki bu daha mutlu edici birsey. Ama ben Zara da Ajda Pekkan degil de Tarkan ya da Sertab Erner duymayi daha cok isterdim.
Benim yaptigima da bulup da bunamak denir galiba.
Anlayacaginiz ben bugun kendi kucuk Turkiye'mi ziyaret ettim. Artik kendimi frenlemeyi de ogrendigim icin hicbirsey denecek kadar az sey alip cikarak. Insan Turkiye de olmanin coskusuna kendisini kaptiriyor cunku.

Ecenaz'a gelince. O ufak capli bir kaza gecirdi. Ben Zara'nin buyusune kapilmisken,ucuncu kattaki oyun alaninda kendinden biraz buyuk bir cocugun hismina ugramis. Hakan duruma cok sinirlenip guvenlik gorevlisini cagirdiysa da cok sukur ki Ecenaz da birsey yok. Oyun alanini birbirine katan cocuk icin bagira bagira "he is like an animal" dese de herkes bin kere ozur dilemis. Olayi bana anlatirken bile kopuruyordu. Konu insanin cocugu olunca sistem dagiliyor iste. Hakan kadar sakin birisi bile cileden ciktiysa durum bayagi ic karartici olmali.

Ecenaz asagi yanima gelince hicbirsey olmamis gibi Ajda Pekkan esliginde dansetmeye basladi. Her zamanki gibi olanlari icine atarak. Ne yaparsam yapayim bu durumu degistiremeyecegim galiba cunku babasindan dolayi genlerinde var. Ancak birgun cocuk sahibi olup,onun cocuguna birisi birsey yaptiginda duygularini disari vurabilecek:)

Hakan bugun ikinci is gorusmesini yapti. Sabah onun telefonunun sesiyle yataktan firladim. Gorusme sirasinda Ecenaz babasini rahatsiz etmesin diye. Hakan da kendisini yatak odasina kilitledi. Ciktiginda pek iyi gecmedigini soyledi ama bakalim sonuc ne olacak. Herseyin hayirlisi...

Çarşamba, Ekim 04, 2006


Temmuz ayinda cekilmis bir resim ama elime yeni ulasti.
Cowboy Girl....
Tam 3 saattir bu sayfayla ugrasiyorum. Sonucu ben begendim, bakalim siz nasil bulacaksiniz.
Verdigim emek bir cesit ozur dilemeydi Ecenaz'dan cunku son yazdigim yazi alelacele ve bastan savmaydi.
Nedenini bilmedigim bir sekilde, tatilimizi yazmayi hic istemedim. Hala da sebebini bulamadim.
Boston'u, Hakan da ben de cok begendik, tatil icin super biryer. Hele de sonbahar da. Hatta geldikten hemen sonra ikimiz de birbirimizden habersiz is basvurulari yapmisiz.
Bir hafta icinde hepsinden cevap geldi. Hakan'in bu islerle ilgili gorusmeleri devam ediyor ama...

Kocaman bir ama geliyor arkasindan... Is basvurularini guzel gecen tatilimizin etkisiyle yapmisiz. Cunku Boston'da yasamak buradan cok farkli. Hayat cok daha pahali mesela, ev kiralari Dallas'in iki kati. Ve komik olan bizim burada sahip oldugumuz evlerdeki ozelliklerin cogu orada lukse giriyor. Orta buyuklukte bir mutfak, bulasik makinasi, camasir ve kurutma makinasi... Eger Hakan'in ise kolay gidip gelecegi bir yerde oturursak tum bunlardan fedakarlik etmemiz lazim. Elimizde sepetlerle camasir odasina inmek bana Ecenaz'la yapilmasi imkansiz bir is gibi geliyor. Ya da su anda odedigimiz kiranin en az 3 katini odeyerek bunlara sahip olabiliriz. Tum bunlarin altinda yatan sebep de Boston'un cok eski bir yerlesim yeri olmasi. Binalar 1800'lerden. Sehir kucuk ve kalabalik olunca muthis bir park problemi var. Baktigim bazi evlerde $140 ile $300 arasinda aylik otopark ucreti var, ev kirasinin disinda.
Yeni yerlesim yerleri ise tum imkanlara sahip ancak ise gitmek Hakan'in en az 1 saatini alir ozel arabyla. Boston'un karli ve buzlu bir kisa sahip oldugu dusunulunce toplu tasim kullanmak kacinilmaz ve Allah bilir ne kadar surer ise gitmek.
Henuz kres ve okullarla ilgili arastirma yapmadim. Dun gece 4 saatimi alan arastirma biraz icimi karartti. Tabii ki orada yasamanin artilari da var ama Dallas'in artilarindan daha mi fazla, ona karar verebilmis degilim.
Tasinmaya ikna olmamiz icin, Hakan'a bol sifirli bir maas ceki teklif edilmesi gerekecek.
Tum bunlardan cikardigim bir sonuc var; cok sakin buldugum ve kendimi cogunlukla yalniz hissettigim Dallas'in o kadar da kotu biryer olmadigi.
Bizim icin hayirlisi ne ise o olsun.

Gelelim Ecenaz'a. 4-5 haftadir bir problemimiz var Ecenaz'la. Artik kitaplarini ve harfleri okumak istemiyor. Ben sebebini harfleri cok erken ogrenmis olmasina bagliyorum. 23 aylikken ingilizce alfabeyi tamamen taniyordu, bir ara gazete basliklarindaki harfleri bile okumaya baslamisti. Ne olduysa, ya da ben nerede hata yaptiysam simdi her sordugumda konuyu degsitiriyor. Yaptigim birsey mi soguttu acaba diye dusunuyorum ama bulamadim.
Tekrar ilgisini cekmek icin yeni bir sey deniyorum simdi. Kocaman bir spiralli deter aldim. Masaya beraber oturup benim yazdigim harfi yazmasini istiyorum. Isin icine kalem girdigi icin simdilik cok istekli gorunuyor. Sureyi kisa tutuyorum sikilmamasi icin ve yaptigi her garip sekilden sonra cok abartili aferin diyorum. Basit harfleri seciyorum yazmasi icin, arada da zorlari kendim yazarak durmadan tekrar ediyorum. Simdilik "T,V,Y,O,X" harflerini biraz yamuk cizgilerle yazabiliyor. Zaten ama yazmayi ogretmek degil, harfleri unutmamasini saglamak. Basardigini gordukce oyle mutlu oluyor ki, ben de yaptiklarini daha cok abartiyorum. Cok eglenceli oluyor ikimiz icin de.

Konusmasi ve kelime dagarcigi iyice gelisti. "gorusuruz" diyebiliyor cok net.
Ama herseyi kendi yapma istegiyle beni ve babasini delirtmeye devam. Yaptiklarimizi geri sarmak zorunda kaliyoruz onun yapmasi icin. Bu da iki kati enerji demek. Kapiyi kapat, geri ac Ecenaz kapatacak; buzdolabina sutu koy, geri al; dolaptan birsey al, geri koy; tabagi mutfaga gotur, salona geri getir.... ornekler bitmez, akliniza gelebilecek her isi iki kere yapiyoruz. Yoksa "kendi""kendiiii""kendiiiiiiiiiiii" diye baslayan ve aglama krizine donusen bir durumla basetmek zorunda kaliyoruz.
Bugun babasiyla markete gitmek icin ayakkabilarini "kendi" giymeye calismis. Giyememis, giydirtmemis de sonunda terlikle gitmisler. O halini biliyorum, ogleden sonra ayni seyi bana yapti. Giyemeyince siniri bozuluyor, aglamayla gulme arasi garip bir hal aliyor. En sonunda "mugeee, ayakkabi kuculmus, beraber giyelim" diyerek yardim kabul etti.
Etti de ne oldu, 10 km araba kullanip gittigim yerden 10dk icinde ayrilmak zorunda kaldim. Kizimin sucu yok ama bu sefer. Tamamen benim dusuncesizligim. Arabada ne kadar gereksiz sey varsa tasiyorum, ama yedek bez stoklamayi atliyorum. "Anne, kaka yapcam" deyip bir iki kere de pirt yapinca, hemen evin yolunu tuttuk. O da eve kadar hicbirsey yapmadi. Hatta oyle sartlamis ki kendini 1 saat hicbirsey yapamadi. Ama iyi ki eve donmusuz, cok eglendik. Kahkahalarla gulduk oynarken.

Hergun isten eve geldigimde, butun yorgunluguma ragmen bana enerji veren, harika bir duygu Ecenaz'in annesi olmak.