Pazar, Eylül 17, 2006
Hafta sonunda gittigimiz alisveris merkezinde telefonumla cektigim resimler.
Fotograf makinamizi yanimizda tasimadigimiz icin Hakan da ben de kendimize cok kizdik. Bunda biraz da Ecenaz'in da payi var cunku makinayi gorur gormez, kendisi resim cekmek istiyor ve simdiden lensimizi bozdu bile. Yine de resimler fena cikmamis.
Vahsi hayvanlar olmasina ragmen cok sirinlerdi. Hele beyaz olan o kadar yumusak gorunuyordu ki gel beni sev diyordu.
Iki buyuk kaplanin kaldigi kafesin yaninda ayrica iki kucuk kafes daha vardi. Ilkine yeni dogmus birkac yavru, ikincisine de biraz daha irilerini koymuslardi. Ucretini odeyerek iki kisilik gruplar halinde kafeslere girip resim cektirebiliyor ya da onlarla oynayabiliyorsun. Ne kadar kucuk olursa olsunlar o kafeslere girme riskini alamam.
Ecenaz, kaplanlari gorunce cok sevindi. Sari olan bebekliginden beri sahip oldugu "tiger"a cok benzedigi icin hemen "tiger"demeye basladi zaten. 15 dk kadar seyrettik bu harika hayvanlari. Asagidaki de Ecenaz'in saskinlik hali:)
Su aralar Ecenaz soylediginde cok guldugum uc kelimesi var. "Kicartmak" , "yuturma" ve "exmuse me".
Kicartmak- Cikartmak
Yuturma - Yumurta
Exmuse me- Excuse me demek oluyor.
Boston seyahati icin hemen hemen butun hazirliklar tamam. Otel rezervasyonumuzu yaptirdik. Biletler hazir. Gezmeyi planladigimiz yerlerin haritalari, sehir merkezinde kalacagimiz icin subway'in guzergahlari...
(sehir merkezinde trafik ve park sorunu okudugum kadariyla Istanbul'dan beter)
Tek sorun mevsim. Burasi ile boston arasinda biraz isi farki var, oranin gunduz isisina biz gece bile dusmuyoruz. Ve su aralar ne yaz ne de kis. Yani hasta olma mevsimi. Ecenaz icin kalin kiyafetler alacagim ama cok cabuk terledigi icin de kalin giydirmenin daha cok zarari olabilir. Bolca hafif ceketler alip dogru zamanda giydirmeyi becerirsek, hasta etmeden evimize doneriz. Insallah.
Gidene kadar olaganustu birsey olmadikca birsey yazacagimi sanmiyorum. Oyleyse gelince gorusuruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder