Anne gibi olma; butun cocuklar gibi Ecenaz'in da buyuk cabalari var. Ruj surmeyle baslamistik, parfum surmek, allik, pudra, krem derken simdi sira benim kitaplarimi okumaya geldi. Kulaklarinizi kapatip sadece agiz kipirtilarini seyretseniz gercekten okudugunu dusunebilirsiniz. "ben bu kitabi cok sevdim" diyor bir de, ne anliyorsa:)
Kendi kitaplarini da cok seviyor ama. Her gece yatmadan once okumak icin 12 kitaplik bir seri almistik, yilbasi hediyesi gibi birsey olmustu. Seride en cok sevdigi kitaplar, finding Nemo, Lion King ve Mermaid. Bu kitaplarin ilk iki sayfasini, biraz kelimeleri atlayarak da olsa okuyor, yani ezberlemis. Diger sayfalarda da benim durdugum yerde bosluklari tamamliyor. Oysa ben aylardir beni dinlemedigi dusuncesindeydim. Yatakta kitap disinda herseyle ilgileniyordu cunku. Durum hic de oyle degilmis. Belki kitaplarla cok kucuk yasta tanismasinin da etkisi vardir.
Gecen hafta bu senenin ilk ve tek veli toplantisina katildik. Cok garip bir duygu. Benim ogrenci oldugum yillardaki veli toplantilarim geldi aklima. Bir cogunu hayal meyal hatirliyorum, biz katilamazdik o toplantilara zaten sadece veliler. Ama katildiklarimiz da olmus olmali ki cok silik goruntuler geldi gozumun onune benim de icinde oldugum. Cok parlak bir ogrenci olmadigimdan hepsi birer iskenceydi benim icin. Butun ogretmenlerimin hem fikir oldugu tek konu vardi, cok zekiydim ama dogru kullanmiyordum. Hatta ortaokuldaki matematik ogretmenim, ayni zamanda karsi komsumuzdu, "kafasi domuz gibi calisiyor ama kendini derse vermiyor" demisti benim icin. Simdi ayni tabiri ogretmeni Ecenaz icin kullansa herhalde bir daha ogretmenlik yapamaz hicbir okulda. Bilinclendikce daha mi kiymetli oluyor cocuklarimiz yoksa bizler mi fazla alingan olmaya basladik? Velim olarak toplatiya katilan ablam bunlari bana soylediginde hafif gurur da duysam soylediklerini kaba buldugumu hatirliyorum.
Ecenaz'in veli toplantisinda ogretmeninden cok biz konustuk diyebilirim. Biraz panik oldugumuz icin galiba, niyeyse? Ama cabuk ogreniyormus kizimiz. Evde konusurken her iki dili de kullanmamizi tavsiye etti ogretmen. "Butun gun bicir bicir Turkce konusuyor ama birsey anlamiyorum" diyor. Biliyorum Ecenaz'in o konusmalarini, daha once de yazmistim kendi kendine bir dil uydurdu diye. Ogretmenine de ayni dili kullaniyormus.
"O Turkce degil uydurma bir dil dedim"
"ama cok akici konusuyor, ne soylediginden cok emin gorunuyor" deyip saskina dondu kadin.
Ingilizceyi hala pek iyi anlamadigi icin bizim yanimizda durmasina izin verildi toplanti sirasinda. Baska secenegimiz de kalmamisti, diger cocuklarin bulundugu odada olmayi reddetti kucuk hanim. Toplanti kendi sinifinda yapildi ve ortamin tanidik olmasi onu biraz rahatlatti galiba. 2o dk kalmamiz gereken siniftan 5 dk gecikmeli olarak ciktik. Bizden sonraki ailenin 5 dakikasini calmis olmanin sucluluguyla.