Yazilarin arasi bayagi acildi biliyorum ama guzel haberlerle geri geldim.
Bizim cimcime okumaya basladi. Turkiye'ye gittikten bir hafta sonra "mommy" "anne" ye dondugunde ingilizceyi unutur mu acaba diye endiselenmistim. Okulumuzun ilk birkac gunu zor gecti, alismasi zaman aldi, "anne niye kimse turkce konusmuyor" sorulari geldi ama astik hepsini. Simdi butun alfabeyi ses olarak biliyor. Bu kisim biraz karisik. Biz alfabemizi a-be-ce-de-e-fe gibi okuyoruz, ingilizcede ey-bi-si-di-ii-ef var-ki Ecenaz 20 aylikti ogrendiginde- bir de bu harflerin cikardigi sesler var a-bi-ka-di-i-fff gibi. Herkesin bildigi ve soyledigi ingilizcenin ses dili olusu burada devreye giriyor. Okumanin ilk adimlari sesleri ogrenmek. Yukarida gordugunuz kartlardaki kelimeleri Ecenaz once ses olarak soyluyor sonra da birlestiriyor.
nnn-oo-t not, gibi. Yazarak anlatmak ne zormus bu isi. Okuyor iste kizimiz:) Bununla da kalmiyor, haftada iki saat de ispanyolca dersi aliyor. Henuz onun okuma ve yazma kismina girmedik cok sukur yoksa kafamiz allak bullak olacak. Persembe ve cuma gunleri de muzik ve yoga sinifina da katiliyor. Dort yasindan sonra yuklemeler basliyor sanirim, cunku gecen sene bunlarin hicbiri yoktu.
Bir de biz ustune buz pateni dersi bindirmek istedik ama patlama oldu ve vazgectik. Ecenaz'a yeni seyleri kabul ettirmek biraz zor ve zaman aliyor. Belki de henuz hazir degil.
Herkes tatil fotograflarini soruyor, okuldaki bazi veliler hatta musterilerim bile. Bu sene calisma saatleri degisti Hakus'un. Aksam 6 dan evde oluyor, daha fazla aile zamani yasiyoruz ki kimsenin bundan bir sikayeti yok. En cok sevinen de Ecenaz tabii. Aksam yemeginden sonra bir saat parka gidiyoruz, kis gelip de evlere tikilmadan once tadini cikartmak gerek degil mi? Parktan geldikten sonra da mutlaka evde yapacak birseyler var, fatura odemeleri disinda bir turlu bilgisayarin basina oturamiyorum. Ama soz en kisa zamanda hepsini biryere yukleyecegim. Yukaridaki kareyi Hakus'un annesinin balkonundan cektim. Akdeniz karsinda, harika bir ay ve ilik bir ruzgar. Bayiliyorum bu balkona, sakin bir yerden sonra ilk gunler kafa sisirici oluyor sehir trafigi ama yine de benim icin ayri bir yeri var. 29 Ekim toren gecisleri, Altin Portakal festivali ve daha bir suru sey evinin rahatliginda ayagina geliyor.
Ve en guzeli de Konyaalti plajinin bes dakikalik mesafede olusu. Ecenaz'la birlikte bu yil epeyce tadini cikardik bu guzelliklerin. Bir daha sefere babamizi da goturucegiz mutlaka.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder