Lilypie Kids Birthday tickers

Salı, Eylül 11, 2007

Ozel Bir Gun! degil:)


Sabah uyandigimda yemek masasinin uzerindeydi bu cicekler. Hakus getirmis. Oyle de guzel kokuyorlar ki. Yari mahmur gozlerim bu cicekleri gorunce tamamen acildi:)

Yazmayali uzun zaman oldu. Yaz bitti ve biz kisin rutinine hemen gecis yaptik. Okullar acilinca bu surec kendiliginden basliyor zaten. Gecen seneden farkli olarak ben bir rutin daha olusturma telasindayim ama. Sabahlari Ecenaz'i okula goturme gorevini ustlendim ve donuste de spora gidiyorum. Yarim saatle basladim.
Kan-ter icinde kaliyorum ve butun gun bacaklarim agriyor, sonucun butun bunlara denecegi inanciyla bu rutini korumaya calisacagim. Bakalim ne kadar surecek.

Yazmadigim donemde Ecenaz'in basindan kucuk bir kaza gecti ve bizi bayagi korkuttu. Evi elimizden geldigince Ecenaz'in boyutlari icin kullanilabilir hale getiriyoruz. Montessori egitimi de bunu gerektiriyor biraz, kendi kendine basarabilme. Su icmek istediginde buzdolabindaki cesmeli bir surahi gibi, uzanabilecegi yerde hazir bekleyen plastik bardaklar, lambalari acmak isterse uzerine cikmasi icin kucuk tabureler gibi... Bu kucuk tabureler kismini Ecenaz her turlu amac icin kullaniyor. Annesine mutfakta yardim ederken ya da seyretmek istediginde hemen sandalye mutfaga geliyor. Kazanin sebebi de iste bu hafif, tahta-mika karisimi sandalye. Mutfakta beni izlerken firindan sicak tepsi cikaracgim icin sandalyeden inmesini istedim. Keske istemeseydim. Sandalyenin on kismindan inmek yerine, yaslanilan, arka bolumundan inmeye kalkinca kukusunu cok sert bir sekilde koseye carpti. Ve kizim feryat-figan kendini yere atti. Benim cani siki kizim ancak cani yandiginda boyle aglar. Biraz sakinlestirdikten sonra, ne kadar zarar verdigi gormek icin kontrol ettim, kipkirmizi olmustu kukusu. Soguk suyla yikanmis havluyla tampon yaptim ve hydrocortizone krem surdum. Ve olayi atlattigimizi dusundum. Meger acimiz bundan sonra basliyormus. Butun gun tuvalate tasinan kizim bes saat boyunca cisini yapmadi. Yatmadan once bin dereden su getirerek ve acimayacagina soz vererek oturttum tuvalete ama ise yaramadi. Baktigimda hicbir kanama gormememe ragmen kulodunda pembemsi kan olusmustu. Ecenaz zaten oldukca korktugu icin ona birsey belli etmeden, kitabini okudum ve uykuya daldi. Hemen doktorunu aradim. Eger gece uyanirsa ve kanama cogalirsa gidebilecegim cocuk hastanelerinin adini verdi ve onu tekrar aramami soyledi. Bir de eger tuvalete cis yapmamakta israr ederse kuveti ilik suyla doldurup onun icine oturtarak cisini yaptirmamizi tavsiye etti. Kanama cogalmadi ama cis buyuk problem oldu, hem de 3 gun boyunca. Ertesi gun doktorun ofisine goturdum. Benim goremedigimi doktor gordu tabii ki. Cis yaptigi yerin hemen yaninda hafif bir yirtilma olmus. Gunde iki kere vazelin surmemizi soyledi. Kiz cocuklarinin basina cok sik gelen bir kazaymis. Ozellikle bisiklet surerken. Neyseki biz ucuz atlattik. Ecenaz da tuvalet fobisi olusacak diye odup koptu. Simdi normale donduk cok sukur.

Ecenaz'la ilgili baska bir haberim daha var. Bu sefer ki kotu degil. Artik Ecenaz "annesi" ve "babasi" diye seslenmiyor bize. "anne" ve "baba" kademesine yukseltti bizi. Bazen Muge ve Hakan dedigi de oluyor. Eger "hayir" cevabi alacagini dusundugu birsey isteyecekse "annecim" ve "babacim" bile oluyoruz. Ya da etrafinda ingilizce konusan cocuklar varsa "mommy" ve "daddy" de. Ama "annesi ve babasi" yok artik. Bir donem de boylece kapanmis oldu.
Geriye bir tek "R" ve "L" kaldi.
Her gece Ecenaz yatmadan once:

Ben: Good Night
Ece: Good Night
Ben: Iyi Geceler
Ece: Iyi Geceler
Ben: See you in the mooorning
Ece: See you in teh mooorning
Ben: Sabaha gorusuuruuuz
Ece: Sabaha goyusuuruuuz
Ben: I love youuu
Ece: I love youuu

Ve olduru kisim simdi geliyor:

Ben: Seni seviyoorum
Ece: Seni seviyooyum
Ben: Tatli ruyaalar
Ece: Tatli ruyagyar

En sonunda da:
--Anne bana "kissy kissy" yapar misin?
Onu yemege dunden hazir olan ben, kafami boynuna gomuyorum hemen.

Bu "R" ve "L" olayi cok ilginc birsey ama. Mesela, "ari" ya "ayi" , "three" ye "twi" diyor ama "iyi geceler" eksiksiz cikiyor.

Ecenaz'in yon duygusunun oldukca iyi oldugundan coook onceleri bahsetmistim. Marketten ciktiktan sonra eve degil de ugramam gereken baska bir yere gidiyorsam, o yol ayriminda hemen soruyor "anneee nereye gidiyoruz".
Simdi bu duygusunu kendi cikarlari icin kullanmayi ogrendi. Eger Jamba Juice 'un yakinlarindan biryerden geciyorsak hemen ugramamizi istiyor. Onundan geciyorsak zaten baska sansimiz yok. Favorisi portakal ve havuc suyu karisimi. Neyseki cok saglikli.

Ben de son surat kitap okumalarima devam ediyorum. "Baba ve Pic" ve "Safran Sari" dan sonra Hulki Cevizoglu'nun "Isgal ve Direnis(1919 ve bugun)" basladim. Yazi dili daha cok konusma dili gibi ve benim pek alisik olmadigim bir tarz ama yazdiklari okumaya deger. Pek bilmedigimiz seyler degil, olaylar daha detayli ve bence biraz da korkusuz anlatilmis. Bu da yazarin yazdigi herseyin belgelere dayali oldugu guveninden geliyor sanirim.
Hep duyariz ya " bizim yunan halkiyla bir problemimiz yok hersey politikacilar arasinda", yalan. Bizim acimizdan olmasa bile Yunanlilar acisindan durum hic de oyle gostermiyor tarihte. Simdi de ellerine firsat gecse farkli olacagini dusunmuyorum. Yunanistan her zaman Avrupa'nin Turkiye'ye hirlayan masasi olmaya gonullu aday. Neyse, konu ince ve uzun.

Persembe gunu buraya gidiyoruz, resim cekersem gunumuzu buraya da aktaririm. Resim cekmeyi hic istemiyorum artik. Sebebi makinam. Iyice habareye dondu. Ben de elime almak istemiyorum. Gozumu boyle birseye taktim. Insallah yakinda benim olacak:)))

Posted by Picasa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder