Lilypie Kids Birthday tickers

Pazar, Kasım 30, 2008

Halloween

Bu kareleri resimleyeli cok zaman oldu ama bir turlu sayfaya eklemeya vaktim olmadi.

Gecen sene Halloween'in pek bir anlami yoktu Ecenaz icin, buyudukce kutlamalara daha cok katilma istegi var. Son dakikada belki on magaza dolastiktan sonra bulabildim giydigi bu kostumu. Her yer ana-baba gunu gibi, dukkanlar yagmalanirken kesmekese biz de katildik. Aksam davetli oldugumuz acikhavada yapilan partiye hazir olmak icin hepsi. Sanki parti bizim okula ozel yapilmis gibi neredeyse butun sinif arkadaslari da oradaydi. Ariya benzeyen cadi kostumu epey ilgi gordu Ecenaz'in. Ilk kez de makyaj yaptik. Christmas zamani eve cam agaci isteyecegi zamanlar da bizi bekliyor onumuzdeki senelerde. Simdilik bu seramoniye katilmamakta kararliyim, belki buyukdukce bazi seyleri anlatmak daha kolay olur. Daha onceki bir yazimda da anlatmistim, Turkiye'de christmas (Jesus Christ dan geliyor isim. Isa'nin dogumununun kutlanmasi) gelenegi olan cam agaci suslemesi ile yeni yil kutlamalari birbirine karistiriliyor diye, o yuzden ayni konuyu tekrar anlatmayacagim. Cunku Turkiye nereden geldigini ve ne oldugunu coktan unutmus durumda.

Bazen, ben de Hakus da Ecenaz'in ne kadar buyudugunu unutuyoruz. Fotografraflara bakinca daha iyi anliyoruz. Gecen aksam eski albumleri ve videolari gunyuzune cikardik yine. Dogdugu ilk gunden baslayarak basladik seyretmeye. Zamanla unutuluyor yasananlar ama iyiki videolarimiz var. Ecenaz'a daha kucukken izlettirdigimizde baska bir cocugu seviyoruz diye kiskanclik krizlerine girmisti. Artik buyudu kendisi oldugunu anlar diye hic endisesiz basladik seyretmeye ama cok fazla sey degismemis. Hala videodaki kendisini kiskaniyor:)
Iki arada bir derede kalma durumundayiz yani. Degisik bir doneme girdi Ecenaz. Simdilerde babadan cok bana yakin olma istegi var. Annem herseyi bilir, herseyi yapabilir, beni herkestan cok seviyor donemi biraz. Hakus gecen aksam sormus:
"Cumartesi senin gunun ne yapmak istersin?"
"Hepimiz evde oturup Mario oynalim, pizza yiyelim"
"Disarida birseyler yapalim, hem anne pizza sevmez ki"
"Hayiiiiir, annem beni seviyor, ben de pizzayi seviyorum, o zaman annem pizzayi da sever"
Gel de gulme degil mi?

Kitap okuma merakimiz okullarin bir hafta tatile girmesiyle rafa kalkmis durumda. Ilk aldigimiz okuma kitaplarimiz ve Ecenaz'in okuma halleri bir sonraki yaziya kalsin.




Sonunda Turk ekmegine yakin bir ekmek tutturdum, hem goruntu olarak hem de tat olarak. Dallas'taki bir merkezi ziyaret ettigim gun yakinlarinda oldugum Turk restoranina ugradim. Siparis verdigim seyler hazir olurken ekmek ve pideleri yapan sefle konusma firsatim oldu. O firinin basinda calisirken hem Amerika'daki unlardan, mayalardan konustuk hem de yaptigi nefis seylerin tadina baktim. Uzerine bir de baklava ikrami yaptilar. Evde baklava da yaptigim icin konu oraya da gelmeliydi. Ikimiz de ayni yufka ve malzemeyi kullandigimiz halde onlarin baklavasi ile ev yapiminin arasindaki tat farkina neyin sebep oldugunu da ogrendim. Ama sizinle paylasmayacagim:)
Bunlarin hepsi Hakus ve Ecenaz evde yemek beklerken oldu:) Bu ekmek de o konusmanin ardindan cikti ortaya. Turkiye'deki ekmege gore daha dolu dolu bir ekmek. Hani 300 gr ekmek tartismasi vardir ya hep Turkiye'de, benim ki ev yapimi oldugu icin daha agir bir ekmek oldu.
Kucuk bir not: Ben bu yaziyi yazarekn ust kattaki komsum da piyanosunun basina oturmustu. Pazar gunun sakinligi ve muzik esliginde pek bir huzurlu yazdim yaziyi.
Posted by Picasa

Pazartesi, Ekim 27, 2008

Kaliforniya Uzumleri


Bu uzumler karsima bir Kore marketinde cikti. Bu sene sarap konusunda Fransa'yi bile geride birakan Kaliforniya'dan da boyle uzumler beklenirdi zaten. Bebek tirnagindan daha kucuk sarap uzumlerini gormustum Kaliforniya'nin ama tadini begenmemistim, bunlar ise hem tadi hem de bana hatirlattiklari ile kalbimi fethetti diyebilirim. Cocuklugumun yaz aylarinda mese agacina sarilmis asmadan yedigim uzumlere oyle cok benziyorlar ki gordugumde saskinligimi gizleyemedim. Tabii ki yine Karadeniz'e baglaniyor sonu. Yaz sonuna dogru olan bu uzumun bizim oralardaki tadi biraz daha eksi. Ve bildiginiz uzumler gibi yenmiyor bu cesit. Alt kismindan hafifce agziniza dogru sikarak icini yiyorsunuz sadece. Oyle sulu ki bazen cignemeye firsat bulamadan butun haliyle yutuveriyorsunuz. Turkiye'de pazarlarda da satiliyor mu cok merak ettim. Hakus'un bu tatla ilk tanismasiydi ve O da benim gibi bayildi. Uzum hastasi olan Ecenaz ise hic begenmedi. Elma hala en favori meyvesi.


Gectigimiz haftalarda iki dogumgunu partisine katildik. Cumartesi gunu olana annesiyle, pazar gunune de babasiyla gitti Ecenaz hanim. Yukaridaki resim benimle gittiginden. Havalarin hala yaz gunu gibi olmasi parkta yapilan dogumgunun oldukca uzun surmesini sagladi. Kisitli sure icinde kapali alanlarda yapilanlara gore daha ozgur hissediliyor parkta. Butun okul arkadaslari ile okul kurallari disinda eglenmek Ecenaz'a da iyi geldi.
Havalar o gunlerdeki gibi guzel degil artik. Hem hava erken karariyor hem de iklim biraz isirmaya basladi. Biz de kis aylarina girerken kendimize yeni bir eglence bulduk. Ecenaz sadece haftasonu oynamaya izinli. Ona bile izin vermelimiyiz emin degildim. Butun hafta okuldan eve, evden okula gidiyor, kendi kitaplarini yavas da olsa kendi okuyor, soyledigimiz kelimeleri harfleri tek tek soylerek yaziyor. E daha ne isterim dort yasindaki bir cocuktan. Bir de uzerine veli toplantisinda ogretmeni koltuklarimizi kabartan seyler soyleyince, biraz daha gonlum rahatlamis olarak oynamasinda sakinca gormedim.
Bizim icin ise bagisiklik yapan bir oyun oldu. Simdi farkettim ki daha ne oldugunu bile yazmamisim:) Nintendo Wii. Sabahlari ise gitmeden once televizyon karsisinda sporumu yapiyorum, tenis oynuyorum, Wii uzerinden internete baglanarak dunyanin obur ucundaki insanlarla canli yarisa katiliyorum. Dunyanin her yerindeki gunluk ve haftalik hava durumunu izleyebiliyorum. Hatta ister yerel ister ulusal dunyanin onemli baslikli haberlerini okuyabiliyorum. Deli birsey anlayacaginiz. Benim tam da is degistirdigim zamana denk geldi alisimiz. Biraz stresli bir donemden gecerken ilac gibi oldu.


Ecenaz Wii'de mario oynarken
Isimi degistirdim. Ilk baslarda biraz tereddutlerim vardi ama simdi uc hafta sonra cok da iyi yaptigimi dusunuyorum. Hala ayni sektordeyim sadece bir kademe yukarida ve basarabilmek icin hergun ders calisir gibi oturup sayfalarca yazi yaziyor ve komplike bir suru sey okuyorum. Hala egitimdeyim, iki-uc ay kadar surecek saniyorum, bir sene sonra da basardim diyebilirim sanirim. Bana bol sans ve calistigim insanlari yonetebilmek icin sabir dileyin;)
Posted by Picasa

Pazar, Eylül 28, 2008

Komik kelimeler(Merdimen/Ayapki)


Iste sebelek Ecenaz. Antalya'da amcasina boyle poz vermis cimcime. Geceligimizden de anlasildigi gibi, tullu, firfirli, parlak kiyafetlere bayiliyoruz. Evde takma tirnaklarimiz bile var, annenin topuklu ayakkabilariyla pek bir uyumlu oluyorlar.

Turkiye'de herkesi guldurdu Ecenaz kendisine, en cok da yanlis soyledigi kelimelerle. Kimilerini yanlis telaffuz ediyor, kimilerini de hic alakasi olmayan yerlerde kullaniyordu. Bir suru de turkce sarki ezberledi. Biraz mecbur kaldik aslinda, ayni sarkiyi kulaklarimiz kuruyana kadar soyledigi icin yenilerini ogretmek sart oldu.

Babaannesi "Ali babanin ciftligi" sarkisini ogrettiginde onceleri Ali Dede'ydi cunku dedemizin adi Ali, sonra "dede" "baba" oldu ama "ciftlik" "cifrik" olarak devam etti:) melodiyi zaten hic tutturamadik. "aaa ben onu juice annettim" i her duydugumda ilk defa duyuyormus gibi guluyorum. Tabii ona belli etmeden. Cumlenin sonundaki "annetmek" basindan "z" dusmus hali kelimenin.

Dun aksam Hakus "on dakika sonra yatiyoruz" dediginde Ecenaz'in tepkisi: "o ne demek, ingilizcesi ne" "ten minutes" "Oleeeeey ten minutes". Yatiyoruz anladik da on hangi rakam acaba durumu anlayacaginiz.

Karadeniz...

Bana bir ay yetmedi, oyle rahat, sessiz, temiz ve dertsiz bir yer ki 30 yasinda emekli olmus gibi hissediyorsunuz. Ogle yemegi vakti geldiginde yukaridaki maydanozlardan toplayip salatayi yapmaya girisiyordum. Annemin yapmayi hic sevmedigi birsey salata ,zaten kendi yaparsa yiyemiyor da. Kabuklari soyulmus kipkirmizi domatesler, tazecik yesil biber, salatalik ve maydanoz.

Ben cok kiskandim bu lezzeti ve 12 ay boyunca koyde yasayan bir teyzeden bu maydanozlarin tohumlarini istedim. Biz ne kadar organigini alsak da bu tadi yakalayamiyoruz burada cunku. Balkonuma ektim bir ay once, tohumdan sebze yetistirmek fidana gore biraz daha zaman aliyor, yanina 6-7 tane yesil sogan koku ve iri yaprakli feslegen de diktim. Eger akibetleri gecen seneki domateslerim gibi olmazsa bir ay sonra kendi urunlerimin resimlerini gosterecegim size.



Anne ve babamin butun yazlarini gecirdik evleri cennet gibi. Uzun yasamin sirri da bu galiba. Evin etrafi meyve agaclari ile cevrili, birinin mevsimi bitiyor digeri basliyor. Mesela biz gittigimizde visne yeni bitmisti, dut bitmek uzereydi, erigin tam mevsiminde oradaydik ve incirler de meyve vermeye baslamisti. Kivi de vardi ama kasim ayinda ancak yenir dediler. Elma, armut, bogurtlen, ahududu da doya doya yediklerimiz. Ecenaz her sabah kahvaltidan sonra buyukannesiyle bir tabak ahududu toplamaya gidiyordu. Donus yolunda da hepsini bitiriyordu. Evimize dondukten sonra marketten aldiklarimi dolapta curudugu icin cope atmak zorunda kaldim. Dalindan kopmus meyveyi biliyor hanimefendi. Yukarida gordugunuz agac da Ecenaz'in hic bikmadan sallandigi salincagi kurdugumuz erik agaci. Ustelik her tarafi asma ile kapli.

Balkonumuzun hemen yanibasindaki bu agaci ve meyvesini cok fazla taniyan oldugunu sanmiyorum. Karadenizlilerin cogu "taflan" der bu meyveye ama ufak bir arastirmadan sonra "karayemis" ve "laz kirazi" dendigini de ogrendim. Soldaki fotograf kizarmadan onceki hali, daha oncesinde de cicek olarak aciyor zaten. Kiraza cok benzese de cok farkli bir tadi var. Tatlidan cok buruk bir, cignerken agzinizi torba gibi buzen bir tad. Sanirim meyve olarak degil de daha cok yemek olarak tuketilmesi bu yuzden. Tursusu ve kavurmasi yapiliyor. Benim icin ise dalinda seyretmek en zevklisi.

Ecenaz butun agaclarla ve meyveleriyle tanistiktan sonra bir agac uzmani olarak gitti Antalya'ya. "Anne bak bu incir agaci, bu da limon, bu agac da taflana benziyor" diyerek dolasiyordu sokaklarda.

Posted by Picasa

Pazartesi, Eylül 22, 2008

Okuyoruz

Yazilarin arasi bayagi acildi biliyorum ama guzel haberlerle geri geldim.

Bizim cimcime okumaya basladi. Turkiye'ye gittikten bir hafta sonra "mommy" "anne" ye dondugunde ingilizceyi unutur mu acaba diye endiselenmistim. Okulumuzun ilk birkac gunu zor gecti, alismasi zaman aldi, "anne niye kimse turkce konusmuyor" sorulari geldi ama astik hepsini. Simdi butun alfabeyi ses olarak biliyor. Bu kisim biraz karisik. Biz alfabemizi a-be-ce-de-e-fe gibi okuyoruz, ingilizcede ey-bi-si-di-ii-ef var-ki Ecenaz 20 aylikti ogrendiginde- bir de bu harflerin cikardigi sesler var a-bi-ka-di-i-fff gibi. Herkesin bildigi ve soyledigi ingilizcenin ses dili olusu burada devreye giriyor. Okumanin ilk adimlari sesleri ogrenmek. Yukarida gordugunuz kartlardaki kelimeleri Ecenaz once ses olarak soyluyor sonra da birlestiriyor.
nnn-oo-t not, gibi. Yazarak anlatmak ne zormus bu isi. Okuyor iste kizimiz:) Bununla da kalmiyor, haftada iki saat de ispanyolca dersi aliyor. Henuz onun okuma ve yazma kismina girmedik cok sukur yoksa kafamiz allak bullak olacak. Persembe ve cuma gunleri de muzik ve yoga sinifina da katiliyor. Dort yasindan sonra yuklemeler basliyor sanirim, cunku gecen sene bunlarin hicbiri yoktu.

Bir de biz ustune buz pateni dersi bindirmek istedik ama patlama oldu ve vazgectik. Ecenaz'a yeni seyleri kabul ettirmek biraz zor ve zaman aliyor. Belki de henuz hazir degil.

Herkes tatil fotograflarini soruyor, okuldaki bazi veliler hatta musterilerim bile. Bu sene calisma saatleri degisti Hakus'un. Aksam 6 dan evde oluyor, daha fazla aile zamani yasiyoruz ki kimsenin bundan bir sikayeti yok. En cok sevinen de Ecenaz tabii. Aksam yemeginden sonra bir saat parka gidiyoruz, kis gelip de evlere tikilmadan once tadini cikartmak gerek degil mi? Parktan geldikten sonra da mutlaka evde yapacak birseyler var, fatura odemeleri disinda bir turlu bilgisayarin basina oturamiyorum. Ama soz en kisa zamanda hepsini biryere yukleyecegim. Yukaridaki kareyi Hakus'un annesinin balkonundan cektim. Akdeniz karsinda, harika bir ay ve ilik bir ruzgar. Bayiliyorum bu balkona, sakin bir yerden sonra ilk gunler kafa sisirici oluyor sehir trafigi ama yine de benim icin ayri bir yeri var. 29 Ekim toren gecisleri, Altin Portakal festivali ve daha bir suru sey evinin rahatliginda ayagina geliyor.

Ve en guzeli de Konyaalti plajinin bes dakikalik mesafede olusu. Ecenaz'la birlikte bu yil epeyce tadini cikardik bu guzelliklerin. Bir daha sefere babamizi da goturucegiz mutlaka.


Posted by Picasa

Cuma, Eylül 05, 2008


Karadeniz'de sikca rastladigim Ortancalar


Cocuklarin nasil dusundugunu anlamak zor is. Bakin bizimki bazen nasil calisiyor:

Dun aksam salonun butun isiklarini kapattim ve balkonda oturuyorum. Iyi geceler opucugu vermek icin yanima geldi cimcime ve:

-Anne neden burasi cok karanlik?
-Sivrisinekler iceri girmesin diye isiklari kapattim annecim
-Niye? Sinekler karanliktan korkarlar mi?
Posted by Picasa

Perşembe, Ağustos 28, 2008

Tatil Bitti:(



Bu tatili gercekten yasadigimizi ispatlayan fotograflar bunlar. Iki ay icinde dort sehir (Istanbul-Giresun-Antalya-Izmir), ve Turkiye'nin butun denizlerini gorduk. Ruya gibi geliyor simdi. Yukaridaki manzarayi seyrederek aksam cayi ictim, sabah kahvaltisindan sonra balkonda kitabimi okurken bu tablo vardi karsimda. Yerle gogun birbirine karistigi bir yer sanki. Ruhum ve bedenim Karadeniz'in nemli havasina ragmen dinlendi, uzun ve yorucu kis icin kendini sarj etti.
Nem, oyle hissedilir birsey ki Karadeniz'de, ozellikle gece yataga yattiginizda hissediyorsunuz. Gunduz bunaltmasa da sicak hava butun dis aktivitelerinizi yapmaniza izin verirken, gunes battiktan sonra uzun kollular, hirkalar piyasaya cikmaya basliyor. Kisliklar hic goz onunden kalkmiyor yani. Hele bir de gece olup yataga girince camasir makinesinden yeni ciktigini dusundugunuz yun yorgan heryerinize yapisiyor.

Annemle babamin dizinin dibinden hicbir yere gitmek istemesem de, bazen onlarla bazen de onlarsiz biraz da olsa gezdim.
Asagidaki fotografi Kumbet Yaylasi'nin Salon Cayiri denen yerinde cektim. Yani yaklasik 1600 metrede. Buradan sonrasi yok. Yer bitip gokle bulusulan nokta. Ecenaz'in arkasinda gordugunuz bulutlar dokunabilecegin kadar yakin ama ulasamayacagin kadar da uzak.


Doga Koruma ve Milli Parklar Genel Mudurlugu Kumbet Yaylasi-Kockayasi'da asagida gordugunuz tesisleri kurmus. En kucugu dort kisilik en buyugu de sekiz kisilik olarak tasarlanmis evlerde gorevlinin soyledigine gore yok yok. Isitma(sogutmaya ihtiyaciniz olmadigi kesin), tum konaklama ihtiyaclari, mutfak ve elektrikli mutfak gerecleri. Disarida el degmemis bir doga ve temiz demenin yetmeyecegi bir hava ve her ihtiyacinizi karsilayabilecek evler. Ayrica butun evlerin ortasinda kalacak sekilde de genel kullanima acik bir sosyal tesis var.
Biz buraya vardigimizda yavas yavas sis kendini gostermeye baslamisti, arkada da piril piril bir gunes. Sis daha fazla kendini gostermeden biz donus yolunu tuttuk. Bu evlerle ilgili bir bilgi daha. Dort kisilik evlerin gecelik ucreti 320 YTL.



Babamlarinin arka balkonunda yagmurdan hemen sonra cekilmis bir fotograf.

Ecenaz ve ben tatil havasindan kurtulup, biraktigimiz hayatimizi ucundan yakalamaya calisiyoruz. Ecenaz'in okulu basladi, ben isime geri dondum (herkesin bizi ozledigini gormek cok guzel), Hakus' da mutluluktan sorhos gibi etrafimizda donuyor:)

Posted by Picasa

Perşembe, Temmuz 17, 2008

Tatil devam ediyor


Tatil arasi soluklanip buraya bir ugramak istedim. Bugun tam yarısındayız bu muhtesem gezimizin ve Antalya daki ilk gunumuz. Giresun da kendimizi sarj ettik, ruhumuz dinlendi, dogayla basbasa teknolojiden uzak harika vakit gecirdik ve biraz da zor vedalasarak ayrildik.
İkinci ayımızı tamamen farkli bir tatil anlayisiyla iki guzel sehirde geçirecegiz. İlk durak Antalya.
Ecenaz ve ben akdenizin tuzlu, derin ve dalgalı deniziyle bulusmak icin sabirsizlaniyoruz.
Fotograf köyümün deresinde cekildi.
Farkli bir bilgisayardan yazi yazdigim icin Turkce karakterler biraz karisti kusura bakmayin. Evimize dondogumuzde super resimler ve daha uzun yazilarla görüsmek uzere.

Perşembe, Haziran 12, 2008

Kizimla coooook uzun bir tatile cikiyoruz. Dondugumuzde gorusmek uzere...

Posted by Picasa

Pazartesi, Mayıs 19, 2008

Celebration of Life



Ecenaz'in dorduncu yasgununu kutlamaya hazirlandigimiz su gunlerde biraz duygusallastim. Eski resimlerimize, videolarimiza dalip gidiyorum. Eski dedigime de bakmayin iki-uc yil oncesinden bahsediyorum. Universiteyi bitireli on yil olmus ama bana dun gibi geliyor. Konu Ecenaz olunca durum farkli, belki bir suru ilki bu kisacik zamana sigdirdigimiz icin. Ilk gulusu, ilk tepkisi, ilk banyosu, ilk yemegi, emeklemesi, adimi, disi, yurumesi, opusu, dogumgunu...
Sancili emzirme seanslarimiz, gaz cikarma nobetlerimiz ya da kolik aglamalarini gecirmek icin gece yarisi once araba turlarimiz sonra da uyanmamasi icin araba koltuguyla kurutucunun uzerinde uyuttugumuz gunler oyle uzak ki.
Ilk cocugunu herkesten uzakta hic yardimsiz yetistirmenin guzel tarafi bunlar. Anne ve babasi hep yaninda olarak buyudu Ecenaz. Biz de onun hicbir anini kacirmadan. Simdi her hareketinin anlamini, sebebini ya da sorunlarinin kisa yol cozumlerini biliyoruz.
Anne baba olmak insana yapabileceklerinin sinirlarini (sinirsizligini demeliyim aslinda) ogretiyor. Cani yandiginda icin sizliyor, mutlu oldugunda yuregin kelebek olup ucuveriyor sanki.

Yuregimizin pirpir ettigi bir yerde cektim bu fotografi da. Okulundaki dogumgunu kutlamasi. Biraz erken de olsa okullar kapanmadan arkadaslari ile paylassin istedik bu ozel gununu. "Celebration of Life" gunu veriliyor bu ozel gune ve dogumgunu cocugu butun gun ozel ilgi goruyor. Arkadaslarinin olusudugu cemberin icinde, elinde dunya yerdeki "ay" kartlarinin ve mumlarin etrafinda donuyor. Haziran ayina geldiginde ilk mum yaniyor, ikinci turda ikinci mum ve devam ediyor. Ecenaz tabii ki dort tur atti ve sonuncu turdan sonra hep beraber iyi dogdun sarkisi soylendi.

Ama onemli olan bolum bundan sonra basladi. Ecenaz'da karin agrilari yapan, bir gece oncesinde hasta numarasiyla okula gitmekten vazgeciren kisim. Buyuk beyaz bir kartonun uzerine Ecenaz'in dogumundan itibaren cektigimiz fotograflardan ozel olanlarini sectik ve altlarina hikayelerini yazdik. Ecenaz'in gorevi kartondaki fotograflari arkadaslarina anlatmak. Asagida gordugunuz gibi.


Kucuk yaslardan itibaren topluluk onunde konusmayi ogrenmek, ileride kendine olan guvenlerini arttiyor demisti Ecenaz'in ogretmeni. Onumuzdeki sene baslayacak "show & tell"(goster ve anlat) sancilarimiza ilk adimi da atmis olduk boylece. Babamizin da yardimiyla hic de zor birsey olmadigini ogrenmis oldu kizimiz.

Bu bolumden sonra sira getirdigimiz mamalari yemeye geldi. Maalesef Ecenaz'in istedigi gibi Dora pastasi alamadik, cunku okul bu konuda oldukca kisitlayici. Pasta, cikolata ya da benzeri seyler yasak. Meyveli ve az sekerli muffinler tercih ediliyor. Ecenaz, cember seklinde oturan arkadaslarinda sectigi iki tanesi ile ayni masaya oturarak mutlu mesut yedi dogumgunu muffinini.

Iste bu da 2008 yaz sezonunu actigimizin resmidir. Akdeniz'in sulariyla tanismasina cok az bir zaman kala antreman yapiyor Ecenaz :)





Posted by Picasa

Pazar, Mayıs 11, 2008

Ecenaz sahnede...



Yillarin ne kadar cabuk gectigi ozel gunlerde daha cok anlasiliyor, bu sene besinci kez anneler gunum kutlaniyor. Ilk yil yari anne sayilirdim aslinda cunku henuz hamileydim.
Kizim okulda cok guzel bir kart hazirlamis benim icin. Uzum salkimi ve bir uzum yapragi var uzerinde, tum resmi de parmak boya ile yapmis, en altinda da " Mom, I love you a bunch" yaziyor.
Ama daha degerli bir hediye verdi bu sabah. Beni operek uyandirip "Happy mothers day mommy" demesi cok hostu.
Son uc yildir yaptigimiz gibi brunchla kutladik ve bu sefer Yusuf abimiz de katildi bize. Yukaridaki kitaplar da onun anneler gunu hediyesi. Italyan ve Fas mutfagindan degisik yemek tarifleri var icinde. Soyle bir goz gezdirdigim Fas mutfaginda ilk gozume carpan tarif karamelli ve bogurtlenli domates tatlisi. Dener denemez resmi paylasirim.
Hakus'un hediyesi ise uzun zamandir almak istedigim ama bir turlu para vermeye kiyamadigim bir Ipod.
Turkiye seyahatimde epeyce ise yarayacak.



Ecenaz'in bayilarak yedigi enginardan bahsetmistim, iste bu da resmi. Tarif de buradan. Tavsiye ederim cok guzel bir tadi var. Asagidaki tarif de ayni web sayfasindan, evcini 'nin hep tariflerine hem de sayfalarinin duruluguna bayiliyorum.
Asagidaki resim de Ecenaz'in ilk sahne tecrubesinden. "Spring Sing" ismiyle butun okul kucuk bir konser verdi. Sonra kucukler salonun onunde onlar icin ayrilan bolume oturup sahneyi ilkokul ogrencilerine biraktilar ama sarki soylemeyi de ihmal etmediler. Sarkilarin nakarat kisimlarinda sahnedeki ogrenciler sustu, bizim bidiklarin sesi yukseldi.
Ecenaz'a gecen butun hafta boyunca bana sarkilari ogretmesi icin ne diller doktum ama bizimki "soylersem surpriz olmaz ki" diyerek butun yollari kapatti. Bu minik konser sonrasi biz de onu en sevdigi restorana yemege goturduk.
Onumuzdeki hafta okuldaki etkinliklerde gonullu calisan aileler icin tesekkur kahvaltisi duzenleniyor, ardindan da gecen sene de katildigimiz field day aktivitemiz var. Okulun kapanma tarihi yaklastikca etkinlikler de cogaliyor. Bir cesit seneye de bekleriz aman baska okullara gitmeyin mesaji var gibi altinda.
Ve okul kapandiktan iki hafta sonra da Turkiye'deyiz. Ecenaz icin cok degisik bir tecrube olacak cunku bes hafta dogayla basbasa karadenizde olacagiz, sonra plaj tadi almak icin on gun Antalya ve son durak Izmir. Yaptigimiz en uzun tatil olacak. Geri dondugumde hala bir i$im olur mu? emin degilim:) Ve babamizi geride biraktigimiz icin icimiz de biraz buruk.

Posted by Picasa

Çarşamba, Nisan 30, 2008

Shaq


Ecenaz'a saglikli yemek aliskanligi edindirebilmek icin bebekliginden beri caba harciyorum. Kati gidalara gecisimizi bile meyveler yerine sebzelerle yaptik. Hapur hupur hic hayir denmeden yenen meyve pureleri yerine taze fasulye, kabak, bezelye pureleri verdim. Iki yasina kadar hazir meyve suyu icmedi, ya evde yaptim ya da sadece su, ayran ve sut icirdim. Hala bu ucluyu cok sever, ozellikle ayrani. Ama ben kizimi sebzeye ittikce O uzaklasti. Ispanak ve patlicani hangi sekle sokarsam sokayim yediremiyorum. Gecenlerde ilk defa severek, hatta bayilarak firinda pisirdigim kasarli enginar yedi. Bir zamanlar bayildigi taze fasulyeye simdi burun kiviriyor. Salatanin icinden sadece brokoli ve salataligi yiyor. Domates en buyuk dusmanimiz.
Ama hayir demeden herseyini denedigi bir mutfak var. Thailand.
Bazilari hosuna gitti daha cok istedi. bazilarini begenmedi tabagindan cikartti ama masadaki herseyden denedi. Haslanmis soya fasulyesi, kalamar, spring roll ve aci olmayan noodle favorisi. Yukaridaki fotografta yedigi sey brokoli, kucuk misir, lahana ve tavuklu noodle. Restoranda bitiremeyince evde devam etti. Chopstickle yeme denemeleri de Hakus'dan daha basarili.

Riverwalk/SanAntonio
Buraya ucuncu gidisimiz, daha onceki yazilarimda anlatmistim. Her gittigimizde de kaldigimiz otelde bir NBA takimi ile karsilasiyoruz. Gecen sene Hakus unlu NBA oyuncusu Lebron James'i gormustu. Hakus'un abisi ondan da sansli cikaracak Steve Nash ve Shaquille O'neal'i gordu. Hatta gidip Shaq'le konustu. Butun bunlar olurken her nasilsa ben hep uzaklarda oluyorum. Hem bu sefer gorunce taniyacagim bir oyuncuymus.
Onumuzdeki sezon Ecenaz da biraz buyumus olacagindan Dallas'taki bir NBA macina kesinlikle gitme karari aldim.
Misafirimizi Turkiye'ye ugurladik. Yukaridaki fotografi da Dallas havaalaninda cektim. Alanin icindeki Hyatt Otelinin lobisinden bir bolum. Ben poz vermeye bayilan kizim da bu devasa bitkilerin boyu hakkinda size fikir vermistir sanirim.

