Lilypie Kids Birthday tickers

Salı, Aralık 18, 2007

Bunion/Bunyon

Ecenaz'in dogumundan sonra basima musallat olan bu rahatsizliktan muzdariptim uzun zamandir. Agrilara ve ayakkabi sorununa buldugum gecici cozumler de bunaltmaya baslayinca ameliyat (bunionectomy) olmaya karar verdim. Hastaligin ingilizcesi bunion, internette arastidigima gore Turkiye'de bunyon deniyor. Knorr bulyon geldi hemen aklima. Cagristiriyor ama degil mi?

Doktorlarin soyledigine gore biz kadinlarin basina daha cok gelen bir hastalikmis. Sebebi de dar ve topuklu ayakkabilar giymek. Nadir olarak da genetik olabiliyormus. Benimki ikincisi. Yani genetik. Ecenaz'a hamile kaldigim donemde de aldigim kilolar uzerine tuz biber olmus. Ablamda da ayni problem var. Ama Turkiye'deki doktorlar ameliyata pek sicak bakmadiklari icin maalesef hala ayni sorunu yasiyor. O da kendince bir cozum bulup aldigi ayakkabilarin bunyonun uzerine gelen kismini genisletiyor ki bu da gecici bir cozum. Elinden baska birsey de gelmiyor.

Yaklasik 3 haftadir evde dinleniyorum. Bunion ameliyatinin bence en zor kismi evde iyilesme surecini bekleme. Hele ilk hafta tam bir sinir savasi. Tuvalet disinda hicbirsey icin kalkamiyorsunuz ve ayaginiz iki-uc yastik uzerinde surekli bir yatis pozisyonu durumu. Benim gibi surekli ayakta calisan birisi icin bile kulaga hos gelebilir ama inanin cok bunaltici. Bir de bunun yaninda soyle rahatca banyo yapamamak da var. Sargi bezleri icindeki ayagin 3 hafta boyunca suyla temasi kesinlikle yasak. Bu haftasonu butun iskenceler bitiyor. Cumartesi aksami hepsinden kurtuluyorum ve bagciksiz spor ayakkabi da olsa ayakkabi giyebilecegim. Kisa bir sure icin de olsa bunion'a hoscakal diyecegim. Maalesef ayni sorun sol ayagimda da var. Belki onumuzdeki sene de ondan kurtulurum.

Asagidaki resimleri koymakta tereddut ettim, cunku biraz korkutucu. Ama bu ameliyati olmayi dusunenlerin de fikri olsun istedim. Soldan saga resimler: ilk resim ameliyatin ikinci gunu, ortadaki resim bir hafta sonra ilk pansumanda ve son resim ikinci hafta dikislerim alintan sonra cekildi.
Ilk pansumanda ayagimi gorunce, sanki benim degil de olu birisinin ayagini gormus gibi hissettim, feci urkutuydu.
Kemikle ilgili ameliyatlarda bu tarz morluklar cok normalmis. Ayni morluklari guzellik ugruna burun ameliyati olanlarin goz altlarinda gormek mumkun. Boyle bir agriyi yuzumde hissettigimi dusunemiyorum bile.


Ameliyatin bendeki etkileri daha cok fiziksel hareketlerimin kisitlanmasi iken Ecenaz durumdan degisik sekillerde etkilendi.


Hastaneden eve geldigimde Hakus ilac almak icin cok kisa bir sureligine disari cikti. Ben de hala narkozun etkisinde oldugumdan yari uyur halde uzaniyordum. Ensemde soguk havayi hissedince hemen uyandim. Ecenaz benimle kalmaktan korkmus olmali ki, sokak kapisini acmis gidiyor. Iceri girmesi icin ikna etmek cok zor oldu.

Sonra kiskanclik krizlerimiz basladi. Babanin benim ihtiyaclarimi karsilamak icin gosterdigi ilgi Ecenaz'da garip kiskanclik krizlerine yol acti. Koltuk arkalarina saklanip aglamalar, en ufak bir reddetmede dudak bukup icli icli aglamalar, gece yarisi uyanip kiyafet dolabinin en uc kosesine saklanarak tepinme derecesinde aglamalar....aglamalar... aglamalar. Okulun tatil olmasi da biraz bunaltti tabii. Uzerine bir de siddetli bir kulak enfeksiyonu gelince, hayati kabusa donustu.

Ayagimin uzerine basmaya baslayinca parka gitmek, chuck e.cheese's ve toysrus la durumu biraz idare ettik.


Ama Ecenaz'a en iyi gelen sey okula gitmek. Ingilizce problemi de hemen hemen ortadan kalkti. Bazen eskisi gibi cok hizli ingilizce konusuyormus gibi kendince uydurdugu dile geri dondugu de oluyor.

Binbirgece Masallari


Antalya Minicity ziyaretimizden sonra Konyaalti Plajinda iste burasi cikti karsimiza. Sand City. Sand City'de sergilenen bu kum saheserleri Binbirgece Masallarindan esinlenerek yapilmis. Uc unlu hikayeyi kumdan heykellerle anlatmislar. Aladdinin Sihirli Lambasi, Ali Baba ve kirik haramiler ve sanirim ucuncusu Sinbad'di.



Ufak bir arastirmadan sonra Binbirgece Masallarinin hikayesini buldum. Aynen aktariyorum.

Binbir Gece Masalları Orta Cag'da kaleme alınmıs Orta Dogu kokenli edebi eserdir. Şehrazad'ın hükümdar kocasına anlattığı hikâyelerden oluşur.




Hikâyeye göre Fars kralı Şehriyar "Hindistan ile Çin" arasındaki bir adada hüküm sürer (eserin daha sonraki biçimlerinde, Şehriyar'ın Hint ve Çin'de egemenlik sürdüğü yazar). Şehriyar, karısının kendisini aldattığını öğrenir ve öfkelenir, tüm kadınların sadakatsiz, nankör olduğuna inanmaya başlar. Önce karısını öldürtür, sonra da vezirine her gece kendisine yeni bir hanım bulmasını emreder. Her gece yeni bir gelin alan Şehriyar, geceyi geçirdikten sonra tan vakti kadınları idam ettirir. Bir süre bu böyle devam eder, daha sonra vezirin akıllı kızı Şehrazad bu kötü gidişata son vermek için bir plan kurar ve Şehriyar'ın bir sonraki eşi olmaya aday olur. Evlendikleri geceden başlayarak, kardeşi Dünyazad'ın da yardımıyla her gece Şehriyar'a çok güzel ve heyecanlı hikâyeler anlatır. Tam şafak vakti geldiğinde, hikâyenin en heyecanlı yerinde anlatmayı keser. Hikâyenin sonunu merak eden Şehriyar, ertesi gece devam edebilmesi için, o gecelik Şehrazad'ın idamını erteler. Kitabın sonuna kadar, Şehrazad'ın Şehriyar'a anlattığı hikayeler yer alır. Sona gelindiğinde, Şehrazad üç erkek çocuk doğurmuştur ve evlenmelerinin üzerinden uzunca bir süre geçmiştir. Kralın kadınlara olan öfkesi ve kötü düşünceleri dinmiş, Şehrazad'ın sadakatine inanmıştır. Böylece önceki emrini de kaldırır.





Kaynak: Wikipedia.org


Posted by Picasa

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Arda Bebek

Arda, Ecenaz Antalya'ya gittikten dort gun sonra dogdu. En kucuk kuzeni Ecenaz'in. Etraftan gelen yogun ilgi, annesinin dedenin yanina gitmesi, kalabalik ortamlar ve uzerine bir de Arda bebek gelince Ecenaz biraz bocalamis. Resimde pek bir sevistiklerine bakmayin, kiskanclik krizlerini engellemek icin Arda'dan mumkun oldugunca uzak durduk. Ecenaz'dan sonra oyle kucuk geldi ki Arda nasil tutacagimizi bilemedik. Sanki kizimizi biz buyutmedik, unutuluyor demekki.
Butun kargasaya ve alisik olmadigi ortama cok cabuk ayak uydurdu Ecenaz. Hem Izmir'de hem de Antalya'da buyuk bir sevgi cemberinin icinde, teyze, hala, dayi, amca, dede, anneanne, babaanne, geniste(eniste) ve kuzenlerinin yaninda ilk defa cok buyuk bir ailenin parcasi gibi hissetti kendisini ve cok mutlu oldu.
Yine de "sen burada bizimle kal Ecenaz" dileklerine "ama benim okulum var gitmem lazim" diye cevap verdi.

Asagidaki resim yukaridakini pekistiriyor degil mi? Ecenaz gittikce buyuyor, elini uzatsa minarenin tepesine dokunacak:) Antalya'da havanin guzel olmasini firsat bilip, benim de cok gormek istedigim Minicity'ye gittik. Istanbul'daki Minyaturk'u gormek mumkun olmadi ama Minicity de gormeye deger bir yer.








Butun minyaturlerin resimlerini cektim ama hepsini buraya koymak mumkun olmadi. En iyisi siz gidip kendi gozlerinizle gorun.



Bir sonraki duragimiz Konyaalti paljiydi. Denize girmek icin degil de kendimizi rahat yastiklarin uzerine atip birseyler yudumlamak icindi. Ama yol uzerinde en az minicity kadar ilginc biryer gorduk ve kendimizi icinde bulduk. Sand City(kum sehir). Resimler bir sonraki yaziya kalsin.



Ben yorgunluk kahvemi yudumlarken, Ecenaz ve Efecan daha sonra babalarinin da katilacagi futbol macinin temellerini atiyorlardi.





Ailece evde oldugumuz gunlerde yemek tercihim daha cok balik oluyor. Pisirip bir sonraki gune saklanmadigi icin hepimiz evdeyken yapmak tek care aslinda. Bu ikinci denemem ayni tarifi. Ilkinde Evren de bizimleydi. Bu sefer defne yapragi koymayi unutmusum, tadini bu kadar degistirecegini dusunmemistim. Yine de nefisti. Tarif buradan







Posted by Picasa






Pazar, Aralık 02, 2007

Koy Resimleri

Iste bunlar da soz verdigim koy resimleri. Soylenecek pek fazla sey yok. Insanin omru uzar bunlarin arasinda. Temiz havanin cigerlerimi yaktigi ve manzaralarina doyamadigim bir yer burasi.

15 sene once 2 odali bir koy evimiz vardi, her yaz gittigimiz. Babacigim bu iki odali evi triplex halina getirmis. Ben gittigimde havalar sogumaya baslamisti, eminim yaz aylarinda keyfi cok daha baskadir.

Biz de ablamla somine sefasi yaptik. Temiz havanin etkisi olsa gerek aksam saat 9:30 ta somine karsisinda sizmisim.

Asagidaki inek de bildigimiz ineklerden degil. Evcil hayvan sahipleri nasil kedi, kopek, kuslarini egitiyorlar ve duygusal olarak baglaniyorlarsa bu inekle sahibi arasinda da oyle bir iliski varmis. Sahibi disinda kim ne derse desin yapmazmis, aksam hava kararmaya basladiginda sahibinin otlanmasi icin biraktigi yerden cikar ve evin yolunu tutarmis. Koyun en bakimli ve temiz inegiymis. Annem, inegin ve ona ozel ilgi gosteren sahibinin bir suru meziyetini anlatti ama hepsi ucup gitmis aklimdan. Siz anafikri aldiniz ama degil mi? Zaten inek de pek bir akilli bakiyor gordugunuz gibi:)

Posted by Picasa