Redemeer Montessori(RMS) yani Ecenaz'in okulu 2007-2008 yilini da bitirmeye hazirlaniyor. Her yil oldugu gibi bu yil da okula yardim balosu yapildi. Yukaridaki tabak balodaki sessiz acik arttirmada satilanlardan sadece birisi, bizim aldigimiz birisi:) Ecenaz'in sinifindaki ogrencilerden birinin annesi yapmis ve acik arttirmaya hediye etmis. Tabakta siyah rengin disinda kalan tum renkler cocuklarin bas ve isaret parmaklarinin izleri. Yaratici annemiz de o parmak izlerinden cicek, fil, tirtil, kaplumbaga, ari, balik, kus gibi seyler cikarmis ortaya. Tabak henuz evimizdeki yerini bulamadi, aslinda nereye asilacagi belli ama Hakus'un keyfini bekliyor.

Posted by Picasa

Perşembe, Nisan 24, 2008

Iste AutoShow'da cektigim diger resimler, tik

Pazar, Nisan 13, 2008

AutoShow

Biraz ara verildi yazilara kusura bakmayin. Gecerli bir sebebim var. Turkiye'den misafirimiz geldi. Surekli geziyoruz. Bize de bahane oldu dolasmak icin. Yoksa yerimizden kimildamiyoruz.
Gecen hafta pazar gunu gittigimiz yer Ecenaz icin "lunapark", "oyun salonu", "hayvanat bahcesi" ya da bir "dogumgunu partisi"nden cooook daha degerliydi.
Ecenaz'in araba tutkusundan bahsetmistim daha once. Bebeklerden sonra arabalara ilgisi kaydi gibi birseydi baslangicta. Ama artik arabalari birer saplanti.
Sabahlari yataktan kalkar kalkmaz onlarin yaninda. Biz okula hazirlamak icin acele ederken Ecenaz yuzunu yikamadan arabalarina kosuyor.
Ya da uzun sure disarida zaman harcadiysak eve geldigimizde Ecenaz en bir saat ortadan kayboluyor arabalari ile oynamak icin.
Bazen beni uyardigi bile oluyor:
"Anne eve gidelim artik arabalarimla oynamak istiyorum"


Herkes eve elinde kucuk bir araba ile gelir oldu artik. Araba dizayniri, muhendis, galeri sahibi olacak yorumlari da basladi.
Sadece oynamiyor onlarla konusuyor da. Taniyor hepsini, hem maketlerini hem de disarida gerceklerini.
"anne bak bizim arabanin aynisi"
"Yusuf abinin arabasinin aynisi"
"Kiraladigimiz araba"
"sports car"
"aaaa bak mini"

Uzerine tiklayarak resmi buyutebilirsiniz.
Boyle cicili bicili giyinip favori rengi pembe canta tasidigina bakmayin. O cantanin ici oyuncak arabalari ile dolu.
Evden cikarken "ben bunlari buyuk arabalarin yanina koyucam" diyerek cikti. Ve dedigini de yapti.


Minyaturlerini asillarinin yanina koyup karsisina gecti ve seyretti. Herkes gibi sabirla sirasini bekleyerek begendigi butun arabalarin direksiyonuna oturdu, viteslerini kesfetti. Wolksvagen standina geldigimizde gecirdi kulakligi kafasina teknik bilgileri dinledi.
Kisacasi delirdi benim kizim bu fuarda ve bayildi arabalara.

Tekerlegin yaninda beyaz daire icine aldigim sey Ecenaz'in kirmizi "mini"si. :)

Kizim gibi diger araba cilginlari icin cektigim butun resimleri biryerlere yukleyip burada da linkini verecegim. Yakinda..

Posted by Picasa

Pazar, Mart 23, 2008

"tik" ladiklarimiz

Uzun zamandir aklimizda olan ve basarabilmek icin ekstra yardim arastirmalari yaptigimiz konu icin tik.


Persembe gunu Hakus ve benim icin coooooook zor bir gun olacak. Bugun Nicoderm CQ alisverisine cikacagiz.:) Hakan kullanmamakta kararli, ben de ayni olcude israrliyim.
Alisveris listesinde bir koli de lollipop var. Malum el aliskanligi da savasilmasi gereken baska bir alan.

Ecenaz "anne gummy bear acalim" dediginde tikladigimiz sayfalar da burada:






Cok eglenceliler.